<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kelkit'in zamanla unutulan ünlü "Zilli Kilim"lerinin yeniden üretimine başlandı. (Trabzon Salnamesi'ne göre kilimin kalın ve tüylü olanına "zilu" denirmiş". Bu deyim zamanla "zilli" olmuş.)
Zilli kilimleri, çözgü ipleri dahil, tamamen koyun yününden dokunuyor. İpleri el ile eğriliyor, doğal bitki boyalarıyla renklendiriliyor.
Kelkit Kaymakamlığı "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı" şemsiyesi altında Kelkit'teki genç kızlar için kilimcilik kursları düzenliyor. Kursu bitiren, kilim dokumayı öğrenen kızlara dokuma tezgahı veriliyor.
Geçen yıl 8 kurstan 115 kızımız mezun oldu. Şimdi onlar ve daha başkaları Kelkit ve Sarışeyh'teki atölyelerde ve kendi evlerinde Zilli Kilimi dokuyor... Bir genç kızımız haftada yaklaşık 2 metrekare kilim dokuyor. Vakıf, Zilli Kilimleri'nin metrekaresini 75 milyon liradan satıyor. 75 milyon liranın 30 milyon lirası kızlarımıza veriliyor. 45 milyon lirası iplik ve diğer giderleri karşılıyor. Şimdilerde 200 dolayında kızımız Zilli Kilim'i dokuyarak para kazanıyor.
Bir halı tezgahı 300 milyon lira. Vakfa 300 milyon lira bağışlayacak olan hayırseverler, bir genç kızımızın daha tezgaha kavuşmasının, üretici olmasının,
Piyasalar (dövizciler, borsacılar, faizciler, Amerikancılar) pek memnun ama, saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak ben memnun değilim. Neden memnun değilim... Arz edeyim. ABD yönetimi Türkiyenin Iraka asker göndermesini istiyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ülke yararını düşünerek "Irak işine bulaşmamaya", ama ABD ile de arayı bozmadan, Türkiyenin Irak ile ilgili haklarını korumaya ve de bütün bunları yaparken Avrupa Birliği ülkeleri politikası ile ters düşmemeye çalışıyor. Bu çok çok güç bir süreç. Keskin kılıcın üzerinde yürürken, havaya fırlattığınız üç hançeri yere düşürmeden yakalayacaksınız. Hem de ayaklarınızı, ellerinizi kanatmadan... ABD hükümetinin, savunma ve dışişleri bakanlıklarının "onay vermesi şartı ile" taksit taksit serbest bırakacağı (yardım mı, kredi mi olduğu konusundaki tartışmalar kafaları karıştıran) 8.5 milyar dolarlık paket ile ilgili anlaşmanın imzalanması çok kötü oldu. Ama bir şansımız daha var. Geliniz yardım mı, kredi mi olduğu ve de işleyip işlemeyeceği belirsiz olan ve de Türkiyeye bir şey getirmeyecek ama çok şey götürecek olan bu paketi reddedelim... Bu parayı kullanmayalım. ABDnin 8.5 milyar dolarlık (yardım mı, kredi mi olduğunu ve de ödenip
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
ABD hükümetinin, savunma ve dışişleri bakanlıklarının "onay vermesi şartı ile" taksit taksit serbest bırakacağı (yardım mı, kredi mi olduğu konusundaki tartışmalar kafaları karıştıran) 8.5 milyar dolarlık paket ile ilgili anlaşmanın imzalanması çok kötü oldu. Ama bir şansımız daha var. Geliniz yardım mı, kredi mi olduğu ve de işleyip işlemeyeceği belirsiz olan ve de Türkiye'ye bir şey getirmeyecek ama çok şey götürecek olan bu paketi reddedelim... Bu parayı kullanmayalım.
Piyasalar (dövizciler, borsacılar, faizciler, Amerikancılar) pek memnun ama, saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak ben memnun değilim. Neden memnun değilim... Arz edeyim. ABD yönetimi Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini istiyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ülke yararını düşünerek "Irak işine bulaşmamaya", ama ABD ile de arayı bozmadan, Türkiye'nin Irak ile ilgili haklarını korumaya ve de bütün bunları yaparken Avrupa Birliği ülkeleri politikası ile ters düşmemeye çalışıyor. Bu çok çok güç bir süreç. Keskin kılıcın üzerinde yürürken, havaya fırlattığınız üç hançeri yere düşürmeden yakalayacaksınız. Hem de ayaklarınızı, ellerinizi kanatmadan...
Para elimizi kolumuzu bağlar
Batan ve batırılan 20 bankanın "hortumlanan" mevduatlarını karşılayabilmek için de bu bankalara BDDK tarafından 17.0 milyar dolarlık bono ve tahvil verildi.Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için BDDK tarafından kamu bankaları ile fon bankalarına aktarılan bu toplam 38.9 milyar dolar kaynak ile sorun çözüldü mü?Artık kamu bankaları aile fon bankaları ayakları üzerinde durur hale geldi mi? Bundan sonra bu bankalara kamudan (daha doğrusu halkın cebinden) daha başka kaynak aktarılmayacak mı?Bu sorunun cevabını bulmak için Bankalar Birliği tarafından yayımlanan Ziraat, Halk bankaları ile fon bankalarının 2003 yılının ilk yarısına ait (6 aylık) hesap durumlarına bakmakta yarar var.Bu bankaların kasasında 43 katrilyon liralık tahvil ve bono var. Bunun 33 katrilyon liralık bölümü, "vadesine kadar banka kasasında durması şartı ile" verilen tahvil ve bono.BDDK bu tahvilleri bonoları bankaların kasasına koymuş. BDDKnın faturası kapanmış ama, Hazinenin faturası işliyor. Çünkü Hazine bu tahvil ve bonolar için bankalara faiz ödüyor. Sadece, 2003 yılının 6 ayında bu bankalara ödenen faiz 7.5 katrilyon lira... Dikkat buyurunuz... Taksimetre işliyor... Hesap bir türlü
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kamu bankalarına BDDK 2.9 milyar dolar sermaye desteği verdi. "Görev zararı" adı ile "soyulan" bankaları ayağa kaldırabilmek için de kasalarına 19.0 milyar dolarlık bono ve tahvil koydu. Kamu bankaları operasyonun görünen faturası 21.9 milyar dolara ulaştı.
Batan ve batırılan 20 bankanın "hortumlanan" mevduatlarını karşılayabilmek için de bu bankalara BDDK tarafından 17.0 milyar dolarlık bono ve tahvil verildi.
Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması için BDDK tarafından kamu bankaları ile fon bankalarına aktarılan bu toplam 38.9 milyar dolar kaynak ile sorun çözüldü mü?
Artık kamu bankaları aile fon bankaları ayakları üzerinde durur hale geldi mi? Bundan sonra bu bankalara kamudan (daha doğrusu halkın cebinden) daha başka kaynak aktarılmayacak mı?
Bu sorunun cevabını bulmak için Bankalar Birliği tarafından yayımlanan Ziraat, Halk bankaları ile fon bankalarının 2003 yılının ilk yarısına ait (6 aylık) hesap durumlarına bakmakta yarar var.
Kamu kaynağı demek, halkın cebi demek... Halkımız simit - peynir, soğan - maydanoz, tüpgaz - ekmek alırken ödediği KDV ile bu paraların bir bölümünü karşıladı... Kalanını da önümüzdeki günlerde ödeyecek...Halkımızın henüz ödeyemediği bölümü, Iraka asker göndermenin karşılığı olarak ABDden almayı umduğumuz kredi ile kapatacağız...İyi de... Yenilen yutulan bu paralar nerede?İyi de bu paraları kim yedi, yuttu? Kim yedirdi yutturdu? Yiyenin, yedirenin hiç mi suçu yok?BDDK Başkanı kamu alanlarında 19.0 milyar dolarlık görev zararından bahsediyor... Bu kamu bankalarından biri olan Halk Bankasında batan paranın (görev zararının) yüzde 70i, 50 işadamının kursağına girmiş. Kim vermiş bu paraları? Nerede bu 50 işadamı?Bu paralar geri gelir mi? Hayır. Gelemez... Gitti gider...Neden "gitti gider?" Çünkü (1) Paraların bir bölümü ev oldu, yat oldu, uçak oldu, fabrika oldu. Bir bölümü Avrupada özel hesaplarda duruyor ama, büyük bir bölümü de yanlış işlerde yok oldu. Harcandı. Zarar oldu... (2) Kalan paraları tahsil etmeye ise bizim hukuk sistemimiz müsait değil.Kanun olmadığı için değil. Kanun var da... Bizim hukuk, "şekil hukuku". Ege Cansen geçen hafta sonu Hürriyette yazdı. Dünyada iki türlü
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
BDDK Başkanı'nın açıklamalarına göre, kamu kaynaklarından kamu bankalarına 21.9 milyar dolar, özel bankalara 21.7 milyar dolar olmak üzere toplam 43.6 milyar dolar para akıtılmış.
Kamu kaynağı demek, halkın cebi demek... Halkımız simit - peynir, soğan - maydanoz, tüpgaz - ekmek alırken ödediği KDV ile bu paraların bir bölümünü karşıladı... Kalanını da önümüzdeki günlerde ödeyecek...
Halkımızın henüz ödeyemediği bölümü, Irak'a asker göndermenin karşılığı olarak ABD'den almayı umduğumuz kredi ile kapatacağız...
İyi de... Yenilen yutulan bu paralar nerede?
İyi de bu paraları kim yedi, yuttu? Kim yedirdi yutturdu? Yiyenin, yedirenin hiç mi suçu yok?
Bilindiği gibi bir ilin milli geliri, o ilde bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeridir. Bu değeri o ilde yaşayan nüfusa bölünce de, il için kişi başı milli gelir rakamı ortaya çıkar.Tokatta kişi başı yıllık ortalama üretim, Türkiye ortalamasının yarısı ki, bu üretimi yapanların geliri de Türkiye ortalamasının yarısı kadar.Halbuki Tokat ovası bir cennet... Toprak yapısı ve sulanabilir arazilerin (Kazova ve Kelkit) çokluğu, sulama suyu potansiyelinin (Yeşilırmak, Kelkit ve Çekerek) bolluğu, iklimi, ürün çeşidi ile bulunamaz bir toprak parçası. Toplam arazinin üçte biri tarıma müsait. Yeşilırmak Nehri Erbaa, Niksar, Pazar, Turhal ve Zile ovalarını suluyor. İki defa ürün alma imkanı var. Yem bitkileri, sebze ve meyve üretimi Türkiye ortalamasının üzerinde. Yılda toplam 70 bin ton meyve üretiliyor. Üzümü bol. Şekerpancarı ve tütün de (bir zamanlar) yetiştiriliyordu. 300 bin büyük, 300 bin küçükbaş hayvan varlığı var. 41 bin arı kovanından bal alınıyor... Ve bütün bunlara rağmen, Tokat halkı fakir!..Ve de Tokat halkı fakir olduğundan Tokat devamlı göç veriyor... Geliniz de bütün bu çelişkilerin içinden çıkınız.İşte bu yüzden Kelkit havzasını kalkındırmak için ÇEKÜL