Tokat'ın toprağı zengin halkı fakir...

22 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Tokat'ta kişi başına düşen milli gelir 1.370 dolar... Türkiye ortalamasının yarısı... Bu rakama inanmak güç ama, devletin rakamı bu.
Bilindiği gibi bir ilin milli geliri, o ilde bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Bu değeri o ilde yaşayan nüfusa bölünce de, il için kişi başı milli gelir rakamı ortaya çıkar.
Tokat'ta kişi başı yıllık ortalama üretim, Türkiye ortalamasının yarısı ki, bu üretimi yapanların geliri de Türkiye ortalamasının yarısı kadar.
Halbuki Tokat ovası bir cennet... Toprak yapısı ve sulanabilir arazilerin (Kazova ve Kelkit) çokluğu, sulama suyu potansiyelinin (Yeşilırmak, Kelkit ve Çekerek) bolluğu, iklimi, ürün çeşidi ile bulunamaz bir toprak parçası. Toplam arazinin üçte biri tarıma müsait. Yeşilırmak Nehri Erbaa, Niksar, Pazar, Turhal ve Zile ovalarını suluyor. İki defa ürün alma imkanı var. Yem bitkileri, sebze ve meyve üretimi Türkiye ortalamasının üzerinde. Yılda toplam 70 bin ton meyve üretiliyor. Üzümü bol. Şekerpancarı ve tütün de (bir zamanlar) yetiştiriliyordu. 300 bin büyük, 300 bin küçükbaş hayvan varlığı var. 41 bin arı kovanından bal alınıyor... Ve bütün bunlara rağmen, Tokat halkı fakir!..

Yazının Devamı

Çorum Arastasında tam pençe "1.5 milyon TL"

21 Eylül 2003

Arasta, (Ali Püsküllüoğlunun Türkçe Sözlükte yazdığına göre) Farsça bir kelime. Üstü örtülü ya da dükkanların önü saçaklı çarşıya arasta deniliyor. Eskiden çarşılarda aynı tür iş yapan esnafın bulunduğu bölüme de arasta denilirmiş.Çorumun Eskiciler Arastasında 36 dükkan var. Bu dükkanların hepsinde ayakkabı tamir ediliyor. Kemal Ceyhanın dükkanına girdim. Babası Mustafa Ceyhan da burada ayakkabı tamir edermiş. O yirmi yıldır bu işi yapıyor. Evde beş boğazı besliyor. Dükkanın yıllık kirası 35 milyon lira... Eskimiş (ama nasıl eskimiş, görmeyene anlatılamaz) ayakkabılara pençe yapıyor. Tam pençe 1.5 milyon lira... Ama kösele değil... Lastik pençe... "İşler nasıl?" diye sordum... "Allaha şükür" dedi.Saat Kulesinin karşısında Can Döner Büfesinin önündeki kaldırıma oturdum. Yarım ekmek döner 1 milyon 250 bin lira idi. İbrahim Savaş "Otuz yıldır bu işi yaparak aile geçindiriyordum. Allaha şükür" diyor.Kurukahveci Adil Kayışoğlu ise "işlerin kesat" olduğu görüşünde. Kahve yanında her türlü baharat ve kuru ot satıyor. Bana bir kiçik kesekağıdı tütsü içim "üzerlik nazarlık" hazırladı.Bu aylar gurbetçilerin, Alamancıların tatil ayları olduğundan şehir hareketlenmiş.Caminin karşısındaki

Yazının Devamı

Çorum Arasta'sında tam pençe "1.5 milyon TL"

21 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Çorum'un "Eskiciler Arastası"na bayılıyorum. Daracık, bir veya bir buçuk metre genişliğinde bir taş yol. Taşlar yılların aşınmışlığına rağmen nefis bir görünüm veriyor. Bu dar yolun iki yanına sıralanmış, küçücük dükkanlar. Herhalde 1.5 metreye 2 metre genişliğinde, 1 metre 70 cm. veya 2 metre yüksekliğinde dükkanlar. O dar sokağın üzerini kapatan üzüm yaprakları. Ve de aşağıya doğru sarkan üzümler.
Arasta, (Ali Püsküllüoğlu'nun Türkçe Sözlük'te yazdığına göre) Farsça bir kelime. Üstü örtülü ya da dükkanların önü saçaklı çarşıya arasta deniliyor. Eskiden çarşılarda aynı tür iş yapan esnafın bulunduğu bölüme de arasta denilirmiş.
Çorum'un Eskiciler Arastası'nda 36 dükkan var. Bu dükkanların hepsinde ayakkabı tamir ediliyor. Kemal Ceyhan'ın dükkanına girdim. Babası Mustafa Ceyhan da burada ayakkabı tamir edermiş. O yirmi yıldır bu işi yapıyor. Evde beş boğazı besliyor. Dükkanın yıllık kirası 35 milyon lira... Eskimiş (ama nasıl eskimiş, görmeyene anlatılamaz) ayakkabılara pençe yapıyor. Tam pençe 1.5 milyon lira... Ama kösele değil... Lastik pençe... "İşler nasıl?" diye sordum... "Allah'a şükür" dedi.
Saat Kulesi'nin karşısında Can Döner Büfesi'nin

Yazının Devamı

Yaylalarda hayvan yok villa var

20 Eylül 2003

Niyazi Ergin, bölge için yaylaların önemini anlatıyor. Büyük şehirlere göç eden, yurtdışında çalışan yöre halkı yazın yaylalara geliyor. Eskiden insanlar yazın hayvanları otlatmak için yaylalara çıkarken şimdilerde tatil yapmak ve eğlenmek için çıkar olmuş. Eskiden hayvanlarını otlağa çıkaranların oturdukları yayla evlerinin ve hayvanlarını barındırdıkları ahırların yerini şimdilerde beton villalar almış. Yaylalarda hayvan yok. Villa var... Her yaylada yılın belli aylarında bir "şenlik" düzenleniyor. Bu şenliğin tarihi önceden bilindiğinde şenlik zamanı yurtdışından, yurtiçinden yöre halkı yaylaya akın ediyor. Koyulhisar Belediye Başkanı Niyazi Ergin her yıl ağustos ayının ikinci pazar günü Duman Baba Yaylasındaki şenlikte on bin kişinin bir araya geldiğini söylüyor.Niyazi Ergin ve eşi Gülten Ergin ile Eğri Çimen Yaylasına çıktık. Ormanların içindeki bu yaylada 450 dolayında yazlık ev veya villa yapılmış. Her biri ikişer katlı, nefis tatil evi. Yaylada elektrik, su, kanalizasyon, uydu istasyonu, lokanta var... Ama evlerin çoğu boş. Çünkü bu evleri yaptıranların çoğu yurtdışında veya İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde yaşıyor. "Yaylada bizim de evimiz olsun" diyerek bir bina

Yazının Devamı

Yaylalarda hayvan yok villa var

20 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Koyulhisar, Kelkit Çayı havzasında, Reşadiye ile Suşehri arasında, yüksek tepelerin yamacına kurulmuş şirin bir kasaba. Deprem geçirmiş. Heyelan geçirmiş. Yemyeşil bir yerleşim bölgesi. Belediye Başkanı Niyazi Ergin ile eşi Gülten Ergin, "İmkanı olan İstanbul'a göç etti. Koyulhisar emekliler şehri haline geldi" diyor.
Niyazi Ergin, bölge için yaylaların önemini anlatıyor. Büyük şehirlere göç eden, yurtdışında çalışan yöre halkı yazın yaylalara geliyor. Eskiden insanlar yazın hayvanları otlatmak için yaylalara çıkarken şimdilerde tatil yapmak ve eğlenmek için çıkar olmuş. Eskiden hayvanlarını otlağa çıkaranların oturdukları yayla evlerinin ve hayvanlarını barındırdıkları ahırların yerini şimdilerde beton villalar almış. Yaylalarda hayvan yok. Villa var... Her yaylada yılın belli aylarında bir "şenlik" düzenleniyor. Bu şenliğin tarihi önceden bilindiğinde şenlik zamanı yurtdışından, yurtiçinden yöre halkı yaylaya akın ediyor. Koyulhisar Belediye Başkanı Niyazi Ergin her yıl ağustos ayının ikinci pazar günü Duman Baba Yaylası'ndaki şenlikte on bin kişinin bir araya geldiğini söylüyor.
Niyazi Ergin ve eşi Gülten Ergin ile Eğri Çimen Yaylası'na çıktık.

Yazının Devamı

Köykentte 4 bin seçmenden Ecevite 3 oy çıkmış

19 Eylül 2003

Ecevitin oluk oluk kaynak aktardığı Köykent projesi kapsamındaki 4 bin seçmenden son seçimde Ecevite çıka çıka sadece 3 oy çıkmış... Çardaklı köyünde çınarın altında sigarasını tellendiren yaşlı dedeye "Ecevite ayıp etmediniz mi?" diyerek sual eyledim... Beyaz sakalını avuçladıktan sonra, sualimi "Napalım... Yaşlı dediler... Onun için oy vermedik" diye cevaplamaz mı? Bunu söyleyen seksenini aşmış bir Köykentli idi... Ecevitin Ordunun Mesudiye ilçesindeki Köykentine gittim. Ecevit adına çok üzüldüm... Ecevit yapılabileceklerin ötesini yapmış... Ama ne yazık ki, Köykent için harcanan çabalar "heba" olmuş. Suç Ecevitte değil... Onun modeli de iyi, niyeti de iyi, çabası da iyi... Ama yer seçimi yanlış, hedef alınan insanlar yanlış... İnsanları tanımadan, insanları bilinçlendirmeden bu ülkede hiçbir şey yapılamayacağını düşünmemek en büyük hata!.. Ecevitin "Mesudiye Köykent Projesi" 9 köyü "abad" eylemiş. Kaymak gibi (şehir yollarından daha güzel, daha geniş) 160 km. yol yapılmış. 9 köye içme suyu getirilmiş. 9 köyün kanalizasyonu yapılmış. 6 köyün sulama tesisi yapılmış. 9 köye köy konağı yapılmış. Köylere fiber optik haberleşme kablosu çekilmiş. Jeneratörlü telefon santralı kurulmuş.

Yazının Devamı

Köykent'te 4 bin seçmenden Ecevit'e 3 oy çıkmış

19 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Ecevit'in Ordu'nun Mesudiye ilçesindeki Köykent'ine gittim. Ecevit adına çok üzüldüm... Ecevit yapılabileceklerin ötesini yapmış... Ama ne yazık ki, Köykent için harcanan çabalar "heba" olmuş. Suç Ecevit'te değil... Onun modeli de iyi, niyeti de iyi, çabası da iyi... Ama yer seçimi yanlış, hedef alınan insanlar yanlış... İnsanları tanımadan, insanları bilinçlendirmeden bu ülkede hiçbir şey yapılamayacağını düşünmemek en büyük hata!..
Ecevit'in oluk oluk kaynak aktardığı Köykent projesi kapsamındaki 4 bin seçmenden son seçimde Ecevit'e çıka çıka sadece 3 oy çıkmış... Çardaklı köyünde çınarın altında sigarasını tellendiren yaşlı dedeye "Ecevit'e ayıp etmediniz mi?" diyerek sual eyledim... Beyaz sakalını avuçladıktan sonra, sualimi "N'apalım... Yaşlı dediler... Onun için oy vermedik" diye cevaplamaz mı? Bunu söyleyen seksenini aşmış bir Köykentli idi...

9 köy abad oldu
Ecevit'in "Mesudiye Köykent Projesi" 9 köyü "abad" eylemiş. Kaymak gibi (şehir yollarından daha güzel, daha geniş) 160 km. yol yapılmış. 9 köye içme suyu getirilmiş. 9 köyün kanalizasyonu yapılmış. 6 köyün sulama tesisi yapılmış. 9 köye köy konağı yapılmış. Köylere fiber optik

Yazının Devamı

Lastik ayakkabı 2.5 milyon lira

18 Eylül 2003

Arasta Kahvesi, eski bir kahve... "Son Yolcuların Kahvesi" veya "İhtiyarların Kahvesi" diye ün yapmış. Çünkü gelenlerin çoğu Niksarın yaşlıları. İbrahim Yavuz (79) ve Mehmet Aybak (85) ile çay içtim. İbrahim Yavuz ayakkabı ustası. "Nerede eski müşteriler... Gıcırdayan kösele ayakkabı meraklıları?" diyor. "Ayakkabı yaparken tabanında iki kösele arasına bir parça sahtiyan / keçi derisi koyarız. Yürüdükçe, iki kösele arasında hareket eden keçi derisi, "gıcır gıcır ses yapar... Pek fiyakalı olur..."Niksarın Ahmet Duran Ünverdi isminde şehri güzelleştirmek için çırpınan bir Belediye Başkanı var... Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda esere sahip Niksarı turistik bir cazibe merkezi haline getirmeye kararlı. Kelkit Platformu çerçevesinde ÇEKÜLün desteği ile eski yapıları restore ediyor.Ahmet Duran Ünverdi, bir Türk - İslam Eserleri Müzesi oluşturmuş. Müzede tarihi ve folklorik eserleri bir araya getirmiş. Girişte Cahit Külebinin ve Yekta Güngör Özdenin dizelerini duvara asmışlar. Külebi diyor ki: "Tokatla Niksar arasında / Küçük bir ev görünür uzaktan... Siz baksanız bir şey göremezsiniz / Benim yurdumdur orası / Ardıçlar, gürgenler, tozlu yollar /

Yazının Devamı