Lastik ayakkabı 2.5 milyon lira

18 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Niksar'da Arasta Çarşısı 19 numaralı dükkanda Sıtkı Yıldırım on beş yıldır lastik ayakkabı satıyor... Bu lastik ayakkabı gençlerimizin giydiği Adidas veya Nike markalı spor ayakkabılara benzemiyor. Çiftçimizin İkinci Dünya Savaşı'ndaki yokluk döneminde giydiği siyah lastik ayakkabı... Ben bunların günümüzde alıcısı yok sanıyordum... Meğer hala çifti 2.5 milyon liraya satılan bu ayakkabının talebi büyükmüş.
Arasta Kahvesi, eski bir kahve... "Son Yolcuların Kahvesi" veya "İhtiyarların Kahvesi" diye ün yapmış. Çünkü gelenlerin çoğu Niksar'ın yaşlıları. İbrahim Yavuz (79) ve Mehmet Aybak (85) ile çay içtim. İbrahim Yavuz ayakkabı ustası. "Nerede eski müşteriler... Gıcırdayan kösele ayakkabı meraklıları?" diyor. "Ayakkabı yaparken tabanında iki kösele arasına bir parça sahtiyan / keçi derisi koyarız. Yürüdükçe, iki kösele arasında hareket eden keçi derisi, "gıcır gıcır ses yapar... Pek fiyakalı olur..."
Niksar'ın Ahmet Duran Ünverdi isminde şehri güzelleştirmek için çırpınan bir Belediye Başkanı var... Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda esere sahip Niksar'ı turistik bir cazibe merkezi haline getirmeye kararlı. Kelkit

Yazının Devamı

1 tabak kavurma 20 yumurta

17 Eylül 2003

Bunlar denizden 1550 metre yükseklikte Selemen Yaylasındaki pazar yerinde bulunan barakalardan birinin önündeki terasta yaşadıklarımız.Selemen pazarı her hafta cuma günleri kuruluyor. Gün doğarken başlıyor, saat sekize yaklaşırken dağılıyor. Bu pazarın özelliği alışverişin para ile yapılmaması. Mal ile mal değiştiriliyor... Bu pazar 590 yıllık bir pazar. Bu alışveriş geleneği 590 yıllık bir gelenek.Yavuz Sultan Selim Trabzon seferine giderken, bir cuma, şimdilerde pazarın kurulduğu tepenin üzerinde bulunan "Karamanoluğu Çeşmesi"nin yanında ordusuyla konaklamış.Köylüler askerlere yiyecek içecek getirmiş. Askerler de köylülere giysi ve silah dağıtmış. Askerler yayladan ayrıldıktan sonraki cuma günü köylüler çeşmenin başında toplanarak askerlerin dağıttıklarını değiş tokuş etmiş. Sonra bu adet yerleşmiş. Köylüler her cuma çeşme başında toplanarak ihtiyaçlarını değiş tokuş ile karşılamaya başlamış. Önceleri "Selim - i An" Selim Han diye adlandırılan yaylanın adı zamanla "Selemen"e dönüşmüş.Mesudiyeden asfalt, çok virajlı ve dar bir dağ yolundan Demircili beldesine ulaştık. Yeşillikler arasındaki bu beldeden yurtdışına ve büyük şehirlere göçenler, servet ve güç gösterisi olarak beşer

Yazının Devamı

1 tabak kavurma 20 yumurta

17 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Selamünaleyküm diyerek karım ile sedire çöktük. Duvarda "1 tabak kavurma 20 yumurta" diye yazıyordu... Hüseyin Aydoğmuş ocağın üzerindeki sacda et kavuruyordu. Sedirin öbür ucuna ilişen Pamuk Hala önündeki et parçasını bıçağı ile küçük parçalara ayırıyordu. Torun Mehmet elindeki plastik oyuncakla ninesinin eteğinin dibinden ayrılmıyordu. "Kavurmadan tadacağız ama 20 yumurtamız yok" dedim. Pamuk Hala, "Canınız sağ olsun... Hiçbir şey vermeyin... Tadın" diyerek ikramda bulundu.
Bunlar denizden 1550 metre yükseklikte Selemen Yaylası'ndaki pazar yerinde bulunan barakalardan birinin önündeki terasta yaşadıklarımız.
Selemen pazarı her hafta cuma günleri kuruluyor. Gün doğarken başlıyor, saat sekize yaklaşırken dağılıyor. Bu pazarın özelliği alışverişin para ile yapılmaması. Mal ile mal değiştiriliyor... Bu pazar 590 yıllık bir pazar. Bu alışveriş geleneği 590 yıllık bir gelenek.
Yavuz Sultan Selim Trabzon seferine giderken, bir cuma, şimdilerde pazarın kurulduğu tepenin üzerinde bulunan "Karamanoluğu Çeşmesi"nin yanında ordusuyla konaklamış.
Köylüler askerlere yiyecek içecek getirmiş. Askerler de köylülere giysi ve silah dağıtmış. Askerler yayladan

Yazının Devamı

Kaplıca ve yaylalarıyla Reşadiye bir cennet

16 Eylül 2003

Reşadiyedeki şifalı su 48 derecede kükürtlü bir su. Litresinde 4 gramın üzerinde yüksek mineral var. Her türlü romatizmal hastalıklara, cilt hastalıklarına, kadın hastalıklarına iyi geliyor. Kırık çıkıktan, ortopedik ameliyatlardan sonra iyileşmeyi hızlandırıyor.Günde 3 defadan bir haftalık banyo tedavisi insanlara şifa dağıtıyor. Termal Otel tesisleri, televizyonlu, buzdolaplı, balkonlu odaları, açık ve kapalı yüzme havuzu, lokantası ile tepenin üzerine kurulmuş. Önündeki yemyeşil vadiden kıvrıla kıvrıla Kelkit Çayı süzülerek akıyor.Reşadiye Belediye Başkanı Hakkı Ünal, Kelkit Platformu çerçevesinde ÇEKÜLün desteği ile Reşadiyeyi bir kaplıca ve yayla turizmi merkezi haline getirme çabasında... Bu çaba meyvelerini vermeye başlamış. Çünkü, Reşadiye halkı bilinçlenmiş. Reşadiyede Belediye Başkanı bir halk hareketini başlatmış. Ferhat Kurtoğlu isminde pırıl pırıl bir genç kaymakam Reşadiyeye bir şeyler katmak için çırpınıyor. Reşadiyede savcıdan hakime, emniyet müdürüne, gencecik, iyi eğitim görmüş, çağdaş kamu görevlileri hizmet veriyor.Denizden 1.500 metre yükseklikte, çamlarla kaplı Kelkit Çayı havzasında kurulu Reşadiyede tarım yapılacak toprak yok. Sanayi yok. Bu nedenle

Yazının Devamı

Kaplıca ve yaylalarıyla Reşadiye bir cennet

16 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Belediye Başkanı Hakkı Ünal inşaat mühendisi. Reşadiye'nin termal su kaynaklarını değerlendirmek için çağdaş, beş yıldızlı otel kalitesinde bir kaplıca tesisi yaptırmak için yola çıkmış. İller Bankası kredisi ile altı yılda 52 odalı nefis bir tesis ortaya çıkmış. Her odada küvetli banyo var. Küvete bir musluktan normal su, öbür musluktan şifalı su akıyor.
Reşadiye'deki şifalı su 48 derecede kükürtlü bir su. Litresinde 4 gramın üzerinde yüksek mineral var. Her türlü romatizmal hastalıklara, cilt hastalıklarına, kadın hastalıklarına iyi geliyor. Kırık çıkıktan, ortopedik ameliyatlardan sonra iyileşmeyi hızlandırıyor.
Günde 3 defadan bir haftalık banyo tedavisi insanlara şifa dağıtıyor. Termal Otel tesisleri, televizyonlu, buzdolaplı, balkonlu odaları, açık ve kapalı yüzme havuzu, lokantası ile tepenin üzerine kurulmuş. Önündeki yemyeşil vadiden kıvrıla kıvrıla Kelkit Çayı süzülerek akıyor.
Reşadiye Belediye Başkanı Hakkı Ünal, Kelkit Platformu çerçevesinde ÇEKÜL'ün desteği ile Reşadiye'yi bir kaplıca ve yayla turizmi merkezi haline getirme çabasında... Bu çaba meyvelerini vermeye başlamış. Çünkü, Reşadiye halkı bilinçlenmiş. Reşadiye'de Belediye

Yazının Devamı

Kelkit Platformu "havzayı" kalkındırıyor

15 Eylül 2003

Yeşilırmak Nehrinin kollarından biri olan Kelkit Çayının uzunluğu 320 kmdir. Kaynağını Gümüşhanenin Kelkit ilçesinden aldığından baştan sona bu adı taşır.Gümüşhane, Giresun, Erzincan, Sivas illerini geçerek Tokata ulaşır. Reşadiyeden Niksar Ovasına açılır. Erbaa Ovasını suladıktan sonra Boğazkesende Yeşilırmak ile buluşur.Kelkit Çayı havzasında medeniyetler kurulmuş. Ama günümüzde çay boyu yerleşim yerleri yozlaşmış, insanlar fakirleşmiş. Çevre ve kültür değerleri yok olmuş, çevre kirlenmeye başlamış."Kelkit Platformu" denilen şey, Gümüşhane, Erzincan, Sivas, Giresun ve Tokat illerine bağlı ve de Kelkit Çayı Platformunda sıra sıra yer alan, Köse, Kelkit, Şiran, Refahiye, Çamoluk, Alucra, Gölova, Akıncılar, Şebinkarahisar, Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar, Erbaa, Almus ilçelerinden oluşan 14 ilçenin ve belediye başkanları ve valilerinin bir araya gelerek oluşturdukları, ÇEKÜLün desteği ile başlatılan ve yürütülen bir hareket. Bu hareketin yürütme kuruluna Tokat Valisi başkanlık ediyor.Hareketin düzenleyicisi ve motoru ise başında Prof. Dr. Metin Sözenin bulunduğu ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı). Kelkit Platformu "kamu - sivil - yerel - özel" güçler

Yazının Devamı

Kelkit Platformu "havzayı" kalkındırıyor

15 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Kelkit Platformu'nun hikayesi, bu ülke insanının "her şeyi devletten beklemeden" kendi yöresine sahip çıkarak yöresinin gelişmesini sağlayabileceğinin hikayesidir.
Yeşilırmak Nehri'nin kollarından biri olan Kelkit Çayı'nın uzunluğu 320 km'dir. Kaynağını Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinden aldığından baştan sona bu adı taşır.
Gümüşhane, Giresun, Erzincan, Sivas illerini geçerek Tokat'a ulaşır. Reşadiye'den Niksar Ovası'na açılır. Erbaa Ovası'nı suladıktan sonra Boğazkesen'de Yeşilırmak ile buluşur.
Kelkit Çayı havzasında medeniyetler kurulmuş. Ama günümüzde çay boyu yerleşim yerleri yozlaşmış, insanlar fakirleşmiş. Çevre ve kültür değerleri yok olmuş, çevre kirlenmeye başlamış.
"Kelkit Platformu" denilen şey, Gümüşhane, Erzincan, Sivas, Giresun ve Tokat illerine bağlı ve de Kelkit Çayı Platformu'nda sıra sıra yer alan, Köse, Kelkit, Şiran, Refahiye, Çamoluk, Alucra, Gölova, Akıncılar, Şebinkarahisar, Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar, Erbaa, Almus ilçelerinden oluşan 14 ilçenin ve belediye başkanları ve valilerinin bir araya gelerek oluşturdukları, ÇEKÜL'ün desteği ile başlatılan ve yürütülen bir hareket. Bu hareketin yürütme kuruluna Tokat Valisi

Yazının Devamı

Sacide Hanım TLye geçti "kazandı!"

14 Eylül 2003

İkisinin de biner doları varmış. "Napalım? Dolar olarak mı tutalım? Türk lirasına mı geçelim?" diye sual eyliyorlar... Ben onlara, "Sacide Hanım, Macide Hanım... Ben bilemem... Siz karar veriniz... Ama ne yaparsanız yapınız, tasarrufunuzu cepte tutmayınız, bankada Türk lirası veya döviz mevduat hesabı açtırınız" dedim.Dün evden çıkmadan gene "çat kapı", Sacide Hanım ile Macide Hanım geldi. Kahve ikram ettik... Sacide Hanım anlattı... "Geçen yıl sizin evden ayrılınca doğru bankaya gittik. Ben bin doları verdim. Bunu TLye çevirin dedim. O günlerdeki dolar fiyatı ile bin dolar karşılığı olarak 1 milyar 620 milyon liralık bir hesap açtılar.Geçen gün bir yıllık vade doldu. Gittim baktım. Faizi ile param 2 milyar 425 milyon lira olmuş...Bu para ile tekrar dolar alsam bana kaç dolar verirsiniz diye sordum. 1.742 dolar veriyorlar... Dolardan TLye dönüp, bir yıl TL faiz aldıkta sonra tekrar dolar satın aldığımda yıllık kazancım 1.000 dolara 742 dolar oluyor. İnanamadım... Söyleyiniz bakayım... Ben şimdi ne yapayım? TLde kalayım mı? Hemen dolar alayım mı? Bir yıl önce bugünlerde komşumuz Sacide Hanım ile Macide Hanım "çat kapı" bize geldi. Kahve ikram ettik... "Sebeb - i ziyaret"lerini

Yazının Devamı