Tersanelerde hem iş hem ölüm var

23 Mayıs 2008

Türkiye’de gemi inşa sanayii çok hızlı gelişme içine girdi. İşveren bu hızlı gelişmeye hazırlıklı değil. Bu hızlı gelişmenin ortaya çıkardığı işgücü talebi çok iyi de... Gemi inşa sanayiinde çalışacak, yetişmiş işgücü olmadığından, niteliksiz işçi istihdamı zorunluluğu var.
İşte bu tabloda iş kazaları olağan hale gelmiş durumda. Ölümle sonuçlanan iş kazaları kamuoyunda üzüntü ve şaşkınlık yaratıyor.
Kazaların ve ölümlerin nedenini anlatabilmek için önce gemi inşa sanayiinin özelliklerini, sonra da Türkiye’deki hızlı büyümenin gelişimini özetleyeceğim. 

İş güvenliği önemli
-  Gemi inşa sanayii emek yoğun bir sanayi koludur. Kalın ve ağır demir-çelik levhalar, yerden kaldırılır. Kaynak makinesiyle birbirine kaynatılır. Böylece geminin gövdesi ortaya çıkar. Gövde yükseldikçe, çalışanların da yüksekte çalışmaları gerekir.
-  Gemi inşa sanayiinin her aşamasında çalışan büyük risk altındadır. Devamlı hareket halinde olan,

Yazının Devamı

Herkesin cebinde 50 YTL (YKr taşıyan yok)

22 Mayıs 2008

Bir sanayici şikâyet ediyordu: “İşçilerimin maaşını ödemek için bankadan para getirtiyoruz. Gelen paranın hemen tamamı 100 YTL’lik banknot. İşçiye zaten ayda 500 YTL ödeme yapabiliyoruz. 30 günlük mesaisinin karşılığı olarak eline 5 adet kâğıt parçası geçince morali bozuluyor. 10’ar liralık banknotlar bulabilsek 50 banknotla ödeme yaparız. Bütün ay 5 kâğıt parçasına mı çalıştım diyerek morali bozulmaz.”
Sanayici bunları ciddi mi söylüyordu, yoksa tablonun çarpıklığını anlatmak için mi bilemiyorum ama... Bu 100 YTL’lik banknotlar benim de sorunum... Bankadan maaşımı çekerken gişe sorumlusu ödemeyi 100’er YTL’lik banknotla yapıyor. Rica ediyorum. Acaba 20 YTL’lik, 10 YTL’lik, 5 YTL’lik verseniz diyorum. Her seferinde “Kusura bakmayınız... Şimdilik yok” diyorlar...
Neden bu ülkede bozuk para bulunamaz? Halkımız  ufağını taşımak mı istemiyor? Yoksa piyasada küçük değerde banknot mı yok? 

Banknotun yarısı 50 YTL’lik
Merkez Bankası

Yazının Devamı

Siyah Angus (etçi sığır ırkı)

21 Mayıs 2008

Siyah Angus türü etçi sığır ırkının ne olduğunu Dr. Nusret Arsel sayesinde öğrendim. Dr. Nusret Arsel uzun yıllar Siemens’in tepe yöneticiliğini yaptı. Tarıma özel ilgisi vardır. Türkiye’de soya yetiştiriciliğinin geliştirilmesi için savaş verdi. Soyanın önemini bir türlü anlatamadı.
Geçenlerde bu sütunda yayımlanan, sucuk üretimi konusundaki yazım üzerine, “Size, Black Angus türü 600 kiloluk bir sığırdan yapılmış sucuk göndereyim de tadına bakın” diyerek bir parça sucuk gönderdi. Sonra anlattı: “Bu tür inekleri Türkiye’ye Selçuk Yaşar getirdi. Bana da bir düve yollamıştı.
Düve, İnan Kıraç’ın çiftliğinde beslendi. Belli bir yaşa gelince kesilmesi gerekiyormuş. Etinin bir bölümünü yedik. Kalanını sucuk yaptırdık. Pek lezzetli oldu. Zaten ABD’de sadece Angus eti yenilen lokantalar vardır.”
Daha geniş bilgi almak için Selçuk Yaşar’ın Pınar Et’ini aradım. Hasan Girenes bana Angus ırkı etçi sığır hakkında bilgi verdi. Black Angus,

Yazının Devamı

THY, 75 yaşında dünya ölçüsünde başarılı bir KİT

20 Mayıs 2008

Türk Hava Yolları (THY) 20 Mayıs 1933’te kuruldu. Bir “kamu iktisadi teşebbüsü”dür. (Hani “tü kaka” dediğimiz KİT’lerden biridir!). Bugün kutlanacak olan 75’inci kuruluş yılında, uluslararası pazarda, zengin Batılı ülkelerin aynı sektördeki kuruluşlarıyla rekabet edebilen en büyük Türk şirketidir.
2007 yılı satış geliri 4.5 milyar YTL, net esas faaliyet kârı 546 milyon YTL’dir. Şimdilerde (yaş ortalaması 6.66 olan) 102 uçağıyla, 141 noktaya uçuyor. Uçakları bir yılda 168 bin konma yaptı. 11 bin personelinin 1.204’ü pilot, 2.628’i kabin memuru. Uçaklardaki toplam 17.594 koltuğunu yüzde 72.7 oranında doldurarak, bir yılda (ücretli) 19.6 milyon yolcu taşıdı.
Bu KİT’in 75 yıl ayakta kalabilmesi, büyümesi, kârlı olması iyi yönetimin sonucu. İyi yönetilirse bir KİT’in dünya piyasalarında benzerleriyle rekabet edebileceğinin göstergesidir. Bu nedenle, bir vatandaş olarak, bir yolcu olarak 75 yıldır bu kuruluşta görev alanların tümünü kutluyor,

Yazının Devamı

19 Mayıs 1919 ‘Para uğruna bağımsızlıktan vazgeçilmez’

19 Mayıs 2008

19 Mayıs 1919, üç yıl süren Milli Mücadele’nin başladığı tarihtir.  Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultayı’nda 6 gün boyunca kısım kısım okuduğu tarihi nutkuna şöyle başlamıştır:
“1919 senesi mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım.
Vaziyet ve manzarai umumiye: Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumi’de mağlup olmuş. Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş. Şerâiti ağır bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde.”
Mustafa Kemal, manzarai umumiyeyi özetledikten sonra Milli Mücadele’nin önemini anlatır: “Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak istiklâli tamme malikiyetle temin olunabilir. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, beşeriyeti mütemeddine muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye kesbi liyakat edemez.
Ecnebi bir devletin himaye ve

Yazının Devamı

Ferrari’leri futbolcular değil işadamları alıyormuş

18 Mayıs 2008

Gazetede, “Ferrari-Maserati marka kullanılmış otomobiller” ilanını görünce şaşırdım. Kullanılmış 9 Ferrari, 7 Maserati otomobil satılıyordu. Satışı fabrika garantisiyle Ferrari-Maserati’nin Türkiye distribütörü şirket yapıyordu.
İkinci el, kullanılmış Ferrari’lerin fiyatı 165 bin euro (230 bin YTL) ile 305 bin euro (610 bin YTL) arasında, ikinci el kullanılmış Maserati’lerin fiyatı ise 85 bin euro (170 bin YTL) ile 190 bin euro (380 bin YTL) arasındaydı.
Bu markaların pahalı markalar olduğunu biliyordum ama, demek ki ikinci elleri de bu kadar pahalıymış. Demek ki, bu otomobillerden Türkiye’de o kadar çok varmış ki, ikinci elde sadece distribütör şirket 16’sını satışa çıkarmış.
Öğrendim ki, bu otomobilleri Türkiye’ye Tofaş grubunun bir kuruluşu olan Fer-Mas Oto Ticaret Şirketi Türkiye’ye getirerek satıyormuş. Bu 2 markayı üreten 2 fabrika da Fiat grubuna dahilmiş. 

İleri teknoloji, özel imalat
İtalya’daki Ferrari fabrikasında yılda sadece 6.700 adet, Maserati fabrikasında ise 6.300 dolayında otomobil üretilirmiş. Bu

Yazının Devamı

Giden iyi öğrenciler geri gelmiyor (Acep nedendir?)

17 Mayıs 2008

Yurtdışında okuyan öğrenciler konusunda yazım yayımlanınca genelde 4 farklı konuda tepki alırım:
1) Yurtdışında okumak şart mı? Bizim üniversitelerimiz varken yurtdışında eğitim neden?
2) Yurtdışında özellikle Amerika’da bazı üniversitelere giren mutlaka diploma alıyor. Parayla diploma satılıyor.
3) Yurtdışında eğitimden sadece parası olan ailelerin çocukları yararlanabiliyor. Fırsat eşitliği yok.
4) Yurtdışında iyi eğitim görenler geri gelmiyor. Hemen hepsi yurtdışında kalıyor.
Bu 4 farklı tepkiyi cevaplamaya çalışayım:
-  Yurtdışına 4 yıllık lisans eğitimi için gitmek şart değil. Yurtdışındaki, özellikle Amerikan üniversitelerindeki lisans eğitimi genel kültür eğitimi seviyesindedir. Lisansüstü eğitimin altyapısını hazırlayan bir eğitimdir. Bizim (iyi) üniversitelerimiz lisans eğitimi vermede daha da başarılıdır.

Yazının Devamı

Gençlerimiz ABD için Ar-Ge yapıyor

16 Mayıs 2008

Amerika’nın ünlü Harvard Üniversitesi’nin profesörler salonunda, bu üniversitede ve Amerika’nın diğer tanınmış üniversitelerinde doktora yapan, Sabancı Üniversitesi
mezunu gençlerle konuşuyorum.
“Siz ne yapıyorsunuz?” diye soruyorum... Onlar anlatıyor:
-  “Ben, yapay zekâ üzerinde çalışıyorum. Bilgisayarlar gelecekte insanlar gibi karar verecek. Bugün düşünebiliyor ama sınırlı konularda karar verebiliyorlar. Halbuki insan zekâsının sınırlarını aşacak ölçüde karar verebilir hale gelebilirler.”
-  “Ben, üniversitenin Norveç hükümetiyle yaptığı anlaşma kapsamında Norveç’in doğalgaz üretimini ve kullanım verimliliğini artıracak bir projede çalışıyorum.”
-  “Ben, Amerikan halkının sorunu olan aşırı şişmanlık-obezite sorununa çözüm getirmek için obezite genleri üzerinde araştırma yapıyorum.”
-  “Ben, uydudan yapılan izlemelerin 3 boyutlu olmasını, en küçük objelerin anında izlenmesini sağlayacak bir

Yazının Devamı