Sıcak para girdikçe dolar fiyatı artmaz

4 Ekim 2010

Bir ülkenin parası 2 şekilde değer kazanır. Döviz (dolar fiyatı) ucuzlar: (1) Ülkede üretim artar, ihracat patlar. Ülkenin döviz geliri, giderini fazlası ile karşılar. Ülkenin kasaları döviz (dolar) ile dolar. Örnek: Çin ve Japonya. (Almanya da aynı durumda ama ortak para birimi euro’yu AB’nin diğer ortakları rezil ediyor.)
(2) Ülkenin ihracatı, ithalatı karşılayamadığı için döviz (dolar) açığı büyüdüğü halde, ülkeye şu veya bu nedenle (ülke yüksek faiz verdiği için veya borsası çok kazandırdığı için) geçici olarak (buna sıcak para diyorlar) döviz girer. Sıcak para sadece döviz açığını kapatmaz, piyasayı da dövize boğar. Bu durumda dövizin fiyatı ucuzlar, ülke parası değer kazanır.
Bizde TL’sini değerli kılan, işte bu sıcak para girişidir. Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlara göre:
- Ocak-Temmuz döneminde ithalat (fob) 94 milyar dolar, ihracat (fob) 68 milyar dolar. Dış ticaret açığı 26 milyar dolar.
- Netice: Cari açık-(döviz açığı) diğer döviz gelir gideri sonucu 24 milyar dolar.

Döviz açığı devam ediyor

Yazının Devamı

Devlet Planlama Teşkilatı 50 yıl önce kuruldu

3 Ekim 2010

“Devlet Planlama Teşkilatı’nın Kurulması Hakkındaki Kanun” 50 yıl önce 30 Eylül 1960 tarihinde kabul edildi.
Bu kanun ile kurulan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), odacısı, sekreteri ile 99 kişilik bir kadroya sahipti. Teknik kadro 10 uzman, 20 uzman yardımcısı ve 17 üst düzey teknik personelden ibaretti. İşte Türkiye’ye plan fikrini ve disiplinini bu kadro yerleştirdi.
Karım ve ben ilk plancılardanız. 1974 yılına kadar DPT’de çalıştık.
Ben ne öğrendiysem, bir okul olan bu teşkilatta öğendim. 1974 yılından bu yana öğrendiklerimi satıyorum satıyorum bitmedi... Bu teşkilat bizler gibi çok kişiyi yetiştirdi. Eski plancıların bazıları politikaya girdi. Bazıları kamu hizmetinde kaldı. Bazıları özel sektörde görev aldı.
Birinci ve ikinci beş yıllık plan dönemlerinde, on yıl boyunca yüzde 7 dolayında bir enflasyon ile yılda yaklaşık yüzde 7 dolayında kalkınmayı bu planlama teşkilatı gerçekleştirdi.
Daha sonra planlama teşkilatı bin kişiye ulaşan kadrosu ile devleşti. Ama kimseler DPT’nin kapısını çalmaz, DPT’nin de sesi duyulmaz oldu.

Yazının Devamı

Bankalar neden huzursuz?

1 Ekim 2010

Merkez Bankası tarafından 2 önemli karar alındı:
- Bankaların TL mevduatları için Merkez Bankası’na yatıracakları karşılık oranını yüzde 5.0’den yüzde 5.5’e, döviz mevduatında yüzde 10.0’dan 11.0‘e yükseltildi.
- Merkez Bankası TL mevduat karşılıklarına yüzde 5.0 oranda faiz ödüyordu. Bundan sonra faiz ödemeyecek.
Konuya yabancı olanlara kısa bilgi vereyim:
- Bankalar müşterinin mevduat olarak yatırdığı her 100 TL veya doların bir bölümünü, Merkez Bankası’na karşılık hesabına (diyelim ki güvence hesabına) yatırmak zorundadır.
- Merkez Bankası kanuni karşılık oranlarını yükseltince, bankaların kasasında daha az para kalır. Merkez Bankası kanuni karşılık oranını düşürünce (Örneğin yüzde 10’dan yüzde 5’e indirince) bankaların kasasında (TL veya döviz) kalan para büyür. (Yüzde 10 karşılıkta bankanın kasasında 100-10=90 TL yüzde 5 karşılıkta 100-5= 95 TL kalır.)
- Bankalar topladıkları TL veya döviz mevduatının tamamına faiz öderler. Fakat topladıkları 100 TL’nin veya doların bir bölümünü Merkez Bankası’na karşılık olarak yatırınca, ödedikleri faizin yükü topladıkları paranın tamamının değil, kasalarında kalan paranın üzerine biner. (Örneğin banka 100 TL mevduatı yüzde

Yazının Devamı

Altının onsu 3 bin dolar... Cumhuriyet bin TL olur mu? (Belki de olur!)

30 Eylül 2010

Dün altının onsu 1.314 dolara yükseldi. Sonra biraz aşağıya
indi. Cumhuriyet altını
414-415 TL’den satıldı.
Daha önceleri “Altının onsu 1.500 dolar olur. Hayır 2 bin dolar olur“ diyenler şimdi de “3 bin dolar olur. Bir Cumhuriyet altını en az bin liradan satılır” demeye başladı.
Bu tahminler önce insana abartılı geliyor. Ama altının gelmişini geçmişini hatırlayanlar, tahminleri abartılı bulmuyor.
İkinci Dünya Savaşı sonunda ABD’nin Bretton Woods kentinde 44 ülke temsilcisinin katıldığı toplantıda ABD doları altına bağlanmış 1 ons altın= 34 dolar eşitliği üzerinde anlaşılmıştı. Böylece dolara güven yaratılmıştı. ABD Hazinesi 34 dolara karşılık, isteyene 1 ons altın verme yükümlüğü altına girmişti.
1970’te ABD’ye kafası bozulan de Gaulle “Dolarları gönderiyorum. Karşılığında altın isterim” diyerek Fransa Merkez Bankası’nın kasasındaki dolarları uçağa yükledi. Uçak ABD’ye ulaşmadan Nixon doların altına bağını çözdüğünü ilan etti.

Yazının Devamı

Sabit kurdan dalgalı kura geçmenin zamanıdır

29 Eylül 2010

Dolar 1.50 TL’nin altına inmeye başladı. İnsanlar birbirine soruyor: ”Bu gidişle 1 dolar 1 TL olur mu?”
Dikkat edilirse, ”Dolar 1.50 TL’nin üzerine çıkar mı?” diye soran yok.
Sayın R. T. Erdoğan da TİSK Genel Kurul Toplantısı’nda hükümet politikasını açıkladı: ”Değerli Türk Lirası onurumuzdur. Biz paranın değeriyle oynamayız, oynatmayacağız” dedi. Bu durumda kim dolar fiyatının artabileceğini düşünür ki?
Dikkat buyurunuz Merkez Bankası doları 2001 yılından bu yana 9 yıldır 1.50 TL dolayında tutmayı başardı.
Gerçekçi olalım. Bizde “Dalgalı kur sistemi” uygulanmıyor. Gizli “kur çıpası” sayesinde Merkez Bankası doların değerini 1.50 TL dolayında tutmayı sürdürüyor. Kuru sabitlemeyi başarıyor.

Faiz silahını çekiyor

Yazının Devamı

Kruz gemileri İzmir’e hareket ve bereket getiriyor

28 Eylül 2010

Bir kruz gemisi limana yaklaştığında sahile 2-3 bin yabancı ve varlıklı turist çıkıyor. 2004 yılına kadar İzmir’e kruz gemileri uğramazdı. Şimdilerde Alsancak limanına haftada 3 gün kruz gemisi yanaşıyor. Kruz gemileriyle gelenler şehre hareket ve bereket getiriyor. İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş geçen yıl 300 bin dolayında olan yolcu sayısının yakında 3 milyona ulaşacağını söylüyor.
Akdeniz çanağı şimdilerde, kruz turizminde Güney Amerika hattından sonra ikinci önemi kazandı. Akdeniz çanağında ise Türk limanlarına ilgi artıyor. Eskiden kruz gemileri sadece Kuşadası’na, Efes’i görmeye gelenler için Kuşadası’na yanaşırdı. Derken İstanbul ve İzmir limanları kruz programlarına eklendi.
Kruz gemileri ile gelen turist sayısının artması gemilerin yanaşacağı liman tesislerinin kısa sürede tamamlanmasına bağlı.
İzmir’de yılan hikâyesine dönen ve bir türlü gerçekleşemeyen liman projesi var. İki özelleştirme ihalesi sonuç vermeyince, yerel girişimciler biz yapalım dedi. Ulaştırma Bakanı “Hükümetin yapacağını” söyledi. Zaman geçiyor. Yapılan bir şey yok.

Körfezde yüzmek
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile konuştum. Başkan, “At ile deve değil. 300-400 milyon TL yatırım ile

Yazının Devamı

Sıtkı Ölçer Kütahya çinisine sınıf atlattı

27 Eylül 2010

Sıtkı Ölçer, Kütahya çinisine sınıf atlatan sanatçıdır. Geçen hafta sonu Kütahya’da adına düzenlenen bir sempozyumda Kütahya çiniciliği ve çininin Kütahya için önemi tartışıldı. Kütahya’da çinicilik İznik ile birlikte gelişmiştir. İznik çinilerinin hamuru Kütahya’dan gitmiştir. Ancak Kütahya çiniciliği İznik’in gölgesinde kalmıştır.
Bunun önemli bir nedeni İznik’in Saray’dan gelen tasarım ve desenleri kullanarak Saray için üretim yapmasıdır. Saray, kalitenin ve sanatın bedelini ödediği için, İznik çinisi, ticari kaygıdan uzak, kalite ve sanat yönünden devamlı tırmanış göstermiştir. Bu ayrıcalığa dayalı olarak İznik çinisi Saray çevrelerinde ve yurt dışında, varlıklı ve sanata önem veren çevrelerde bilinir olmuştur. Halbuki Kütahya, Saray’a çini üretme şansına sahip olamayınca iç talebe dönük üretime yönelmiştir. Ucuz, basit günlük ihtiyacı cevaplayacak tür çini eşya üretimine ağırlık verilmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu Kütahya çinisinde tasarım, renk konularında gelişme sağlanamamış, ucuz ürün talebine bağlı olarak Kütahya çinisi kalite ve sanat yönünden zayıf kalmıştır.

Kütahya çiniciliğin merkezi
Kütahya Frig medeniyeti üzerine kurulu bir şehirdir. Frig’ler

Yazının Devamı

Seferihisarlılar orkinos çiftliği istemiyor

26 Eylül 2010

SEFERİHİSAR

Dün öğle saatlerinde Seferihisar’da Sığacık Kalesi önünde orkinos çiftliklerini protesto eylemine katıldım.
Seferihisar İzmir’e 40 kilometre uzaklıkta, şirin bir sahil kenti. Milattan
önce 3 binli yıllarda kurulan, Teos Antik Kenti’nin körfezi, “Sığacık” olarak adlandırılmış.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Parlak Mustafa Paşa, Rodos seferine çıkarken, Sığacık Koyu’nun ucuna kocaman bir kale inşa ettirmiş. (1521-1522).
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in (CHP), çabalarıyla yaşamın kolay olduğu kentlerin uluslararası ağı olan (Citta slow) “Sakin Kentler Birliği”ne 2009 yılında üye olmuş. Seferihisar Türkiye’nin ilk ve tek Sakin Kenti.
“Sakin Kentler”in özelliği, küreselleşmenin yıkıcı etkilerine karşı yerel değerlerin ön plana çıkarılması. Tunç Soyer diyor ki; “İnsanlar insana yabancılaştı. Kentler kimliklerini yitirdi, kentler birbirine benzedi. İnsanlar dostluğu, geleneği unutur oldu. Yerel üretim diye bir şey kalmadı. Biz Sakin Kent hareketini başlatarak, Seferihisar’da bu değerleri öne çıkarmayı, başka kentlere örnek olmayı istiyoruz.”

Yazının Devamı