Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     "Biz simit satmadık. Hayatımızda iki koyun gütmedik. Sultanhamam'da Çıkrıkçılar Yokuşu'nda manifaturacılık yapmadık. Pazarlık nedir bilmeyiz. Belediyede çalışmadık... Bütün bunlara rağmen siz bizi çağırmışsınız. Ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususları ve de ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemini anlatmamızı istiyorsunuz!.."
Prof. Dr. Taner Berksoy konuşmasına böyle başladı... Ekonomiye ilgi duyan, yirmi beş yaş dolayındaki gençlerin oluşturduğu "Ekonomistler Platformu"nun "Üçüncü Ekonomi Politikaları" toplantısında, ekonomi politikaları belirlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar ve ekonomi politikaları oluşturmada akademik altyapının önemi konularının tartışılacağı oturumun konuşmacıları Prof. Dr. Gülten Kazgan, Prof. Dr. Burhan Şenatalar, Prof. Dr. Taner Berksoy ve bendim.

'Akademik destek önemli'
Berksoy, ABD'de başkanın, İngiltere'de başbakanın ülkelerinin ünlü ekonomi hocalarından oluşan danışmanlar heyetlerinden nasıl yararlandığını anlattı. Türkiye'de ekonomi politikalarının oluşturulmasında akademik çevrelerden yararlanmayan hükümetlerin, işler bozulunca, mecburiyetten, IMF için çalışan yabancı akademik kadroların reçetelerini uygulamak zorunda kaldığına işaret etti. Küreselleşen dünyada hükümetlerin, kendi siyasi tercihlerine uygun ekonomi politikaları oluşturacak akademik çevrelerle işbirliği yapmaları gerektiğini anlattı. Ekonomide politika oluşturmada eskiye göre daha fazla teknik bilgi ve yoruma ihtiyaç olduğunu bu nedenle akademik desteğin öneminin arttığını hatırlattı.
Şenatalar, hukukun üstünlüğü lafta kaldığı ve de etkin hukuk sistemi işlemediği sürece, "piyasa ekonomisi"ne dayalı bir gelişmenin gerçekleşemeyeceğini belirtti. "Hukukun üstünlüğü sağlanamadıkça vergi kaçağı, kayıt dışı ekonomi, yolsuzluk, rüşvet önlenemez. Halkın hükümete, halkın halka güveni olmaz. Böyle bir ülkede yerli sermaye de, yabancı sermaye de büyük ölçüde yatırım yaparak riske girmez" dedi.
Türkiye'nin kişi başı milli geliri üç bin dolarda iken küreselleşen dünyada serbest piyasa şartları içinde kişi başı geliri otuz bin dolarlarda dolanan ülkelerle eşit şartlarda rekabete zorlandığını, bu durumda teknolojinin, araştırma - geliştirme faaliyetlerinin ve ekonomi politikalarının önem kazandığını anlattı. Bu konularda hükümetlerin oluşturacakları politikalar için akademik kadroları kullanmak zorunda olduğuna işaret etti.

'Türkiye'ye tebliğ ediyorlar'
Gülten Kazgan Hocamız ise, planlı dönemde hükümetlerin ekonomik ve sosyal hedeflerin belirlenmesinde, kalkınma stratejisinin oluşturulmasında ve de program hazırlıklarında akademik kadrolardan nasıl yararlandığını hatırlattı. "Ne yazık ki, günümüzde düzen değişti. Türkiye'nin hedefleri ve stratejileri dışarıda belirleniyor. Türkiye'ye tebliğ ediliyor. Türkiye bu politikaları uygulamak zorunda kalıyor" dedi. Ekonomi politikalarını belirleyen dış çevrelerle müzakerelerde, akademik çevrelerin hükümetin pazarlık gücünü artırabileceğine işaret etti. Küreselleşme ve de dışa bağımlılık sonucu hükümetin elinde kalan tek aracın maliye politikası olduğunu söyledi. Doğru maliye politikaları oluşturmada akademik çevrelerin hükümete yardımcı olabileceğini belirtti.
Güneşli bir pazar günü hocalar uzun uzun konuştu... Yaşları yirmi beş dolayındaki üç yüz genç erkek ve hanım bunları dinledi... İşte o kadar. Ama buna da şükür... Bazı Büyük Türk Büyükleri, "iki koyun güdenin ekonomiyi düze çıkaracağına" inansa da, ekonominin bir "bilim dalı" olduğunu bilen ve akademisyenleri dinleyen gençlerimiz var.