Yapı Kredi 'O istenmeyen sandık' için kuruldu

25 Temmuz 2005

Yapı Kredi'yi satın alacakların istemediği, bankadan koparılması için "özel kanun" çıkarılan sandığın çok ilginç bir hikâyesi vardır.Yapı Kredi, bundan 61 yıl önce, bugün SSK'ya devri istenilen özel emekli sandıklarını yaşatmak arayışında kuruldu...Hikâyeyi anlatayım.Kazım Taşkent, Türkiye'de şeker sanayiinin kurucularındandır. Uzun yıllar şeker şirketlerinin başında bulundu. Kazım Taşkent, 1930'lu yılların ortalarında, şeker fabrikalarında çalışanlar için bir "özel emekli sandığı" oluşturdu. Çalışanların ücretlerinden kesinti yapılıyor, işveren de kesinti oranında katkıda bulunuyordu.Derken İkinci Dünya Savaşı başladı. Hayat şartları zorlaştı. Çalışanlar para ihtiyaçları arttıkça sandıktaki tasarruflarını çekti, harcadı. Kalan paranın üyelerin sosyal güvenlerini karşılayabilmesi imkânsız hale geldi. Yapı Kredi'yi satın alacaklar, "Bir kanun çıkarılarak bankanın memur sandığı SSK'ya devredilmez ise, biz bu bankayı satın almayız" dedi. Bunun üzerine hükümet, sadece Yapı Kredi memur sandığının değil, benzer diğer özel emekli sandıklarının SSK'ya devredilmesi için, TBMM'den geçen bir başka kanunun sonuna bir madde ekledi. Kazım Taşkent, bu durum karşısında "çalışanların özel emekli

Yazının Devamı

"Sandık vetosu"

24 Temmuz 2005

Ülkedeki tüm sosyal güvenlik kuruluşlarının (Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur ve de özel sağlık ve emeklilik sandıklarının) bir bütün halinde yeniden yapılandırılması için çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar "Sosyal Güvenlik Reformu" diye adlandırılıyor. Çalışmalar bitecek, belirlenen modeli uygulamak için TBMM'den kanun çıkarılacak.Çalışmalar devam ederken, sistemin bütününün ne olacağı belirlenmemiş iken, "paketten cımbız ile" özel sağlık ve emeklilik sandıkları acaba neden çıkarıldı? Sosyal güvenlik ile ilgisi olmayan bir kanunun kuyruğuna bir tek madde eklenerek bu sandıklar acaba neden SSK'ya devredildi?Çünkü, Yapı Kredi'yi satın alacak olanlar böyle istedi. Yapı Kredi'yi satın alacakların açıklamalarına göre, bankanın çalışanlarının ve emeklilerinin üye olduğu sandığın 500 milyon ile 800 milyon euro dolayında bir açığı var. Cumhurbaşkanı, bankaların, sigorta şirketlerinin ve de odaların çalışanları için kurulan özel sağlık ve emeklilik sandıklarının SSK'ya devredilmesi amacıyla Bankalar Kanunu'nun sonuna eklenen geçici maddeyi veto etti. Alıcılar "Bir kanun çıkarılarak bu açık SSK'nın sırtına bindirilmez ise biz bankayı almayız" diyorlar. Hükümetimiz de "Aman alıcılar Yapı

Yazının Devamı

Kanser sadece İzmir'de izleniyor

23 Temmuz 2005

Amerikan Hastanesi'nin "Kolon kanseri önlenebilir" başlıklı broşüründen öğrendiğime göre, "kalınbağırsak kanseri", tarama testleri ile önlenebilir. Bu testlerin amacı hastalık henüz ortaya çıkmadan gereken tedbiri almak. Bu kanser hem yavaş oluşuyor, hem yavaş ilerliyor. Gene broşürden öğrendiğime göre değişik tarama testleri var. En yaygını "dışkıda gizli kan testi". Bu testin amacı dışkıda gözle görülmeyecek kadar az miktardaki kanamayı tespit etmektir.Bir de daha ileri bir tarama testi var. Buna "kolonoskopi" deniliyor. Uzman hekim, ucuna video görüntüleme cihazı bağlanan bir tüp ile kalınbağırsağı inceliyor. Kalınbağırsakta oluşan kansere kolon kanseri deniliyor. Bu kanser genelde 50 yaşını aşmışlarda görülüyor. Son günlerde çevremde çok kişi, kalınbağırsak kanser başlangıcı nedeniyle ameliyat oldu. Ameliyat olan dostlarımın bağırsaklarındaki kanserli hücreler geç fark edildi. Bağırsaklarının bir bölümü alındı. Şimdi hepsi kontrol altındalar. İyi haber, bu tür kanserlerde zamanında müdahale ve doğru tedaviyle hastalığın kontrol altına alınması mümkün olabiliyor. Çevremde olan bitenden sonra taramanın önemini anlayan bir başka dostum, tarama testi yaptırma arayışına girdi. Dr.

Yazının Devamı

Mevduata 'vergi incelemesi'

22 Temmuz 2005

Bu haberler bankalardaki küçük-büyük mevduat hesabı olan çok sayıda insanı ilgilendirdi.Türkiye'de insanlar az veya çok tasarruflarını bankalarda, mevduat hesabında tutuyor. Bazılarının bir bankada birden çok veya başka başka bankalarda birden çok hesabı olduğundan, gerçek kişilere ait mevduat hesaplarının sayıları 70 milyon dolayında.Gerçek kişilere ait 475 bin mevduat hesabındaki para miktarı 50 milyar liradan daha fazla olduğuna göre, hesap uzmanlarının işi zor demektir.Bu kadar hesabı "didik didik inceleyecekler"...Bu inceleme ne işe yarayacak? Onu daha sonra tartışalım da, "böyle davul zurna" banka hesapları ile ilgili açıklamalar yarar mı getirir, zarar mı onu konuşalım. Her şey, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı Mahmut Vural'ın açıklaması ile başladı. Başkan, bankalardan, 50 milyar liranın üzerindeki hesapların listesini aldıklarını, hesap sahiplerine ilişkin kimlik bilgilerini topladıklarını, bankalardaki hesapların "didik didik inceleneceğini" söyledi. Bankalarda mevduat hesabında 50 milyar liradan fazla tasarrufu olanlar bu tür açıklamalardan ürker... Vergi kaçırıyor ise ürksün... Korksun... Ceza görsün... Ama 50 milyar lira günümüzde çok büyük bir tasarruf değil. Bu

Yazının Devamı

Başka ülkelerde 26 bankamız var

21 Temmuz 2005

"Yabancılar geldi, bakkal açtı. Yabancılar geldi, fabrika kurdu. Yabancılar geldi, hisse senedi, tahvil satın aldı. Yabancılar geldi, para getirdi" diyoruz.Unuttuğumuz, gözümüzden kaçan yabancılar bizim ülkeye gelirken, bizimkilerin de yabancı ülkelere gittiğidir.Bizimkiler de bu ülkeden yabancı ülkeye döviz götürüyor. Bizimkiler de yabancı ülkelerde fabrika kuruyor. Hisse senedi ve tahvil satın alıyor. Yabancı bankalara para yatırıyor.Biz "Yabancı bankalar Türkiye'ye gelsin mi, gelmesin mi" diye tartışırken, bizim bankalarımızın yabancı ülkelerde neler yaptığını yazmıyoruz, çizmiyoruz.Türk bankaları yurtdışında önce temsilcilik açtı. Sonra şube açtı. Derken banka kurmaya başladı. Yabancı sermaye konusu tartışılırken, genelde sadece Türkiye'ye gelen ve yatırım yapan yabancıları tartışıyoruz. Türk bankalarının hedefi önce, sadece Almanya'daki ve de Avrupa'nın diğer ülkelerindeki Türk işçilerin dövizlerini toplamak, Türkiye'ye getirmekti. Derken bankalarımız işi büyüttü. Yurtdışında her türlü bankacılık işlemlerini yapmaya başladı. Yurtdışından kaynak bularak Türkiye'ye aktarmaya soyundu.Bankalarımızın faaliyet raporlarından son durumu belirlemeye çalıştım. Bulabildiğim bilgileri bu

Yazının Devamı

Yabancı bankanın iyi yapanı da kötü yapanı da var

20 Temmuz 2005

Yerel kanunlara ve yerel bankacılık sınırlamalarına saygı göstermek şartı ile bizim bankalarımız nasıl yurtdışında mevduat topluyor, mevduatı istediği gibi değerlendirebiliyor ise, yabancı bankalar da Türkiye'de yerel kanunlara ve yerel bankacılık sınırlamalarına saygı göstererek mevduat toplayacak ve Türkiye'den topladığı imkânları istediği şekilde değerlendirecektir.Biz bugüne kadar yabancı bankanın iyi yapanını da kötü yapanını da gördük.Ne demek istediğimi banka ismi vermeden anlatayım. Bizim bankalarımız nasıl yurtdışında şube açıyor, bizim sermaye gruplarımız nasıl yurtdışında banka kuruyor ise, yabancıların da Türkiye'de şube açmasından, banka kurmasından doğal bir şey olamaz. (1) Türkiye'de faaliyet gösteren "bazı" yabancı bankalar bugüne kadar kamu kesiminin ve özel sektörün yurtdışından kısa, orta ve hatta uzun vade ile ve de ucuz maliyet ile kredi bulmasına aracılık etti. Ediyor.Bu bankalar Türk sermaye gruplarının hisse senetlerinin yurtdışı borsalara girmesine yardımcı oldu. Özel sektör şirketlerinin halka açılmasında hisse senetlerinin yabancı yatırımcılara satışına aracılık etti.Bu bankalar özelleştirilen kamu kuruluşlarına yurtdışından alıcı bulmaya çalıştı. Bu

Yazının Devamı

Bankanın yabancısı da olacak, yerlisi de

19 Temmuz 2005

Önce bazı gerçekleri hatırlayalım:(1) Bankalar "hayır kurumları" değildir. Kâr etmek için kurulur. Faaliyet gösterir. Bankalar bir ülkeyi, bir sektörü, bir müteşebbisi zengin etmek için değil, kâr etmek için çabalar. Kâr ettikleri sürece yaşar.(2) Yabancı bankalar Türkiye'de tarımı, esnafı, KOBİ'leri, turizmi, sanayii kredilendirmek "sorumluluğu" taşımaz. Misyonları Türkiye'de başka ülkelerde elde ettikleri kârdan daha çok kâr etmektir.Bir ülke ekonomisi sadece yabancı bankalarla ayakta kalamaz. Büyüyemez.(1) Yabancı bankalar, yerli bankalar kadar yaygın mevduat ağı kurmaktan hoşlanmaz.(2) Yabancı bankalar büyük tasarruf sahiplerine yönelik özel bankacılık (private banking), toptan bankacılık, fon yönetimi gibi faaliyetlere öncelik verir.Yabancı bankaların tamamını aynı "kaba koymak" mümkün değildir. İyisi de vardır. Kötüsü de. Ülkeye giriş amaçları, şekilleri de farklıdır, amaçları ve faaliyetleri de farklıdır. Bankacılık sektörünü yabancı sermayeye kapatamayız. Yabancı sermayenin Türkiye'deki bankaların hisse senetlerini satın almasını, Türkiye'de banka kurmasını önleyemeyiz. Ama bankacılık sektörünün tümü ile yabancı sermayenin hâkimiyetine girmesini, yabancı bankaların yerli

Yazının Devamı

Kamyona, otobüse 1 tonluk mazot deposu takılıyor

18 Temmuz 2005

Otobüsün şoförüne, "Bunlar nereye gidip geliyor, ne taşıyor?" diye sordum. "İran'a gidip geliyor. Mazot taşıyor" dedi.Sonra anlattı. Eskiden kamyoncular, kamyonlarına ek depo yaptırarak, bidonlara doldurarak mazot ticareti yapabiliyormuş. Ama şimdilerde hem İran'da, hem Türkiye'de, araçların fabrika çıkış belgelerinde kayıtlı orijinal depolarında taşıyabildikleri kadar mazot ile sınırdan giriş çıkış yapmalarına izin veriliyormuş.İşte bunu öğrenen ve de mazot ticareti yapanlara daha çok kamyon satmak isteyen bir kamyon üreticimiz, belli tip kamyonlarındaki 400 litrelik mazot deposunu 930 litreye çıkarmış. Van'ın Gürpınar'ından İran hududuna doğru otobüs ile yol alırken, kamyon trafiği dikkatimi çekti. Trafik iki yönlü idi. Gidip gelen kamyonların hemen tamamı aynı firmanın, aynı model, çift dingilli, aynı renk kamyonlarıydı. Ve de hepsi boştu. Bu nedenle yörede bu kamyon üreticimizin belli tip kamyonları "leblebi çekirdek" gibi satılır olmuş. Bana verilen rakam doğru ise, 2.500 dolayında kamyon satılmış. İşte yollarda gördüğüm tek tip aynı renk kamyonlar bu kamyonlarmış.Kamyonlar 80 bin YTL dolayında satılıyormuş. Banka kredisi ile alanlar ayda 3 bin YTL taksit ödüyormuş. İran'a

Yazının Devamı