<#comment>#comment> Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nun betonları altında can veren öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz "kader kurbanı" mı, yoksa "çarpık sistem"in kurbanı mı?
Bingöl'dün deprem kuşağında olduğunu orada yaşayanlar da yaşamayanlar da biliyor. Büyük bir depremde yıkılıp yeniden yapılan bir yerleşim bölgesi. Okul binasının projesi, yer seçimi, ihalesi "Deprem Yönetmeliği" yürürlüğe girdikten sonra yapılmış. İnşaatı Bayındırlık Bakanlığı İl Müdürlüğü'nün mühendisleri denetlemiş.
Bu tabloda, deprem bölgesinde iki yıl önce kullanımına başlanan 600 öğrenci kapasiteli bir okulun bütünüyle çökmesinin tek suçlusu müteahhit olamaz... Projeyi ve yer seçimini yapanların, inşaatı denetleme sorumluluğunu taşıyanların suçu daha da büyüktür. Eğer müteahhit eksik malzeme kullandı veya yanlış yaptı ise bunu, denetimden sorumlu mühendislerin belirlemesi, binaya iskan izninin verilmemesi gerekirdi. Bizim mühendislerimiz genelde hiçbir sorumluluğu üstlenmezler. Bolca eleştiri yaparlar... Halbuki gecekondular ve kaçak yapılar dışında her projenin temelinden iskanına çok sayıda mimarın ve mühendisin imzası ve
Mustafa Çapar dedi ki: "Müteşebbis kar çiçeği gibidir. Kar yağınca büzülür, güneşe dayanamaz. Hemen açar... Seçim sonunda herkes umutlandı... Ama beklenen pek olmadı... Veya henüz olmadı diyelim..."Kayseri'de 400 fabrikanın bulunduğu 30 bin işçinin çalıştığı Birinci Organize Sanayi Bölgesi'ne bir günde giren çıkan araç sayısı sayılır. Bu sayı olan bitenin aynasıdır. Şöyle ki; TIR sayısındaki artış eksiliş, ihracata giden malın miktarındaki değişimi, kamyon sayısındaki artış eksiliş iç piyasaya giden malın miktarındaki değişimi gösterir. Otobüs sayısı, çalıştırılan işçi sayısındaki artışı eksilişi, küçük araç sayısı işadamlarının, alıcının satıcının hareketini gösterir.23 Temmuz 2002 günü saat 07.00 - 19.00 arasında sanayi bölgesine 7.580 araç giriş çıkış yapmış. Bunların 180'i TIR, 1200'ü kamyon, 800'ü otobüs, 5.400'ü küçük araç. Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Çapar'a iki şey sordum: (1) Seçim oldu. Tek parti hükümet kurdu. Ortalıkta pembe rüzgarlar esti... Bunlar müteşebbisi etkiledi mi? Yatırımda, üretimde bir iyileşme görüldü mü? (2) Yayımlanan kapasite kullanım rakamları üretim artışını gösteriyor? Üretimde gerçekten artış var mı? Üretilen mallar nereye gidiyor? 23/7
<#comment>#comment> Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Çapar'a iki şey sordum: (1) Seçim oldu. Tek parti hükümet kurdu. Ortalıkta pembe rüzgarlar esti... Bunlar müteşebbisi etkiledi mi? Yatırımda, üretimde bir iyileşme görüldü mü? (2) Yayımlanan kapasite kullanım rakamları üretim artışını gösteriyor? Üretimde gerçekten artış var mı? Üretilen mallar nereye gidiyor?
Mustafa Çapar dedi ki: "Müteşebbis kar çiçeği gibidir. Kar yağınca büzülür, güneşe dayanamaz. Hemen açar... Seçim sonunda herkes umutlandı... Ama beklenen pek olmadı... Veya henüz olmadı diyelim..."
Kayseri'de 400 fabrikanın bulunduğu 30 bin işçinin çalıştığı Birinci Organize Sanayi Bölgesi'ne bir günde giren çıkan araç sayısı sayılır. Bu sayı olan bitenin aynasıdır. Şöyle ki; TIR sayısındaki artış eksiliş, ihracata giden malın miktarındaki değişimi, kamyon sayısındaki artış eksiliş iç piyasaya giden malın miktarındaki değişimi gösterir. Otobüs sayısı, çalıştırılan işçi sayısındaki artışı eksilişi, küçük araç sayısı işadamlarının, alıcının satıcının hareketini gösterir.
23 Temmuz 2002 günü saat 07.00 - 19.00
Mustafa Çapar'ı dinledi. Eve döndüm. Milliyet Ekonomi sayfasını açtım. Barkın Şık'ın Ankara kaynaklı bir haberi şöyle idi: "Başbakan Erdoğan, AWACS'lara imza attı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın brifinginde tatmin olmadığı için 1.5 milyar dolarlık alıma onay vermeyen Başbakan Erdoğan'ı Orgeneral Asparuk ikna etti. Amerikan Boeing firmasından alınacak 4 adet AWACS (havadan erken uyarı ve kontrol) uçağı için şimdilik 1.5 milyar dolar ödenecek."Hava Kuvvetlerimizin ihtiyacı var ki, böyle bir harcama yapılıyor... Ama sayın okuyucularım görüyorsunuz... Harp ne kadar pahalı... Harp ne kadar kaynak emiyor...Uçakların yedek parça masrafını ve 24 saat havada kalmak için harcayacakları benzin parasını unutunuz, sadece alım için ödenecek 1.5 milyar dolar Kayseri'deki Birinci Organize Sitesi'ndekinin bir buçuk misli büyüklükte bir üretim, istihdam ve ihracat gücü yaratabilecek ölçüde önemli bir kaynak...Türkiye gibi kaynak yetersizliği nedeniyle kıvranan bir ülkede kaynak olmadığı için yatırım yapılamayan, üretim yapılamayan, iş imkanı sağlanamayan bir ülkede 1.5 milyar dolar çok önemli para... Müteşebbis denen "iş doğuran, aş doğuran" insanlar para bulamadığı için yatırım yapamıyor.
<#comment>#comment> Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Çapar anlatıyor: "Kayseri Birinci Organize Sanayi Bölgesi'nde 40 fabrika var. İrili ufaklı ortalama 2.5 milyon dolar yatırımdan toplam 1 milyar dolar harcama ile ortaya çıkan bu tesislerde 30 bin işçi çalışıyor. Bu 40 fabrikadan geçen yıl 500 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Yaklaşık 4 milyar dolar karşılığı Türk lirası değerinde mal iç piyasaya satıldı. Bu fabrikaların sahipleri 300 trilyon lira dolayında doğrudan vergi ödedi. Çalışan 30 bin işçinin ödediği vergi ve de üretilen mal ve hizmetlerin yarattığı iş hacmi nedeniyle başkalarının ödediği vergiler bu rakama dahil değil... Bunlar Kayseri'deki tek bir organize sanayi sitesinin ekonomiye katkısı... Acaba devlet 1 milyar dolar harcama yaptığında ekonomiye ne katkı sağlıyor? Kaç kişiye iş ve aş veriyor?"
Mustafa Çapar'ı dinledi. Eve döndüm. Milliyet Ekonomi sayfasını açtım. Barkın Şık'ın Ankara kaynaklı bir haberi şöyle idi: "Başbakan Erdoğan, AWACS'lara imza attı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın brifinginde tatmin olmadığı için 1.5 milyar dolarlık alıma onay vermeyen Başbakan Erdoğan'ı Orgeneral Asparuk ikna etti. Amerikan
Prof. Dr. Taner Berksoy konuşmasına böyle başladı... Ekonomiye ilgi duyan, yirmi beş yaş dolayındaki gençlerin oluşturduğu "Ekonomistler Platformu"nun "Üçüncü Ekonomi Politikaları" toplantısında, ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar ve ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemi konularının tartışılacağı oturumun konuşmacıları Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Prof. Dr. Taner Berksoy ve bendim. "Biz simit satmadık. Hayatımızda iki koyun gütmedik. Sultanhamam'da Çıkrıkçılar Yokuşu'nda manifaturacılık yapmadık. Pazarlık nedir bilmeyiz. Belediyede çalışmadık... Bütün bunlara rağmen siz bizi çağırmışsınız. Ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususları ve de ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemini anlatmamızı istiyorsunuz!.." 'Akademik destek önemli' Şenatalar, hukukun üstünlüğü lafta kaldığı ve de etkin hukuk sistemi işlemediği sürece, "piyasa ekonomisi"ne dayalı bir gelişmenin gerçekleşemeyeceğini belirtti. "Hukukun üstünlüğü sağlanamadıkça vergi kaçağı, kayıt dışı ekonomi, yolsuzluk, rüşvet önlenemez. Halkın hükümete, halkın halka güveni olmaz. Böyle bir ülkede yerli sermaye
<#comment>#comment> "Biz simit satmadık. Hayatımızda iki koyun gütmedik. Sultanhamam'da Çıkrıkçılar Yokuşu'nda manifaturacılık yapmadık. Pazarlık nedir bilmeyiz. Belediyede çalışmadık... Bütün bunlara rağmen siz bizi çağırmışsınız. Ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususları ve de ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemini anlatmamızı istiyorsunuz!.."
Prof. Dr. Taner Berksoy konuşmasına böyle başladı... Ekonomiye ilgi duyan, yirmi beş yaş dolayındaki gençlerin oluşturduğu "Ekonomistler Platformu"nun "Üçüncü Ekonomi Politikaları" toplantısında, ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar ve ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemi konularının tartışılacağı oturumun konuşmacıları Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Prof. Dr. Taner Berksoy ve bendim.
'Akademik destek önemli'
Berksoy, ABD'de başkanın, İngiltere'de başbakanın ülkelerinin ünlü ekonomi hocalarından oluşan danışmanlar heyetlerinden nasıl yararlandığını anlattı. Türkiye'de ekonomi
Hotumculara açılan davalar hiçbir sonuç vermiyor. Bazı hortumcular için dava bile açılamıyor.BDDK Başkanı geçen cumartesi günü "Ekonomistler Platformu"nu oluşturan Tuna Beklevic başkanlığındaki genç iktisatçılar tarafından istanbul'da düzenlenen "üçüncü Ekonomi Politikaları Zirvesi"nde konuştu.Anlattıklarını dinleyince anladım ki, hortumculara hortumladıkları paraları helal etmekten başka çare yok... Bu paraları unutalım gitsin... En iyisi bu.BDDK Başkanı'nın konuşmasından aldığım notları sayın okuyucularıma aktarayım da neler oluyor, neler bitiyor sayın okuyucularımın da haberi olsun.BDDK Başkanı diyor ki: "Bankalarda batırılan para ile hortumlanan parayı birbirinden ayırmak lazım... Kamu bankalarının 23 katrilyon liralık görev zararları hariç, batırılan ve hortumlanan paralar nedeniyle devletin kesesinden 24.6 milyar dolar çıktı. Bu paranın 11 milyar doları batan bankaların hakim ortaklarının kendi bankalarından yasal limitlerin çok üzerinde kullandıkları (halk anlatımıyla hortumladıkları) para.Bu 11 milyar doları hortumculardan tahsil etmek için BDDK tarafından önce hortumculara anlaşma teklif ediliyor. Anlaşmaya yanaşmayanlardan paranın mahkeme yolu ile tahsile çalışıyor.