Enflasyon patlayacak döviz bitecek 'endişesi'

8 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Cuma sabahları rahmetli babam beni uyarırdı: "Oğlum, akşama evine dönerken otomobilinin benzinini doldur. Evinizde şeker, çay, pirinç yoksa bakkala uğra... Onları da al. Mutfak dolabına koy... Cumartesi, pazar ne olur ne olmaz... Hükümet ya zam yapar, ya malları karneye bağlar..."
Bunlar çok çok eskiye ait hatıralar değil. Unutmayınız... 1979'larda Ecevit iktidarında benzin karneye bağlanmıştı. Margarin yağında, pirinçte, ampulde ve tüpgazda hem karaborsa hem de kuyruk vardı.
Çünkü birçok malın fiyatında ve de dövizin fiyatında "narh" vardı... Memduh Hoca (Prof. Memduh Yaşa) der ki, "Bu ülkede ekmek ve gazyağı gibi malların kıtlığı yaşandı ama 'altın veya elmas' kıtlığından kimse yakınmadı. Çünkü ekmekte, gazda 'narh' vardı. Altına, elmasa narh koymak kimsenin aklına gelmedi."

Meşhur 24 Ocak Kararları sayesinde 1980'lerin ortasında "serbest piyasa ekonomisi"ne geçtik. Mallar ve hizmetler üzerindeki (narh) fiyat kontrolü kalkınca "mal piyasaları" çalışmaya başladı. Mal kıtlığı, kuyruk, karaborsa unutuldu.

Yazının Devamı

Borsada coşan alıcılar ile satıcılar

7 Ekim 2003

Menkul Kıymetler Borsası, ekonominin temel "kurumlarından biri"dir. Borsa yatırıma kaynak yaratır. Yatırım yapanlar kurdukları şirketin hisse senetlerini borsada satışa çıkarır. Tasarruf sahibinin küçüğü de büyüğü de imkanları ölçüsünde borsada satışa çıkarılan bu senetleri satın alır. Böylece tasarruflar doğrudan yatırıma yönelir.Demek ki, borsanın varlığı ve de büyümesi, yatırımcının şirketlerinin hisse senedini borsada satışa çıkarmasına (halka hisse senedi arz etmesine), halkın da bunları "birinci elden" borsadan satın almasına bağlıdır.Ama borsanın işi, bu "birinci el" alım satım ile bitmez... Hisse senedini birinci elden satın alanlar ihtiyaçları olduğu için veya kazanç sağlamak için bunları tekrar satmak istediklerinde, borsa bu satışa imkan verir. Satıcı ile bu hisse senetlerini almak isteyenleri buluşturur. Arz ve talebe göre serbestçe fiyat oluşur.Halka arz sonra, hisse senedinin fiyatını belirleyen en büyük etken bu hisse senedinin ait olduğu şirketin karlılığıdır. Şirketin karlılığına dayalı olarak her bir hisseye yılda bir defa dağıtılacak kar payıdır... Ama bizim gibi şirketlerin kar payı dağıtmadıkları veya dağıtılan kar payı önem taşımayan ülkelerde daha başka

Yazının Devamı

Borsada coşan alıcılar ile satıcılar

7 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
"Irak'a asker gönderiyoruz" diyerek borsacılar coştu... İyi de kim bu borsacılar? Bunlar coşunca ne oluyor?
Menkul Kıymetler Borsası, ekonominin temel "kurumlarından biri"dir. Borsa yatırıma kaynak yaratır. Yatırım yapanlar kurdukları şirketin hisse senetlerini borsada satışa çıkarır. Tasarruf sahibinin küçüğü de büyüğü de imkanları ölçüsünde borsada satışa çıkarılan bu senetleri satın alır. Böylece tasarruflar doğrudan yatırıma yönelir.
Demek ki, borsanın varlığı ve de büyümesi, yatırımcının şirketlerinin hisse senedini borsada satışa çıkarmasına (halka hisse senedi arz etmesine), halkın da bunları "birinci elden" borsadan satın almasına bağlıdır.
Ama borsanın işi, bu "birinci el" alım satım ile bitmez... Hisse senedini birinci elden satın alanlar ihtiyaçları olduğu için veya kazanç sağlamak için bunları tekrar satmak istediklerinde, borsa bu satışa imkan verir. Satıcı ile bu hisse senetlerini almak isteyenleri buluşturur. Arz ve talebe göre serbestçe fiyat oluşur.
Halka arz sonra, hisse senedinin fiyatını belirleyen en büyük etken bu hisse senedinin ait olduğu şirketin karlılığıdır. Şirketin karlılığına dayalı olarak her bir hisseye yılda bir

Yazının Devamı

4 bine yakın yarım kalmış kamu yatırımı var

6 Ekim 2003

Yatırımlara genel ve katma bütçeden her yıl ancak 3 - 5 milyar dolar, diğer kaynaklardan da bir o kadar para aktarılabildiğine göre, bundan sonra hiçbir yatırıma başlanılmasa, yarım kalmışlar yıllarca tamamlanamayacak. Yarım kalmışlar olduğu gibi bırakılsa, bugüne kadar halkın kesesinden ödenen 150 milyar dolar çöpe gitmiş olacak.2003 yılı yatırım programı hazırlanırken bu yarım kalan yatırımların bazılarının olduğu gibi bırakılmasına karar verildi. Yeni yatırımlarla birlikte toplam kamu yatırımlarının sayısı 3.851e indirildi. Kamu sabit sermaye yatırımlarının yüzde 45.8i genel ve katma bütçeden ayrılan paralarla yapılıyor.2003 yılında genel ve katma bütçeden yatırımlar için 7 katrilyon 998 trilyon lira ayrıldı. Bu rakam genel bütçe toplamının 5.4ü idi. 2003 yılının ilk 7 ayında yapılan harcama sadece 2 katrilyon 597 trilyon lira. Toplam harcamaların sadece yüzde 1.7si büyüklüğünde.Denilebilir ki: "Bundan sonra kamu yatırım yapmasın. Özel sektör yatırım yapsın..." İyi de (1) Kamu yatırımı demek, sadece fabrika demek değil. Kamunun ana yatırım sorumluluğu altyapı yatırımları. Altyapı yatırımı olmadan sosyal ve ekonomik gelişme sağlanamaz. (2) Kamu özel sektörle rekabet etmez. Özel

Yazının Devamı

4 bine yakın yarım kalmış kamu yatırımı var

6 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Özel sektörün yarım kalmış 637 yatırımı ile ilgili yazım üzerine Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün bir not gönderdi... "Yarım kalmış kamu yatırımlarından n'aber?" diye soruyor. Ve de hatırlatıyor: "Sayıştay raporuna göre yarım kalmış yatırım sayısı 1998 yılında 5.556, bunlara bağlanan para 130 milyar dolardı. Bunların tamamlanması için 335 milyon dolar harcama gerekiyordu. Yarım kalmış yatırım sayısı 1999 yılında 5.458'e, 2000 yılında 5.321'e, 2001 yılında 5.047'ye, 2002 yılında ise 4.414'e indirilebildi."
Yatırımlara genel ve katma bütçeden her yıl ancak 3 - 5 milyar dolar, diğer kaynaklardan da bir o kadar para aktarılabildiğine göre, bundan sonra hiçbir yatırıma başlanılmasa, yarım kalmışlar yıllarca tamamlanamayacak. Yarım kalmışlar olduğu gibi bırakılsa, bugüne kadar halkın kesesinden ödenen 150 milyar dolar çöpe gitmiş olacak.
2003 yılı yatırım programı hazırlanırken bu yarım kalan yatırımların bazılarının olduğu gibi bırakılmasına karar verildi. Yeni yatırımlarla birlikte toplam kamu yatırımlarının sayısı 3.851'e indirildi. Kamu sabit sermaye yatırımlarının yüzde 45.8'i genel ve katma bütçeden ayrılan paralarla yapılıyor.
2003 yılında

Yazının Devamı

"D-3207 numaralı dana"nın köftesi

5 Ekim 2003

Akmerkezde lüks giyim eşyası, ev eşyası satan mağazalar arasında bir de et ve balık satan market var. Doğuş Grubunun sermaye çoğunluğuna sahip olduğunu ve hisse senetleri İMKBde alınıp satılan Tansaşın "Macro" diye adlandırılan marketinde neler satılıyor neler? Market yeni düzenlenmiş. Aclan Acar beni et reyonuna götürdü... Etleri kesmişler, tencereye, tavaya, ızgaraya konulacak şekilde hazırlamışlar... Bizim evde ayda bir et yeniyor ama, vitrin insanın iştahını kabartıyor. Macronun yöneticilerinden Cem Rodosluya, "Köftelere bayıldım... Ama marketten kıyma ve de hazır köfte alınır mı? Bilemem..." deyince anlattı. "Tansaşın İzmirde Tanet diye bilinen bir tesisi var. Danalar küçük iken alınıyor. Kulaklarına numaralı küpe takılıyor. Besleniyor. Kesiliyor... Bütün bu süreç bilgisayarda kayda geçiyor... Mağaza vitrininde köfte haline gelmiş kıymanın hangi hayvanın eti olduğunu, ne zaman kesilip ne zaman kıyma, ne zaman köfte haline getirildiğini izlemek mümkün... Örneğin bilgisayara bakarak bu köftenin D - 3207 numaralı dananın etinden yapıldığını görebiliriz..." Akmerkezde dünyanın en ünlü, en pahalı markalarını taşıyan giyim eşyalarını satan mağazaların vitrinlerini ve eşyaların

Yazının Devamı

"D-3207 numaralı dana"nın köftesi

5 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Akmerkez'de dünyanın en ünlü, en pahalı markalarını taşıyan giyim eşyalarını satan mağazaların vitrinlerini ve eşyaların üzerindeki yüksek rakamlı etiketleri şaşkınlık içinde izliyordum... O sırada, Doğuş Grubu tepe yöneticilerinden Aclan Acar'a rastladım. "Akmerkez'de yerli malı satan mağaza kalmamış..." diyerek şaşkınlığımı ifade etmeye çalıştım. Güldü. "- Hocam... Bizim Akmerkez mağazamızdaki etler yerli malı..." dedi. "Geliniz bizim Macro'yu gezelim" diyerek koluma girdi.
Akmerkez'de lüks giyim eşyası, ev eşyası satan mağazalar arasında bir de et ve balık satan market var. Doğuş Grubu'nun sermaye çoğunluğuna sahip olduğunu ve hisse senetleri İMKB'de alınıp satılan Tansaş'ın "Macro" diye adlandırılan marketinde neler satılıyor neler? Market yeni düzenlenmiş. Aclan Acar beni et reyonuna götürdü... Etleri kesmişler, tencereye, tavaya, ızgaraya konulacak şekilde hazırlamışlar... Bizim evde ayda bir et yeniyor ama, vitrin insanın iştahını kabartıyor. Macro'nun yöneticilerinden Cem Rodoslu'ya, "Köftelere bayıldım... Ama marketten kıyma ve de hazır köfte alınır mı? Bilemem..." deyince anlattı. "Tansaş'ın İzmir'de 'Tanet' diye bilinen bir tesisi var. Danalar

Yazının Devamı

Evkaf - ı İslamiye Müzesi Müdiresi emekliye sevk olundu

4 Ekim 2003

Evkaf - ı İslamiye Müzesinin kurulmasına 1903 yılında karar verildi. Osmanlının çöküşü hızlanınca, vakıf eserlerindeki soygunlar da artmaya başladı.En kıymetli eserler vakıflarda bulunuyordu. Padişahlar, sultanlar, varlık sahipleri, cami, türbe, külliye inşa ettirdiklerinde buralara kıymetli Kuranlar, yazma eserler, halılar, şamdanlar, kaftanlar, sorguçlar hediye ederlerdi. Kul mülkiyetinden çıkarak vakıf mülkiyetine giren bu eserleri "türbedarlar" muhafaza ederdi. Türbedarlar günümüz anlatımıyla "müze müdürü" veya "emanetçi" idi. O kadar saygın kişilerdi ki, öldüklerinde türbede padişahların, sultanların yanına gömülürlerdi. Süleymaniyede Kanuni ve Hürrem Sultanın yanında türbedarın da mezarı vardır.Devlet güçlü iken korunan vakıf eserleri, devlet çökmeye başlayınca korunamaz hale geldi ve bunların en değerlilerinin bir yere toplanarak bir vakıf müzesi kurulması çalışmaları başlatıldı. Ve bu çalışmalar sonunda 1914 yılında Süleymaniyenin imaret binasında "Evkaf - ı İslamiye Müzesi" açıldı. Evkaf - ı İslamiye Müzesi Müdiresi Nazan Ölçer Hanım emekliye sevk olundu. Cumhuriyetten sonra müzenin ismi "Türk ve İslam Eserleri Müzesi" oldu. İmaret binasında yığılı duran eserlerin

Yazının Devamı