Hortumcudan para almak imkânsız

28 Nisan 2003


<#comment>     BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) Başkanı'nın anlattıklarına bakılır ise, hortumculardan, hortumladıkları paraları geri almak imkansız.
     Hotumculara açılan davalar hiçbir sonuç vermiyor. Bazı hortumcular için dava bile açılamıyor.
     BDDK Başkanı geçen cumartesi günü "Ekonomistler Platformu"nu oluşturan Tuna Beklevic başkanlığındaki genç iktisatçılar tarafından istanbul'da düzenlenen "üçüncü Ekonomi Politikaları Zirvesi"nde konuştu.
     Anlattıklarını dinleyince anladım ki, hortumculara hortumladıkları paraları helal etmekten başka çare yok... Bu paraları unutalım gitsin... En iyisi bu.
     BDDK Başkanı'nın konuşmasından aldığım notları sayın okuyucularıma aktarayım da neler oluyor, neler bitiyor sayın okuyucularımın da haberi olsun.
     BDDK Başkanı diyor ki: "Bankalarda batırılan para ile hortumlanan parayı birbirinden ayırmak lazım... Kamu bankalarının 23 katrilyon liralık görev zararları hariç, batırılan ve hortumlanan paralar nedeniyle devletin kesesinden 24.6 milyar dolar çıktı. Bu paranın 11

Yazının Devamı

Hanımlarımız "Hummer" ile berbere gidiyor

27 Nisan 2003

Merak bu ya... Bu arabalar kaça alınır, kaça satılır diyerek galerileri dolaşmaya, gazete ilanlarına bakmaya başladım... Amerikalılar'ın Irak'ı işgalde kullandıkları Hummer marka çöl araçlarının tipine göre fiyatı 150 - 200 bin dolar imiş. Şimdilerde pek moda olan Porsche marka ünlü yarış otomobili firmasının ürettiği Cayenne tipi arazi aracı daha yüksek fiyata satılırmış. Cadillac'ın da Escade diye bilinen bir arazi aracı varmış. Lincoln Aviator dev bir arazi aracı imiş. Şimdi gençler Volkswagen firmasının çıkardığı Touereg arazi aracını beğeniyormuş. Farklı olmak isteyenler GMC'nin Yukon Denali'nini alırmış. Range Rover şimdilerde sükse sevenlerce ilgi görmez olmuş. Mercedes ML ve BMW X5 marka arazi araçları leblebi gibi satılırmış... Bütün bunlar 100 bin, 120 bin doların üzerindeki arazi araçlarıymış... Parası olmayanlar ise 70 - 80 bin dolara Jeep'in Grand Cherokee'sini alır, caddelerde dolanırmış.Bu tür çöl ve arazi otomobillerinden Türkiye'ye kaç adet ithal ediliyor öğrenemedim. İthal otomobillerin temsilcisi firmaların derneği, temsilci olarak ithal ettikleri araçların sayısını izliyor. Açıklıyor. Ama çöl ve arazi araçlarının çoğunu galeriler ithal ediyor. Galerilerce

Yazının Devamı

Hanımlarımız "Hummer" ile berbere gidiyor

27 Nisan 2003


<#comment>     Otomobile meraklı bir dostum, "Türkiye'de ortalıkta dolanan Hummer, Jeep ve benzeri arazi araçlarının topunun sayısı, Amerikalılar'ın Irak savaşında kullandıkları arazi aracı sayısından fazladır" dedi. Ben buna inanamadım ama bu konuşmadan beri etrafıma daha fazla bakar oldum... Şehir sokaklarında dolanan Hummer ve benzeri arazi araçlarını kullanan genç kızların, genç hanımların nerelere gittiklerini izlemeye başladım. Genç kızlarımız, zarif hanımlarımız bu arazi araçları ile berbere, markete veya ünlü mağazalara alışverişe gidiyor. Bu araçları kullanmanın bir de raconu var... Tek el direksiyonda olacak, öbür elde sigara veya cep telefonu olacak...
     Merak bu ya... Bu arabalar kaça alınır, kaça satılır diyerek galerileri dolaşmaya, gazete ilanlarına bakmaya başladım... Amerikalılar'ın Irak'ı işgalde kullandıkları Hummer marka çöl araçlarının tipine göre fiyatı 150 - 200 bin dolar imiş. Şimdilerde pek moda olan Porsche marka ünlü yarış otomobili firmasının ürettiği Cayenne tipi arazi aracı daha yüksek fiyata satılırmış. Cadillac'ın da Escade diye bilinen bir arazi aracı varmış. Lincoln Aviator dev bir arazi aracı imiş.

Yazının Devamı

Faizsiz 'kâr bonosu' 'kâr tahvili'

26 Nisan 2003

Hükümetin bu teşebbüsü ülke yararınadır. Başarılı olması ekonomiye iyilik getirir.Anlatayım... Şu anda hükümetin iş yapmak için değil, mevcut borçları kazasız belasız döndürmek için borç para bulma zorunluluğu vardır. Hükümet borç alabileceği kaynakları sonuna kadar kullandığı için faizde pazarlık gücünü yitirmiş durumda. Hükümet, borç vereceklerin istediği faizi ödemek zorunda kalıyor. Bu faiz ise çok yüksek faiz. Yüksek faiz ile borçlanma sürdürüldüğünde borç stoku olduğu yerde büyüyor. Borçları çevirmek giderek güçleşiyor. Giderek daha pahalı hale geliyor.Bu kısır döngüyü hükümetin bir şekilde kırması, alternatif borçlanma kaynakları bularak faizi düşürmesi gerekiyor.Hükümete borç verecek ne kadar çok kimse piyasaya girer ise, para arzı o kadar çoğalır. Hükümet daha kolay ve daha düşük faiz ile borçlanabilir. Hükümet, faizin haram olduğunu düşünen tasarruf sahiplerine satmak üzere "kâr bonosu veya tahvili" çıkarmayı kararlaştırdı. Milliyet Ekonomi'de dün Nedim Şener'in haberinde, "hükümetin faiz yerine kâr payı getirisi esasına dayalı olarak çıkarılacak bono ve tahvillerin yabancılara satılacağı, faizsiz bankacılık yapan kuruluşların da bu tür tahvillere ilgi gösterdiği"

Yazının Devamı

Faizsiz 'kâr bonosu' 'kâr tahvili'

26 Nisan 2003


<#comment>     Hükümet, faizin haram olduğunu düşünen tasarruf sahiplerine satmak üzere "kâr bonosu veya tahvili" çıkarmayı kararlaştırdı. Milliyet Ekonomi'de dün Nedim Şener'in haberinde, "hükümetin faiz yerine kâr payı getirisi esasına dayalı olarak çıkarılacak bono ve tahvillerin yabancılara satılacağı, faizsiz bankacılık yapan kuruluşların da bu tür tahvillere ilgi gösterdiği" belirtiliyordu.
     Hükümetin bu teşebbüsü ülke yararınadır. Başarılı olması ekonomiye iyilik getirir.
     Anlatayım... Şu anda hükümetin iş yapmak için değil, mevcut borçları kazasız belasız döndürmek için borç para bulma zorunluluğu vardır. Hükümet borç alabileceği kaynakları sonuna kadar kullandığı için faizde pazarlık gücünü yitirmiş durumda. Hükümet, borç vereceklerin istediği faizi ödemek zorunda kalıyor. Bu faiz ise çok yüksek faiz. Yüksek faiz ile borçlanma sürdürüldüğünde borç stoku olduğu yerde büyüyor. Borçları çevirmek giderek güçleşiyor. Giderek daha pahalı hale geliyor.
     Bu kısır döngüyü hükümetin bir şekilde kırması, alternatif borçlanma kaynakları bularak faizi düşürmesi gerekiyor.
 &

Yazının Devamı

Bakkallar da marketler de yaşasın

25 Nisan 2003

Marketçiler, çalışma alan ve usullerinin kısıtlanmasından korkuyor. Bakkallar, market rekabeti altında ezilmemek için marketlerin şehir dışına çıkmasını sağlayacak düzenleme arayışında... Doğal olarak marketler sermaye gücüne ve de büyük olmanın avantajına güveniyor. Gene doğal olarak bakkallar satış alanlarının küçüklüğü ve sermayelerinin zayıflığından kaynaklanan sorunlar nedeniyle market rekabeti karşısında giderek yok olmaktan korkuyor.Bakkal bizim toplumumuzun en önemli 'müessese'lerinden biri, küçük yerleşim yerlerinde sosyal bakımdan da önemli bir müessesedir. Gelir durumu iyi olmayana 'veresiye' ekmek, peynir satar. Kimsenin aç kalmamasına yardım eder. Özel aracı olmayanın, markete gitmek için yol parası bulamayanın ihtiyaç maddelerini sağlar. Mahallenin sütünü, ekmeğini, gazetesini temin eder. Marketler ise büyüklüğün sağladığı imkanlarla tüketiciye kaliteli malı, makul fiyatlarla satar.Şehirlerde market sayısının artması, toplu yerleşim merkezlerinin göbeğinde kurulmaları, bakkalları olumsuz etkilemeye başladı. Otomobili olan, ulaşım için para harcayabilen orta ve üst gelir grubu müşteriler ana tüketim maddelerini marketlerden almaya başlayınca, bakkalların sade iş

Yazının Devamı

Bakkallar da marketler de yaşasın

25 Nisan 2003


<#comment>     Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un isteği üzerine "Genelde market olarak adlandırılan büyük mağazaların kurulmasını düzen altına almak amacıyla" yeni bir yasa tasarısı hazırlanıyor.
     Marketçiler, çalışma alan ve usullerinin kısıtlanmasından korkuyor. Bakkallar, market rekabeti altında ezilmemek için marketlerin şehir dışına çıkmasını sağlayacak düzenleme arayışında... Doğal olarak marketler sermaye gücüne ve de büyük olmanın avantajına güveniyor. Gene doğal olarak bakkallar satış alanlarının küçüklüğü ve sermayelerinin zayıflığından kaynaklanan sorunlar nedeniyle market rekabeti karşısında giderek yok olmaktan korkuyor.
     Bakkal bizim toplumumuzun en önemli 'müessese'lerinden biri, küçük yerleşim yerlerinde sosyal bakımdan da önemli bir müessesedir. Gelir durumu iyi olmayana 'veresiye' ekmek, peynir satar. Kimsenin aç kalmamasına yardım eder. Özel aracı olmayanın, markete gitmek için yol parası bulamayanın ihtiyaç maddelerini sağlar. Mahallenin sütünü, ekmeğini, gazetesini temin eder. Marketler ise büyüklüğün sağladığı imkanlarla tüketiciye kaliteli malı, makul fiyatlarla satar.
 &n

Yazının Devamı

'Doğu' Kıbrıs'a benzemesin

24 Nisan 2003

Eğer biz Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu ihmal edersek, ABD'nin desteği ile sınırın öte yanında yaşayanların iş ve aş sorununun çözülmesi ve refahlarının artması çok yakın bir gelecekte Türkiye'nin başına büyük dertler açacaktır.Aynen Kıbrıs'ta olduğu gibi... 1974 yılında Kıbrıs'ta Güney ile Kuzey arasındaki "yapay sınır çizgisi" çizilmeden iki kesimde yaşayanların gelir düzeyi aynı idi. Yapay sınır çizildi. Bizim tarafta kalanların yirmi yedi yıldır iş ve aş sorununu çözemedik. Kişi başı gelirleri 3 - 4 bin dolar. Öte tarafta yaşayanlar ise, koştu, coştu... İş ve aş sorunlarını çözdü. Bizim işsizlere iş verir hale geldi. Kişi başı gelirleri 14 bin dolar oldu. Türkiye Cumhuriyeti'nden önce AB'ye davul zurna, tam üye statüsü ile girdiler. Bizim taraftakiler şimdi öte taraftakilere imreniyor. Öte taraf ile birleşmek istiyor.Türkiye'nin doğusunda, Irak ile olan sınır da Kıbrıs'takine benzer "yapay" bir sınırdır.Bu sınırın iki yanında yaşayanların çoğu ırk, dil, din kardeşidir. Bugüne kadar sınırın bizim yanında yaşayanlar öte yandakilerden daha iyi durumda sayılabilirdi. Fakat bundan sonra ABD Irak'a yerleşiyor. Irak'a "ABD doları" akmaya başlıyor. Kıbrıs'takine benzer bir gelişme

Yazının Devamı