Kasalar döviz ile doldu (Ama döviz açığımız var!)

2 Ağustos 2005

Tarihimizin en büyük döviz açığı ile karşı karşıyayız. Döviz gelirimiz giderimizi karşılamıyor. İlk 5 aydaki döviz açığımız 11 milyar dolar oldu. Yıl sonuna kadar bu açığın 18-19 milyar dolara ulaşması tehlikesi var. Bu bir rekordur. Aylık ithalat giderimiz ihracat gelirimizin 4 milyar dolar üzerine çıktı. 4 milyar dolar aylık dış ticaret açığı bir rekordur. Çok büyük rakamlarda döviz borcu ödüyoruz. Yılın yarısında kamunun dış borç ödemeleri 13 milyar doları aştı. Buna rekor denilmez de ne denir? Ama toplam döviz rezervimiz de rekor çizgide. 62 milyar dolar dövize sahibiz. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 41 milyar dolar. Bankaların döviz mevcudu 21 milyar dolar. Rekorlar yılı yaşıyoruz: Merkez Bankası'nın rezerv rakamları brüttür. Brüt döviz rezervi rakamından bankanın yükümlülükleri düşüldükten sonra net döviz rezervi rakamı ortaya çıkar. Yılbaşında Merkez Bankası'nın net döviz rakamı 2.7 milyar dolar idi, temmuz ayı ortasında 8.6 milyar dolara ulaştı. Son üç buçuk yılda Merkez Bankası'nın döviz rezervi 18.8 milyar dolardan 41.5 milyar dolara yükseldi. 22.7 milyar dolar arttı.Bankaların döviz rezervi 10.4 milyar dolardan 21.1 milyar dolara yükseldi. 10.7 milyar dolar arttı.Üç

Yazının Devamı

Yabancılar gücenmesin, AB kızmasın (!)

1 Ağustos 2005

Ne ise ki Maliye hatasını anladı. Yabancı sigara üreticileri ne isterler ise yapmak zorunda olduğunu hatırladı. Yabancı sigara üreticilerinin istediği şekilde vergi düzenlemesi yaptı. Rahatladık...Boş veriniz siz o eski komünist ve geri kafalı insanların söylemlerine... Yok efendim, Türkiye'de Türk tipi tütün üretimi sona eriyormuş. Yok efendim Tekel'in sigara bölümü çöküyormuş. Yok efendim, yabancı sigaracılar Türk pazarını ele geçiriyormuş... Yok efendim, Türk halkı ithal Amerikan tütünü karışımı ile yapılan sigaraya bağımlı hale getiriliyormuş... Bütün bunlar eski komünistlerin ve geri kafalıların ağızlarına sakız ettikleri laflar (!)Çok kimse böyle bir yazı bekliyor ama ben farklı şeyler yazacağım. Olan bitenin ciddi yanlarını anlatacağım. Aman ha... "Yabancıları üzmeyelim. AB'yi kızdırmayalım. Ne isterlerse yapalım..." (1) Yabancı sigara devleri bütün dünyada dev "lobi" kuruluşları ile hükümetleri, kanun yapıcılarını etkiler. İstediklerini yaptırır.Türkiye'de de yabancı sigara devlerinin çok güçlü "lobi" kuruluşları var. Yabancı sigara kuruluşları hükümeti, kanun yapıcılarını büyük baskı altında tutuyor. Yabancı sigara devleri sadece içeriden değil, dışarıdan da

Yazının Devamı

300 euroya bir hafta Bodrum

31 Temmuz 2005

Bir haftalık Bodrum tatili Avrupalıya, "her şey dahil" 3 yıldızlı otellerde 300, 4 yıldızlılarda 400, 5 yıldızlılarda 500 euro.Avrupalı, işsiz kaldığında, iş bulamadığında, devlet 10 ayda 800-1.000 euro işsizlik ödemesi yapıyor.İşsiz güçsüz Avrupalı evde oturacak, evde yiyip içecek yerde atlıyor uçağa, geliyor Bodrum'da, bir hafta tatil yapıyor.Antalya'da başlayan "her şey dahil" uygulaması, Bodrum'a da sıçradı. Her şey dahil uygulaması otellerde turist kalitesini aşağıya çekiyor. Otelde her müşteriye eşit hizmet veriliyor. Bu uygulama kaliteli turistin kaçmasına neden oluyor.Gazetelerde yayımlanan resimlere, TV'lerde yayımlanan görüntülere göre, Bodrum'a her gelen oluk gibi para harcıyor. Hayır... O gazetelerde resmi, TV'de görüntüsü yayımlanan turistik yerler, mankenlerimizin ve manken peşindeki çapkınlarımızın konuşlandığı üç beş mekân...Türkbükü'nde, gecelik oda fiyatı 230-350 euro olan oteller var... Ama onların müşterileri farklı... Avrupalı turist 300 euro ödedi mi, uçağa atlıyor. Bodrum'a geliyor. Otelde bir hafta yiyor içiyor. Denize giriyor. Sonra gene uçağa binerek ülkesine dönüyor. Bodrum'da 3-4-5 yıldızlı otellerde 20-25 bin yatak var. Bu yatakların çoğu "her şey

Yazının Devamı

Sultanahmet yabancı turist dolu

30 Temmuz 2005

Hiçbir hafta sonu erkenden Sultanahmet Meydanı'na gitmek İstanbul'da yaşayanların aklına gelmez. Benim de gelmezdi de... Bir yabancı misafirim geldi. Daha gelmeden "Sultanahmet'te bir otelde kalacağım" diye mesaj yolladı. Eski "Dersaadet Mahpushanesi"nden bozma, Four Seasons isimli otelde yer ayırtmış. Cumartesi sabahı otele, yabancı misafirimi görmeye gittim. Odasını gördüm. Otelin çatı katında, iki yana balkonu olan odanın tam karşısında Ayasofya bütün ihtişamı ile duruyor. Yabancı misafir otelin konumuna, odalarına, hizmetlerine hayran olmuş.Eskiden "mahpusların volta attıkları" avlu, şimdilerde otelin bahçesi. Yemyeşil bahçe haline getirilen avluda çay içtik. Otel müdürü Marcos Bekhit, "Bu yıl İstanbul'da turizmin altın yılı. Yüzde doksana yaklaşan doluluk oranıyla çalışıyoruz. Oteli Yapı Kredi'den satın alan tekstilci Mesut Toprak'a ait Astay grubu, Beşiktaş'taki eski Devlet Konukevi arsasında yeni otel yatırımını en kısa sürede gerçekleştirme arayışında" dedi. İstanbul'un Sultanahmet semtinde (Anadolu anlatımıyla) "turist kaynıyor"... Geçen hafta cumartesi sabahı Sultanahmet'e gitmese idim, Sultanahmet'teki yabancı turistleri görmese idim, "İstanbul'da bu yıl çok sayıda

Yazının Devamı

Sümerbank'ı 'gerçekten' bitirdiler

29 Temmuz 2005

Maliye Bakanı'nın "Sümerbank'ı bitirdik, yakında tarihten siliniyor" sözlerini, Milliyet Ekonomi'de dün sabah okuduktan sonra gözlerimle Sümerbank'ın nasıl batırıldığını, tarihten nasıl silindiğini görmek beni yıktı.Sümerbank, Türkiye'de sanayileşmeyi başlatan devlet kuruluşu idi. Bugün çok kimse Sümerbank'ın ne olduğunu hatırlamıyor. Seka'nın eski genel müdürlerinden Kurtcebe Gürkan, "kamu girişimciliğinin tarihsel gelişmesi"ni anlatırken, Sümerbank'ın nasıl kurulduğunu ve neler yaptığını da hikâye eder.Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal eden belli başlı dört sanayi tesisi (1) Bakırköy Pamuklu Dokuma, (2) Feshane Yünlü Dokuma, (3) Beykoz Deri ve Kundura ile (4) Hereke İpekli ve Yünlü Dokuma fabrikalarıydı.1925'te Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kuruldu. Bu dört tesis bu bankanın yönetimine verildi. 1932'de Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası feshedilerek yerine Devlet Sanayi Ofisi ve Türkiye Sanayi Kredi Bankası kuruldu. 1933'te bu iki müessese birleştirildi. Onların yerini Sümerbank aldı. Dün sabah Manisa'da kapısında "Sümerbank Bez Fabrikası" yazan terk edilmiş, harap durumda fabrika binasının önünden geçerken içim "cızzz" etti. Sümerbank'a şu görevler verildi.a) Devlet Sanayi

Yazının Devamı

Kamudan sonra yerli sermaye de piyasadan çekiliyor

28 Temmuz 2005

Türkiye'nin 500 büyük sanayi firmasının 158'i yabancı sermayeli. Bu 158 yabancı sermayeli firmanın 97'sinin sermayesinde yabancı ortağın payı yüzde 50'nin üzerinde.158 yabancı sermayeli şirketin satışlardaki payı yüzde 42.5 oranında.Eski yıllarda ilk 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında en başlarda ismi geçen "yerli büyük sermaye grupları"na ait şirketlerin çoğu gerilere düşmüş.Kamunun 500 büyük sanayi kuruluşu listesi içinde sadece 19 kuruluşu kalmış. Bunların da sadece 9'u ayakta... Diğerleri ya özelleştirilmiş, henüz devri yapılmamış ya da çökmüş ve de ağlayanı olmayan kuruluşlar...Şimdi, "özelleştirme karşıtlığını", "yabancı sermaye düşmanlığını" unutunuz. Bu tabloya bakınız. Bu tablo iyi bir tablo mu? Milliyet Ekonomi'nin dünkü manşeti "Sanayide aslan payı yabancı ortaklıklarda" şeklinde idi. Biz bu ülkenin böyle bir tabloda mı sanayileşmesini, kalkınmasını istiyoruz?Acaba özelleştirme yapalım derken, yabancı sermaye gelsin derken ölçüyü mü kaçırdık? Yoksa zaten özlenen bu mu idi?Biz neden özelleştirme yapıyoruz? Bize diyorlar ki, "Ekonomik hayatta devletin payını küçültmeye mecbursunuz". İyi de bunu bize söyleyenlerde ekonomik hayatta devletin payı ne kadar? ABD'de yüzde

Yazının Devamı

Tüpraş ve Ereğli "gitti gider"

27 Temmuz 2005

Çünkü (1) Özelleştirme kararı verildi. (2) Satış için yola çıkıldı. (3) Bu kuruluşları satın almaya gücü yetecek yerli sermaye grupları, bu kuruluşları almak istemiyor. (4) Yabancı sermaye grupları bu kuruluşları almaya niyetli.Bu tabloda, "Şöyle olsa idi, böyle olsa idi" şeklinde tartışmak hiçbir işe yaramayacaktır.Tüpraş ve Ereğli'nin yabancılara satılmaması konusundaki görüş, temenni ve istekleri tartışmadan, bu görüş, temenni ve istek sahiplerini (1) Özelleştirme karşıtları, (2) Yabancı sermaye düşmanları olarak "karalamak" yanlıştır. Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında Tüpraş 10.4 milyar YTL satış rakamı ile birinci sırada, Ereğli'nin 2.9 milyar YTL satış ile dördüncü sırada yer alması kafaları gene karıştıracak. "Eyvah... Gül gibi sanayi tesislerimize yabancılar sahip olacak" diye düşünen çok kimseyi kedere boğacak ama... Artık çok geç... Tüpraş da, Ereğli de gitti gider. Özelleştirme demek, kamunun elinde nesi var nesi yok ise, yok pahasına, önüne gelene satması demek değildir. Her ülkenin özelliğine göre bazı ekonomik faaliyetlerin kamu kontrolünde sürdürülmesi zorunlu veya yararlı olabilir. Veya belli bir kamu kuruluşu, halkın gözünde ve gönlünde ekonomik

Yazının Devamı

'Vahdettin' bahane hedef 'Mustafa Kemal'

26 Temmuz 2005

Yılmaz Karakoyunlu önemli sağlık sorunlarını atlattı. Urla'daki evinde yeni bir tarihi roman yazıyor. Yılmaz Karakoyunlu diyor ki: "Vahdettin'in hain olup olmadığını tarihçilerin değil de siyasetçilerin tartışması, tarihin siyasete bizde nasıl alet edildiğini gösterir."Vahdettin iktidar döneminde olup bitenleri hatırlamayanların, siyasetçilerin tartışmalarını değerlendirebilmeleri imkânsızdır. Mustafa Kemal ve "Kuvayı Milliyeci"ler yenilse idi, biz Türkler bugün Anadolu'nun üçte birine sıkışmış olacaktık. Türkiye güdük, küçücük bir ülke olacaktı. "Anadolu Hareketi" sayesinde Sevr'den ve işgalcilerden kurtulduk. Lozan ile özgürlük kazandık. Lozan'ın 82'nci yılında geriye dönerek Vahdettin'i tartışanların hedefi, Mustafa Kemal'i küçümsemektir. Ama dikkatten kaçan bir şey var. "Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü" misali başlatılan bu tartışmalar Batı dünyasının Türkiye Cumhuriyeti'ni Sevr koşullarına döndürme arayışlarından vazgeçmeyen güç odaklarının değirmenine su döküyor. Ben sayın okuyucularıma Yılmaz Karakoyunlu'nun henüz basılmayan çalışmasından o günlerin özetini aktaracağım. Sultan Reşat'ın ölümü üzerine Vahdettin 4 Temmuz 1918'de tahta çıktı. Sadrazam Talat

Yazının Devamı