Nanoteknoloji çok şeyi değiştirecek

31 Mayıs 2008

Nano, Yunan ve Latin dilinde cüce anlamına geliyor. Bilim çevreleri bu kelimeyi “milyarda bir” ölçüsünün kısaltması olarak kullanıyor.
Nano, bilim adamları için bir metrenin milyarda birini, veya bir milimetrenin milyonda birini ifade ediyor. Nanoteknoloji ise, maddelerde nanometre ölçeğine inilerek (bir milimetrenin milyonda birine inilerek), maddenin fiziki, kimyasal ve biyolojik yapısının, anlaşılması, kontrolü ve üretim amacıyla istenilen doğrultuda değiştirilmesini hedefliyor.
Bu hedef doğrultusunda özel aletler ve sistemler geliştirilerek nanoteknolojiyle her türlü maddenin esasını teşkil eden atomlar, istenilen şekilde yeniden düzenleniyor.
Nenoteknolojiyle nanometre ölçekli madde yapıları analiz ediliyor, fiziksel özellikleri belirleniyor, bu yapılar değiştirilerek nano hassasiyetli cihazlar geliştiriliyor, nanometre ölçekli yapılar üretiliyor, nanoskopik ve makroskopik dünya arasında bağ kuruluyor.

Hayaller gerçek oluyor
Şimdilik hayal gibi görünen bazı hedeflere nonoteknolojiyle ulaşılabileceği belirtiliyor.

Yazının Devamı

Kredi kartında sorun ‘ödeyememe’

30 Mayıs 2008

Kredi kartında sorun faiz sorunu değil, kredi kartı kullananların borçlarını ödeyememeleri sorunudur.
Kredi kartı borcunu vaktinde ödeyenlerin faiz sorunu yok. Kredi kartıyla yaptıkları harcamaları, bankadan gelen hesap özetine göre, bankanın belirlediği tarihte borçlarını ödediklerinde faiz vermiyorlar.
Dahası var. Başka ülkelerde olmayan bir uygulamayla, bankalar kredi kartı borçlarını taksitlendiriyor. Yapılan ödemenin türüne göre kart kullanana taksit imkânı sağlanıyor. Hatta bazı durumlarda taksit belli bir süre sonra başlıyor. Bu tür taksitleri de hesap özetinde yazılı tarihte ödeyenin faiz vermesi söz konusu değil.
Faiz, hesap özetiyle bildirilen ödemenin zamanında yapılmaması halinde başlıyor. Açık anlatımıyla, belirlenen günde ödeme yapılmadığında kart borcu banka kredisine dönüşüyor. Daha doğrusu, “cezalı krediye dönüşüyor”. Cezalı kredi (gecikme) faizi olduğu için de faiz, diğer işlemlerin faizinden yüksek oluyor. 

Kart, günü kurtarmaya yarıyor
Kredi kartı

Yazının Devamı

GAP’a hareket getirmek G.Doğu’ya bereket getirir

29 Mayıs 2008

GAP Eylem Planı önemli. Uzun süredir unutulan GAP’ı gündeme getirmiştir.  GAP Projesi denilen proje Dicle ve Fırat üzerinde inşa edilecek 13 barajdan elektrik elde etmeyi ve  toprakları sulamayı hedef alır. Fakat bunların ötesinde bir kalkınma projesidir. Güneydoğu’da yaşayan Kürt asıllı vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirecek bir projedir.
Bugüne kadar planlanan barajların tamamına yakını tamamlandı. Fakat sulama yatırımları aksadı. GAP projesi kapsamında Güneydoğu’da sulayabildiğimiz arazi sadece 2.8 milyon dönüm. Halbuki GAP’tan sulanması mümkün arazi miktarı 18 milyon dönüm. 

Sulama hedefleri iddialı
Hükümet yeni projesiyle sulanan arazi büyüklüğünün 10 milyon dönüme çıkarılması öngörülüyor. Niyet iyi. Hedef iyi. Ancak önce paraya ihtiyaç var. Sonra da zamana, bilgiye ve insana ihtiyaç var. DSİ Eski yöneticilerinden su politikaları uzmanı Dursun Yıldız ile konuştum. Yıldız uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara işaret ediyor. Diyor ki,
1)

Yazının Devamı

Kapatma davası olmasaydı da yabancı eskisi gibi gelmezdi

28 Mayıs 2008

Başbakan Sayın R. T. Erdoğan Beyrut’a yaptığı gezi dönüşü, ANA uçağında gazetecilerle yaptığı sohbette, “partisiyle ilgili kapatma davasının Türkiye’ye bu yıl 25 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye getirecek yabancıları tereddüde soktuğunu” söylemiş.
Doğrudan yabancı sermaye (maalesef) bizim ülkemize (genelde) yeni yatırım için gelmedi. Gelmiyor. Bugüne kadar özelleştirilen kamu varlıklarını veya satışa çıkarılan özel sektör şirketleri ile bankalarını satın almak için geldi.
1) Dünyada para bol iken, parası olanlar ne yapacaklarına şaşırmış durumda iken, nerede ne varsa satın almak için dünyada dolanan yabancı yatırımcılar Türkiye’deki varlıklara da ilgi gösteriyordu. 

İmkânlar tükendi
Dünyada işler şimdilerde tersine döndü. Şimdilerde herkes daha önce aldığı varlığı elinden çıkararak nakde dönme arayışında. İşte bu nedenle AKP’nin kapatma davası gündeme gelmeseydi de yabancı sermaye girişi eskisi gibi olmayacaktı.
2) Kamunun elinde özelleştirilecek çok sayıda

Yazının Devamı

Halk Bankası 70’inci yılını kutluyor

27 Mayıs 2008

Halk Bankası’nın 70’inci yılı kutlanıyor. Halk Bankası önemli bir bankadır. Halk Bankası diğer bankalardan farklı bir bankadır. Özelliği olan bir bankadır.
“Sattığını sermayesinden ziyade emeğiyle istihsal eden veya bizzat istihsal ettiğini satan küçük ve orta çaplı üreticinin kredi ihtiyacını” diğer bankalardan temin edemediğini gören Herman Schulze Delitzsch (1808-1883) isimli bir Alman kooperatifçi, 1850 yılında Almanya’da ilk “Halk Kredisi Sandığı”nı kurdu. “Halk Sandıkları” Avrupa ülkelerinde hızla yayıldı. Zamanla bankaya dönüştü. 
Halk sandığı modeli
Tuna Valiliği sırasında Avrupa’da olanı biteni gören Mithat Paşa 1863 yılında “Memleket Sandığı”nı kurdu. 1888 yılında “Menafi Sandıkları” kurulmaya başlandı.
Uzun bir aradan sonra, 1933 yılında Mustafa Kemal, ülkedeki küçük üreticinin ve esnafın kredi sorunlarını çözmek arayışında Avrupa’daki “halk sandıkları” modeline dayalı “Halk Sandıkları ve Halk Bankası” kanununu çıkarttı.
Avr

Yazının Devamı

Petrol faturasını ancak üretim artışı ile ödeyebiliriz

26 Mayıs 2008

İstanbul’da dün, benzinin litresi 3.41 YTL’den (2.75 dolardan), mazotun litresi 3.11 YTL’den satılıyordu. (Dikkat buyurunuz: Mazot fiyatı ile benzin fiyatı arasındaki fark kapanıyor.)
Halkımız bu fiyattan memnun ki, ses çıkarmıyor. Amerika’da ise benzinin litresi 1 dolara (1.25 YTL’ye) yükseldiği için tüketici kıyameti koparıyor. Akaryakıt üzerindeki verginin aşağıya çekilerek, petroldeki fiyat artışlarının tüketiciye yansıtılmamasını önerenler var. İnsanlar daha az araç kullanıyor. Benzin tüketimini kısamayanlar diğer tüketim harcamalarını kısıyor. Uçak şirketleri perişan.
Bütün bunların ardında dünyada petrol fiyatlarının tırmanışı yatıyor. Fiyat yükselirken genelde üreticiler suçlanıyor. (1) Üreticiler fiyatı yükseltmek için üretimi kısıyor, (2) Üreticiler anlaşarak fiyat belirleniyor deniliyor.
Petrol rezervleri dünya üzerinde o kadar yaygın şekilde dağılmış ve üretici sayısı o kadar çok ki, bu tür bir politikanın uygulanması çok güç. Üretimde Ortadoğu’nun

Yazının Devamı

Ö. L. Kahraman Almanya’da 30 yıl yemedi içmedi, köyüne okul yaptırdı

25 Mayıs 2008

Ömer Lütfi Kahraman’ın Çörtak köyünde yaptırdığı okulla ilgili haberleri gazetelerde okumuştum. Ama kendini tanıdıktan ve hayat hikâyesini dinledikten sonra hayranlığım arttı.
Forum İstanbul’un yıllık toplantılarını düzenleyen grubun başında bulunan Yavuz Canevi ve Şeref Özgencil’in temsil ettiği düzenleme heyeti bu yılki eğitim ödüllerinden birinin Kahraman’a verilmesini uygun görmüş. Kahraman, İstanbul’a davet edilmiş. Üç gün süren toplantıların son oturumunda IBM Başkan Yardımcısı Nicholas Donofrio konuşmasını yapmadan önce Kahraman sahneye davet edildi. Alkışlandı.
Ömer Lütfi Kahraman (1939) Manisa’nın Selendi ilçesinin Çortak köyünden. Çortak, Manisa’ya 181 km, Selendi’ye 14 km uzaklıkta. 150 hanelik köyün şimdilerde 100 kadar hanesinde 400-500 kişi yaşıyor. Köy halkı hayvancılık ve kuru tarımla geçiniyor. Kahraman ailesinin (ailenin) 300 dönüm kadar arazisi var. Arpa ve buğday yetiştiriyorlar.


Kahraman, bütün birikimiyle yaptırdığı okulun

Yazının Devamı

PTT yılda 1 milyar mektubu dağıtıyor

24 Mayıs 2008

PTT Genel Müdürü’nün, PTT Bank ile “PTT’nin bankaları solladığı” konusundaki açıklamasını okuyunca, PTT postacılıktan bıktı, bundan sonra bankacılık mı yapacak diye meraklandım.
PTT’nin 2007 yılı faaliyet raporunu bulamadığımdan, 2006 yılı raporunu okudum. Daha sonra da 2007 yılına ait bazı rakamları buldum.
Önce bir konuda bilgi vereyim: PTT (Posta+Telgraf+Telefon) idi. Telefonu sattık... O halde PTT’deki ikinci “T”nin anlamı ne? Telefon satıldıktan sonra PTT’nin adının korunması için kanuna bir madde eklenerek “Telefon”un yerine “Teşkilat” kelimesi getirilmiş. Posta tekeline sahip bir Kamu İktisadi Teşebbüsü olan PTT’nin adı şimdilerde “Posta ve Telgraf Teşkilatı” imiş. PTT’nin şimdilerde 3.770 işyerinde (dükkânında) 30 bin kişi çalışıyor.

Postacılık ölmedi
İnsanlar mektup yazmıyor diyerek üzülüyoruz ama 2006 yılında PTT yurtiçinde 919 milyon adet mektup, 1.2 milyon posta kartı, 24 milyon tebrik kartı, 39 bin tebliğ kâğıdı dağıtmış. Halkımız bir yılda 1 milyon 299 bin

Yazının Devamı