Ankara’yı biz genelde memur şehri olarak bilirdik. Şimdi sanayi şehri oldu... Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) açıklamalarına göre Ankara, şimdilerde Türkiye’nin bazı kriterlere göre ikinci, bazı kriterlere göre ise üçüncü büyük sanayi şehri.
2008 yılında Türkiye’nin 500 büyük sanayi işletmesi içinde 34, 2009 yılında ise 36 Ankara firması yer aldı. ASO’ya üye 4 bin 500’e yakın firma, 300 binden fazla kişiye çalışma imkanı sağlıyor. ASO tarafından yapılmış Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi’nin yanı sıra, Ostim, İvedik, Siteler, Akyurt ve şehrin çeşitli bölgelerine yayılmış Türkiye ölçeğinde büyük sanayi işletmeleri var. ASO’nun 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde 270 fabrikada 20 bin kişi çalışıyor.
Temelli’de yapımı süren 2. Organize Sanayi Bölgesi’nin altyapı çalışmaları tamamlanmış. Üst yapı yatırımlarını tamamlayan 20’ye yakın firma üretime geçmiş. Bu sanayi bölgesinde 320 fabrika faaliyet gösterecek. Temelli’de ayrıca Başkent ve Anadolu Organize Sanayi Bölgeleri kuruluyor. Ayrıca Döküm İhtisas Sanayi Bölgesi ile “Teknoloji Geliştirme Bölgesi” kurma çalışmaları yürütülüyor.
‘Sanayi havzası’ oluşuyor
Toplam 30 bin dönüm alanda yaklaşık 100bin kişiye istihdam sağlamayı hedef
(8 ayda döviz açığı 28 milyar dolar, giren döviz 39 milyar dolar.Fazlası doları ucuzlatıyor)
Sıcak para girişi devam edecek. Sıcak para girişi devam ettikçe dolar fiyatı 1.50 TL’nin altına inmeye devam edecek gibi görünüyor.
Nereye kadar iner? 1 dolar
1 TL olur mu ? Olması zor. Ama unutmayalım 2006 Haziran ayında 1.60 TL iken, 2008 Ocak ayında
1.16 TL oldu. 2008 Eylül ayında
1.23 TL idi. İnse inse o fiyatlara iner.
Milli gelir (GSYH) belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini gösterir. Cari fiyat ile ve TL olarak hesaplanır. Sonra da yıl ortalaması dolar fiyatına bölünerek, dolar değeri bulunur. Doların fiyatı ne kadar düşük olur ise, ülkenin dolar olarak milli gelirinin görüntüsü ve kişi başı (GSYH) milli gelir o kadar büyük olur.
2009 yılının bu aylarında 2010 yılı için tahminler yapılırken GSYH’nin cari fiyatlarla 1.029 milyar TL ve doların ortalama fiyatının 1.60 TL olacağı tahmin edilerek, 2010 yılında kişi başı (GSYH) gelir 8.821 dolar olarak tahmin edilmişti. 2010 yılında GSYH’nin TL olarak geçen yılda yapılandan daha iyi olacağı 1.099 milyar TL dolayında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Türk Lirası olarak milli gelir tahmininde fazla artış yok ama, doların ortalama fiyatı 1.60 TL yerine 1.50 olunca hem milli gelir dolar olarak 730 milyar dolara yükseliyor hem de kişi başı gelir 10 bin doların üzerine çıkıyor, 10.043 dolar oluyor. (Dolar fiyatı 1.60 TL olsa idi GSYH dolar olarak 686 milyar dolar ve kişi başı GSYH 9.436 dolar olarak hesaplanacaktı.)
İyileşme var, disipline uyuluyor
Bu anlatıma dayalı olarak 2010 yılında ekonominin temel büyüklüklerinde
Erkeklerimiz kravat takmaz oldu. Gömleklerinin üst yaka düğmesini çözerek boy gösteriyorlar.
Kadınların kılık kıyafeti, türban sorunu konusunda söyleyecek sözüm yok. Bu konu ile Sayın R. T. Erdoğan ile Sayın K. Kılıçdaroğlu meşgul oluyor. Benim sorunum erkeklerin kılık kıyafeti.
Bu yaz döneminde başta Cumhurbaşkanı Sayın A. Gül ve Sayın R. T. Erdoğan kravat takmadan gömleklerinin üst yaka düğmesi çözük olarak gezdiler.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın kravat takmaması hükümet üyelerine cesaret verdi. Onlar da kravat takmadı.
Yaz bitti. Havalar soğudu. Maalesef çok kişi kravat takmıyor. Kravatsız gezenlerin sayısı hızla artıyor.
Yeni kuşakta “hafif” bıyık alışkanlığı vardı. Derken “hafif” sakal modası başladı. Giderek “ağır sakal” ile gezenler çoğalacak.
Dikkat buyurunuz bunlar “İran” benzeri görüntülerdir. İran’da başta Cumhurbaşkanı olmak üzere kravat takan yoktur. Devlet adamları “hafif” sakallı, ordu mensupları “ağır“ sakallıdır.
Coface, Türkiye’nin kredi notunu artırdı. ”Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke” listesine aldı. Ticari alacak sigortası alanında dünyanın en büyük kuruluşlarından biri olan Coface’in not yüksetmesi, yabancı fon yöneticilerinin Türkiye’ye ilgisini artıracaktır.
Dahası da var. Coface’a göre, “Türkiye, Brezilya ve Rusya ile birlikte ‘krizden en sağlam çıkan’ bir ülkedir. Türkiye, Çin, Brezilya, Hindistan ve Rusya ile birlikte önümüzdeki 10 yıl içinde en hızlı büyümeyi kaydedecek en önemli 5 gelişmekte olan ülkeden biridir.”
Coface‘ın dünyadaki 165 ülkenin kredi riskini belirlemek için yaptırdığı bu araştırmalarda ülkelerin ekonomik, finansal ve politik verilerinin yanı sıra o ülkedeki Coface ticari deneyiminin sonuçları da dikkate alınıyor.
Gökten iyi haber yağıyor
Coface raporunda, “Belirgin bir dış şok sonrası, Türkiye’nin 2010 yılında yaklaşık %7’lik bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Türkiye, 2008 yılının sonundan itibaren para politikasını en iyi yöneten ülkelerden biri oldu ve faizleri 1 yıl içinde 10 puandan fazla aşağı çekti. IMF’ye başvurmadan, mükemmel bir likidite yönetimi ve bütçe performansı gösterdi. Türkiye, dinamik iç tüketimi ve yatırımlar sayesinde
Merkez Bankası pazartesi gününden itibaren ek döviz alımına başladı. Daha önce 40+40 milyon dolar alımı yaparken, ek alım ile 40+40+20 = 60 milyon dolar satın alıyor. Pazartesi günü ek alımdan önce 1.43 TL’den satılan doların fiyatı alımdan sonra 1.45 TL’ye yükseldi ama salıdan sonra tekrar gerilemeye başladı.
Halkımız merak ediyor: Alımlar devam ederse doların fiyatı yükselir mi? Yoksa dolar fiyatı daha da ucuzlar mı?
Dolar fiyatının ucuzluğundan yakınanların bazıları, özellikle ihracatçılar, Merkez Bankası’nın piyasadan döviz satın almasında uzun süredir ısrar ediyorlar.
Merkez Bankası piyasadan ne kadar çok döviz toplarsa dolar fiyatının o kadar artacağına inanılıyor.
Başbakan Sayın R. T. Erdoğan da, “Merkez Bankası döviz satın alarak rezervlerini 100 milyar dolara çıkarsa iyi olur” diyerek dolaylı talimat verince, Merkez Bankası ek döviz alımına başladı. Acaba:
(1) Merkez Bankası döviz alımını sürdürürse dolar fiyatı nereye kadar yükselir?
(2) Merkez Bankası’nın döviz almak için piyasaya salacağı Türk liraları enflasyonu hızlandırır mı?
TÜSİAD, “yeni bir anayasa” istiyor. Türkiye’de, politikacıların ve farklı grupların, “yeni anayasa” istemelerinin farklı nedenleri var. İşte bunun içindir ki TÜSİAD’ın yeni bir anayasadan bekleyişlerini açıklaması önem taşıyor.
TÜSİAD’ın yürürlükteki anayasanın beğenmediği yanları nelerdir?
- Acaba bugünkü Anayasa TÜSİAD üyelerinin ekonomik ve sosyal faaliyetlerini sınırlıyor, ekonominin büyümesine, sosyal gelişmeye engel mi oluyor?
- Yoksa TÜSİAD üyeleri, anayasadan memnun olmalarına rağmen “concerned citizens” (sorumlu vatandaşlar) olarak yeni bir anayasa ile halkın bazı sıkıntılarına çözüm getirecek yenilikler arayışında mı?
TÜSİAD’ın iki ayda bir yayımlanan Görüş dergisinin kapak konusu Anayasa idi. “Bize yeni bir anayasa gerekli. 1991’den bu yana 10 değişiklik paketi TBMM’den geçti. Anayasa’nın çehresi hâlâ değişmedi” deniliyordu.
Devlet her şeye hâkimdi
Halkımız enflasyonu tüketici fiyatlarından izler. Burada en çok gıda fiyatlarındaki artış ile ilgilenir. Çünkü halkımızın toplam harcamalarının büyük bölümünü gıda harcamaları teşkil eder. Eylül sonu itibariyle geçen 12 aylık dönemde, gıda fiyatlarındaki ortalama artış yüzde 9.43 oldu.
Üreticilerimiz ise fiyat artışlarını “Üretici Fiyatları Endeksi”nden izler. Üretici fiyatları her sektörde farklı değişim gösterir. Örneğin eylülden geriye 12 aylık dönemde, sanayide ortalama fiyat artışı yüzde 4.71 oldu.
Geliniz görünüz ki, tarım ürünlerinde, üretici fiyatları son 12 aylık dönemde yüzde 17.4 oranında arttı. Tüketici fiyatları (tüketicinin enflasyonu), üretimdeki fiyat artışlarının rüzgârında iner veya yükselir. Gıda enflasyonunu, tarım ürünlerindeki fiyat artışı belirler. Çünkü gıdanın esası tarım ürünleridir. Tarım ürünü fiyatları 12 ayda yüzde 17.4 arttığı içindir ki, gıdada fiyat artışı son 12 ayda yüzde 9.43’lere tırmandı.
Toplam tüketim harcamalarının üçte birine yakını gıda harcamasından oluştuğu ve gıda fiyatları diğer fiyatların önünde koştuğu içindir ki, son 12 ayın ortalama enflasyonu yüzde 8.16 oranında gerçekleşti.
(Bir ara bilgi: Fiyat artışları/enflasyon için