Verimlilikte çok geriyiz

22 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Aynı üretim girdileri ile daha fazla mal ve hizmet üretmeye "verimlilik" adı veriliyor. Verimlilik, herhangi bir üretim sürecinde elde nihai mal ve hizmet üretiminin, bu süreçte kullanılan girdilere oranı olarak açıklanmaktadır. Verimlilik, aynı girdilerle daha fazla katma değer yaratmak demektir. Aynı insan ve aynı makineyle daha fazla üretmek demektir. IMF destekli istikrar programı, Türkiye'de enflasyonsuz büyümenin verimlilik artışına dayalı olarak gerçekleşeceğini varsaymaktadır.
     Halbuki ülkemizde genel olarak verimlilik, gelişmiş ülkelere göre 3 - 4 kat daha düşüktür. Sektörler itibariyle verimlilik ölçüleri farklıdır. Türk ekonomisinde büyük ağırlığı olan hazır giyim, gıda, ayakkabı, ağaç mobilya gibi emek yoğun sektörlerde verimlilik çok çok düşüktür. Halbuki bu sektörler, Türkiye'nin toplam ihracatında büyük ağırlığı olan sektörlerdir.
     Ülkeler arasında verimlilik karşılaştırmalarında kullanılan gösterge milli gelirin (GSYİH) çalışan toplam nüfusa bölünmesiyle bulunan rakamdır. Tereddütlere kapıyı kapama arayışında bu hesaplama bir de satın alma gücü paritesine dayalı milli

Yazının Devamı

Halkımız paracıklarını bonoya bağlıyor

21 Mayıs 2003

Halkımızın paracıklarını bonoya bağlaması neden iyi değil?(1) Hazine, bono satarak bankaların kasasını boşalttı. Bankaların ekonomiye yönelteceği, yatırım ve üretim için kredi olarak kullandıracağı para kalmadı. Hazine bankalardaki paraları alıyor, faiz olarak dağıtıyor. Şimdi de sıra halkın ve de şirketlerin elindeki, kasasındaki paraya geldi. Bunları da bono satarak Hazine toplar ise, ekonomide ne yatırım, ne üretim, ne de tüketim için para kalacak... Ekonominin suyu kuruyacak.(2) Hazine borçları zar zor çeviriyor. Borçların toplamı büyük olmasa da, vadesi kısa, faizi yüksek... Vade ve faizde yeniden yapılandırma zorunluğu ortaya çıkabilir. (Hatta çok önceden çıktı bile!..) Yeniden yapılandırma uygulamasında elli banka ve de yüz büyük fon yönetimi ile masaya oturmak başka, elinde üç kuruşluk, beş kuruşluk bono olan iki milyon, üç milyon halka dert anlatmak başka... Böyle bir zorunluluk ortaya çıktığında halk sokaklara dökülür...Halkımızın bankalara mevduat olarak yatırdığı paralar ile bankalar 85 katrilyon liralık bono almış. Veya başka anlatımda Hazine bankaların kasasından 85 katrilyon lirayı çekmiş.Derken halkımız bononun net yüksek reel faizine kanarak, bankalar aracılığı

Yazının Devamı

Halkımız paracıklarını bonoya bağlıyor

21 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Bu gidiş, iyi gidiş değil!.. Halkımız paracıklarını Hazine bonosuna bağlamaya başladı.
     Halkımızın paracıklarını bonoya bağlaması neden iyi değil?
     (1) Hazine, bono satarak bankaların kasasını boşalttı. Bankaların ekonomiye yönelteceği, yatırım ve üretim için kredi olarak kullandıracağı para kalmadı. Hazine bankalardaki paraları alıyor, faiz olarak dağıtıyor. Şimdi de sıra halkın ve de şirketlerin elindeki, kasasındaki paraya geldi. Bunları da bono satarak Hazine toplar ise, ekonomide ne yatırım, ne üretim, ne de tüketim için para kalacak... Ekonominin suyu kuruyacak.
     (2) Hazine borçları zar zor çeviriyor. Borçların toplamı büyük olmasa da, vadesi kısa, faizi yüksek... Vade ve faizde yeniden yapılandırma zorunluğu ortaya çıkabilir. (Hatta çok önceden çıktı bile!..) Yeniden yapılandırma uygulamasında elli banka ve de yüz büyük fon yönetimi ile masaya oturmak başka, elinde üç kuruşluk, beş kuruşluk bono olan iki milyon, üç milyon halka dert anlatmak başka... Böyle bir zorunluluk ortaya çıktığında halk sokaklara dökülür...
     Halkımız

Yazının Devamı

Dolar fiyatı artmıyor ama 'euro' artıyor

20 Mayıs 2003

On altı ayda TEFE'ye göre hesaplanan enflasyon yüzde 43'ü aşmış iken dolar fiyatındaki artış sadece yüzde 14 dolayında kalmış. On altı ayda dolar fiyatı enflasyon oranında artsa idi dolar 1 milyon 900 bin liradan satılacaktı. Bu hesabı yapanlar, hele hele 1 milyon 700 bin liradan dolar alanlar, olan biteni anlayamıyor.Genel kanı, dolar fiyatının anormal biçimde ucuzladığı şeklinde...Gözlerini dolar fiyatına dikerek yorum yapanlar, 'euro' denilen bir başka para biriminin olduğunu unutuyor... Euro ile dolar arasındaki ilişkiyi dikkate almıyor.On altı ay önce 2002 yılı Ocak ayı sonunda euro 1 milyon 138 bin lira dolayında idi. Geçen hafta sonu euro 1 milyon 720 bin liradan satıldı.On altı ayda TEFE'ye göre hesplanan enflasyon yüzde 43 dolayında iken euro fiyatı yüzde 50 dolayında arttı...Açık anlatımıyla Türk liralarını euro'ya çevirenler geçen 16 ayda enflasyonun üzerinde bir değer artışına sahip oldu.Acaba doların fiyatı enflasyon kadar artmazken, euronun fiyatı nasıl oldu da enflasyondan fazla arttı?Çünkü dünya piyasalarında dolar değer kaybederken, euro değer kazandı. Bundan 16 ay önce 1 euro bozduranın eline sadece 0.86 dolar geçiyordu. Şimdilerde 1 euro bozdurana 1.14 dolar

Yazının Devamı

Dolar fiyatı artmıyor ama 'euro' artıyor

20 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Bundan 16 ay önce 2002 yılı Ocak ayı sonunda dolar 1 milyon 314 bin lira dolayında idi. Geçen hafta sonu dolar 1 milyon 500 bin liradan satıldı.
     On altı ayda TEFE'ye göre hesaplanan enflasyon yüzde 43'ü aşmış iken dolar fiyatındaki artış sadece yüzde 14 dolayında kalmış. On altı ayda dolar fiyatı enflasyon oranında artsa idi dolar 1 milyon 900 bin liradan satılacaktı. Bu hesabı yapanlar, hele hele 1 milyon 700 bin liradan dolar alanlar, olan biteni anlayamıyor.
     Genel kanı, dolar fiyatının anormal biçimde ucuzladığı şeklinde...
     Gözlerini dolar fiyatına dikerek yorum yapanlar, 'euro' denilen bir başka para biriminin olduğunu unutuyor... Euro ile dolar arasındaki ilişkiyi dikkate almıyor.
     On altı ay önce 2002 yılı Ocak ayı sonunda euro 1 milyon 138 bin lira dolayında idi. Geçen hafta sonu euro 1 milyon 720 bin liradan satıldı.
     On altı ayda TEFE'ye göre hesplanan enflasyon yüzde 43 dolayında iken euro fiyatı yüzde 50 dolayında arttı...Açık anlatımıyla Türk liralarını euro'ya çevirenler geçen 16

Yazının Devamı

Kamu kuruluşlarının 'bölge müdürlükleri'

19 Mayıs 2003

Basına yansıyan haberlere göre, AKP hükümeti mayıs ayı sonuna kadar kapatılması gereken 73 bölge müdürlüğüne personel atamaları yapmaya başladı. Bu atamaların yirmi kadarı Cumhurbaşkanı'nın imzasını gerektiren üst düzey kadrolara yapılan atamalardı. Cumhurbaşkanı, "bölge müdürlükleri ile başmüdürlüklerin kapatılacağı gerekçesiyle" atama kararlarını imzalamayarak hükümete iade etti. Bunun üzerine AKP hükümeti 5 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan 2002/3849 sayılı kapatma kararını iptal etti. Bugüne kadar kapatılmayanlar bundan sonra kapatılmayacak.Sayın okuyucularım soracaklar: "Ay sonuna kadar kapatılacak bölge müdürlüklerine ve başmüdürlüklere, kapatılacağı biline biline hükümetçe neden atama yapılmak istenir ki? Şunun için istenir: "Buralara tayin edilenler devlet kadrosunda hak sahibi haline geliyor. Bölge müdürlüklerinde veya başmüdürlüklerde çalışanlar, kapatmadan sonra aynı kurumun bir başka biriminde veya başka kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendiriliyor. Bölge müdürlüklerinin ve başmüdürlüklerin kaldırılması kamu kuruluşlarında yeniden yapılanmaya ve tasarrufa dönük çalışmaların bir bölümünü teşkil ediyordu. Bu uygulama, IMF programının da

Yazının Devamı

Kamu kuruluşlarının 'bölge müdürlükleri'

19 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Kamu kurum ve kuruluşlarının "bölge müdürlükleri ile başmüdürlüklerinin kaldırılması" önceki hükümet zamanında kararlaştırılmıştı. Yayımlanan kararname gereği 31 kamu kurum ve kuruluşunun 185 bölge müdürlüğü ve başmüdürlüğünden 112'si kapatılmıştı. Geri kalan 73 bölge müdürlüğünün bu ayın sonuna kadar kapatılması bekleniyordu.
     Basına yansıyan haberlere göre, AKP hükümeti mayıs ayı sonuna kadar kapatılması gereken 73 bölge müdürlüğüne personel atamaları yapmaya başladı. Bu atamaların yirmi kadarı Cumhurbaşkanı'nın imzasını gerektiren üst düzey kadrolara yapılan atamalardı. Cumhurbaşkanı, "bölge müdürlükleri ile başmüdürlüklerin kapatılacağı gerekçesiyle" atama kararlarını imzalamayarak hükümete iade etti. Bunun üzerine AKP hükümeti 5 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan 2002/3849 sayılı kapatma kararını iptal etti. Bugüne kadar kapatılmayanlar bundan sonra kapatılmayacak.
     Sayın okuyucularım soracaklar: "Ay sonuna kadar kapatılacak bölge müdürlüklerine ve başmüdürlüklere, kapatılacağı biline biline hükümetçe neden atama yapılmak istenir ki? Şunun için istenir:

Yazının Devamı

Erguvanlar ve mor salkımlar açtı

18 Mayıs 2003

Hayat sadece faiz, döviz ve borsadan ibaret değil... Tabii ki ekonomik sorunlar önemli. Fakirlik başa bela... Herkesin kendine göre derdi var... Ama bütün bunlar çevredeki güzelliklere göz kapamayı gerektirmez ki... Tam tersine. Tabiatın sergilediği bu güzellikler, ekonomik sorunların da, ailevi sorunların da, kişisel sorunların da bir süre unutulmasına imkan verir.İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Tuğrul Erkin'in genel sekreter olduğu dönemde başlatılan ağaçlandırma ve çiçeklendirme faaliyeti devam ediyor. İnsanlar şimdilerde ağaca, çiçeğe daha fazla ilgi gösteriyor... Yolların iki yanı, parklar ve bahçeler giderek yeşilleniyor. Boğaz'daki çirkin yapılaşmanın bir bölümü yeşilin arkasında görünmez oluyor... Bunlar olumlu gelişmeler... İstanbul'un eski fotoğraflarına bakınız... Boğaz'ın iki yanındaki tepelerin çıplak olduğunu görürsünüz... İstanbul şimdilerde eskiye göre çok daha yeşil... İstanbul'da iseniz veya şu günlerde İstanbul'a yolunuz düşer ise, Boğaz'a doğru şöyle uzanınız. Boğaz'ın iki yamacındaki erguvanları ve de mor salkımları seyrediniz. Yaprakları yeni yeni yeşeren ağaçların yeşillikleri arasında erguvanın rengi ile salkımların moru, o kadar güzel ki... Ben de

Yazının Devamı