Güngör Uras

<#comment>
<#comment>     Kanunların halkı koruduğu ülkelerde devlet, Ayşe Hanımların paralarını kurda kuşa yem ettirmez.
     Batı ülkelerinde bankaların çoğu mevduata yüzde 3 faiz verirken, bir banka yüzde 6 faiz vereceğini ilan ettiğinde, ülkenin sorumlu kurumu, o bankanın yöneticilerini çağırır. "Anlatın bakalım... Herkes yüzde 3 faiz verirken siz nasıl yüzde 6 faiz veriyorsunuz?.. Siz ne yapacaksın, nasıl kar edeceksiniz de halka bu faizi ödeyeceksiniz?.. Ve de batmayacaksınız... Ya öbür bankaların tümü halkı kandırıyor. Ya siz kandırıyorsunuz..." diyerek sorguya çeker.
     Adnan Başar Kafaoğlu başarılı bir maliyecimizdi. Erken öldü. İlginç bir hikaye anlatırdı... Bir gün New York'ta gezinirken bir dükkanın vitrinindeki ilan dikkatini çekmiş. İlanda şunlar yazılı imiş: "Neden paranızı bankada düşük faiz ile tutuyorsunuz? Paranızı getirin. Biz dolara ayda yüzde 10 faiz veriyoruz..." Adnan Başar Kafaoğlu bakmış dükkana çok sayıda giren çıkan da var... Aklı takılmış... Ertesi gün tekrar o dükkanın önünden geçerek aynı ilginin devam edip etmediğini görmek istemiş. Bakmış ki, dükkanın kapısında kocaman bir kilit.

Kendi başlarına borsada "oynamaya" kalkmaları büyük riskle karşılaşmalarına yol açabilir. Yurtdışından repo hesabı açtırmak, veya Hazine bonosu alıp satmak da güçtür. En iyisi şimdilerde yaygınlaşan yatırım fonlarından katılma belgesi satın alarak işi uzmanına havale etmektir.Yurtdışında yaşayanların yapmaları gereken her şeyden önce dövizlerini Türkiye'ye havale ederek bir bankada hesap açmak, sonra da dövizin fiyatının en uygun olduğuna inandıkları gün dövizden Türk lirasına geçmektir.Bankadaki tasarrufları dövizden Türk lirasına dönüştükten sonra içerideki Ayşe Hanım Teyze'nin yapabilecekleri ile yurtdışındaki Ayşe Hanım'ın yapabilecekleri arasında fark kalmaz.İkisi de bankaya ne istediklerini söyleyecekler, bankanın uzmanları onların isteğine uygun bir yatırım fonu bulacak...(1) Ayşe Hanımlar borsaya meraklı ise ve de riskine rağmen borsada şanslarını denemek istiyorlar ise, A tipi endeks fon veya A tipi hisse fon katılma belgesi satın alacak. Borsa endeksi veya borsadaki fiyatlar inip çıktıkça tasarrufları da küçülecek veya artacak... Bu fonların iyisi borsada işler kötü giderken de kazandırabiliyor. Örneğin borsada endeks yüzde 15 gerilerken bir yatırım fonu katılımcılarına

<#comment>
<#comment>     Yurtdışında yaşayan Ayşe Hanımlar ve Ali Rıza Beyler eğer tasarruflarını Türkiye'de değerlendirmek istiyorlar ise, eğer dövizlerini bozdurarak Türk lirası ile yatırım yapmaya karar vermişler ise onlara tavsiyem, Türkiye'de Ayşe Hanım Teyze'nin ve Ali Rıza Bey Amca'nın yaptığını yapmalarıdır.
     Kendi başlarına borsada "oynamaya" kalkmaları büyük riskle karşılaşmalarına yol açabilir. Yurtdışından repo hesabı açtırmak, veya Hazine bonosu alıp satmak da güçtür. En iyisi şimdilerde yaygınlaşan yatırım fonlarından katılma belgesi satın alarak işi uzmanına havale etmektir.
     Yurtdışında yaşayanların yapmaları gereken her şeyden önce dövizlerini Türkiye'ye havale ederek bir bankada hesap açmak, sonra da dövizin fiyatının en uygun olduğuna inandıkları gün dövizden Türk lirasına geçmektir.
     Bankadaki tasarrufları dövizden Türk lirasına dönüştükten sonra içerideki Ayşe Hanım Teyze'nin yapabilecekleri ile yurtdışındaki Ayşe Hanım'ın yapabilecekleri arasında fark kalmaz.
     İkisi de bankaya ne istediklerini söyleyecekler, bankanın uzmanları

Ayşe Hanımlar, "Dünyada mekan, ahrette iman" vaazını çok dinlediklerinden ev ve arsa almaya pek meraklıdır...Benim Ayşe hanımlara tavsiyem, "Eğer oturmak için, ev alacak değiller ise, eve, apartmana para yatırmamalarıdır." Kendileri oturmak için ev veya apartman dairesi arıyorlar ise, satın almanın tam zamanıdır.Ev ve apartman fiyatları ucuz ama, ucuz diyerek "yatırım" amacıyla ev, apartman alınmaz. Çünkü ev ve apartmanı satın alan, ihtiyacı olduğunda kolay kolay satamaz. Ev ve apartmanın değeri güne göre değişir. Bugün ucuz diyerek satın alınan ev veya apartmana yarın yarı fiyatına alıcı çıkmayabilir.Ev veya apartmanı kiraya vermek, kiracının iyisini bulmak şans işidir. Kiracının iyisi bulunsa bile Türkiye'de ekonomik şartların etkisinde kiracı istese de kira ödemekte, kirayı artırmakta zorlanabilir. Kanunlar kiracıyı korur. Kiracıyı istenilen zamanda evden çıkarmak kolay değildir. Kiralanan evin bakım masrafı ve vergisi bir süre sonra dert olur.Bu nedenle ileride fiyatı artar, kira getirir diyerek eve yatırım yapmak Ayşe hanımların yapacağı iş değildir.Hele hele yazlık evlere hiç mi hiç yatırım yapılmaz. Çünkü Türkiye'de çok büyük yazlık stoku var. Yarısı tamamlanmış

<#comment>
<#comment>     Yurtdışında yaşayan Ayşe Hanım soruyor: "Türkiye'de ev, arsa fiyatları ucuzlamış... Ev veya arsa alayım mı?" Ev ve arsa merakı sadece yurtdışındaki Ayşe Hanım'da yok. Benim Türkiye'deki Ayşe Hanım Teyzem de, ikide bir, "Elimdeki üç kuruşu acaba ucuz bir eve veya arsaya yatırsam mı?" diyerek sual edip durur.
     Ayşe Hanımlar, "Dünyada mekan, ahrette iman" vaazını çok dinlediklerinden ev ve arsa almaya pek meraklıdır...
     Benim Ayşe hanımlara tavsiyem, "Eğer oturmak için, ev alacak değiller ise, eve, apartmana para yatırmamalarıdır." Kendileri oturmak için ev veya apartman dairesi arıyorlar ise, satın almanın tam zamanıdır.
     Ev ve apartman fiyatları ucuz ama, ucuz diyerek "yatırım" amacıyla ev, apartman alınmaz. Çünkü ev ve apartmanı satın alan, ihtiyacı olduğunda kolay kolay satamaz. Ev ve apartmanın değeri güne göre değişir. Bugün ucuz diyerek satın alınan ev veya apartmana yarın yarı fiyatına alıcı çıkmayabilir.
     Ev veya apartmanı kiraya vermek, kiracının iyisini bulmak şans işidir. Kiracının iyisi bulunsa bile Türkiye'de ekonomik

Eskiden Merkez Bankası'nın Almanların Dresdner Bankası ile bir anlaşması vardı. Yurtdışındaki Türkler, özellikle Almanya'da yaşayanlar Dresdner Bankası şubelerine para yatırarak Merkez Bankası'ndan yüksek faizli, kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı açtırabiliyorlardı. Paralarını istediklerinde Dresdner Bankası şubelerinden çekebiliyorlardı. Bu hesaplarla ilgili sorunlar çıktı. 30 Haziran'dan sonra Merkez Bankası ile Dresdner Bankası arasındaki bağ kopuyor... Bu nedenle kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı denilen sistem ortadan kalkmış oluyor.Süper döviz hesabı açtırmak için yurtdışındaki Türklerin paralarının bir banka aracılığıyla Merkez Bankası'na havalesi şart. Demek ki yapılacak ilk iş yurtdışında bir yabancı bankaya veya Türk bankasına tasarruflarını yatırarak Türkiye'ye postalatmak...Yurtdışında yaşayanların süper döviz hesabındaki paralarını geri çekmek istemeleri halinde Merkez Bankası'na bir talimat vermeleri gerekiyor. Bu talimat üzerine Merkez Bankası paralarını istedikleri yere gönderiyor.Süper döviz hesabı bir yıl, iki yıl veya üç yıl vadeli olarak açılabiliyor. Faiz oranı tasarrufun euro veya dolar olmasına ve de vadeye göre değişiyor.Tasarruf sahibi parasını vadeden

<#comment>
<#comment>     Yurtdışında yaşayan Ayşe Hanım Teyzeler ve Ali Rıza Bey Amcalar tasarruflarını döviz olarak yüksek faiz ile güvenli bir yerde değerlendirmek istiyorlar ise, yapabilecekleri tek şey, paralarını Türkiye'ye havale ederek Merkez Bankası'nda bir süper döviz hesabı açtırmaktır. Bu hesap 1 yıl vade ile açıldığında euroya yüzde 7, dolara yüzde 6 (brüt) faiz getirisi sağlıyor.
     Eskiden Merkez Bankası'nın Almanların Dresdner Bankası ile bir anlaşması vardı. Yurtdışındaki Türkler, özellikle Almanya'da yaşayanlar Dresdner Bankası şubelerine para yatırarak Merkez Bankası'ndan yüksek faizli, kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı açtırabiliyorlardı. Paralarını istediklerinde Dresdner Bankası şubelerinden çekebiliyorlardı. Bu hesaplarla ilgili sorunlar çıktı. 30 Haziran'dan sonra Merkez Bankası ile Dresdner Bankası arasındaki bağ kopuyor... Bu nedenle kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı denilen sistem ortadan kalkmış oluyor.
     Süper döviz hesabı açtırmak için yurtdışındaki Türklerin paralarının bir banka aracılığıyla Merkez Bankası'na havalesi şart. Demek ki yapılacak ilk iş yurtdışında bir yabancı bankaya

İşte bu yazıyı Almanya'da yaşayan Ayşe Hanım ve Ali Rıza Bey için yazıyorum...Almanya'da ve diğer Batı ülkelerinde yaşayanlar için en önemli iki sorun "vergi sorunu" ve "kara para soruşturması"dır... Almanya'daki veya diğer Batı ülkelerindeki vatandaşlarımız, bulundukları ülkelerdeki bankalarda hesap açtırmak için veya havale yaptırmak için büyük miktarda (diyelim ki 10 bin euro veya dolar dolayında) parayı nakit olarak yatırdıklarında iki soruya muhatap olabilirler: (1) Bu parayı nereden buldunuz? (2) Bu para vergisi ödenmiş para mı? Dikkat buyurunuz bu sorular sadece "nakit" ödemede söz konusu... Para bir defa banka sistemine girdikten sonra sorun yok. Banka hesabında ister ise 100 bin euro olsun... Bu parayı başka banka hesabına veya Türkiye'ye havale edilirken bu tür sorular sorulmuyor. Çünkü sisteme yeni para girişi yok. Soru, sisteme para girerken sorulmuş.Demek ki yurtdışındaki Ayşe Hanım ile Ali Rıza Bey'in paramı ne yapacağım diye düşünmeye başlamadan önce parasını banka sistemine nasıl sokacağını düşünmesi ve bunu becermesi şart. Aksi halde Ayşe Hanım ile Ali Rıza Bey paralarını evlerinde saklamak veya paket içinde Türkiye'ye yollamak zorunda kalacak... Veya Türkiye'den