Türkiye benzeri diğer gelişmekte olan ülkeler ile fakir ülkeler ise daha çok (1) Brezilyanın Porto Alegre şehrindeki "Dünya Sosyal Forumu" toplantısına ve de (2) New Yorkta, "United Church Center"da yapılan "Davosu Gözleme Grubu" (The Public Eye on Davos) toplantısına ilgi gösterdi.Dünya Ekonomik Forumu adı ile 31 yıldır İsviçrenin Davos kentinde bir araya gelen zengin ülkelerin zengin hükümetlerinin ve zengin şirketlerinin yöneticileri ile sermayeyi ve sermayenin dünya üzerinde serbestçe dolaşımını (küreselleşmeyi) savunan entelektüeller ve yazar çizer takımı, bu yıl New Yorkta bir araya geldi.Avrupa Ekonomik Forumu ismindeki bu "zenginler toplantısı" bizim gibi fakir ülkelerin devlet adamlarının, işadamlarının ve medyasının ilgisini çeker. Bu toplantılar, zengin düğünü anlatılır gibi fakir kamuoyuna aktarılır. 31 Ocaktan bu yana yurtdışında üç önemli toplantı yapıldı. Türk kamuoyu bu toplantılardan sadece birinden dünyanın zengin ülkelerinden gelenlerin "fikir panayırı" olan "Dünya Ekonomik Forumu" toplantısından "haberdar" oldu. Zenginler insanlığı unuttu Karşı hareketi alevlendiren 1998 yılında zengin ülkelerin imzaladıkları "Çoktaraflı Yatırım Anlaşması" (MAI - Multilateral
<#comment>#comment>31 Ocak’tan bu yana yurtdışında üç önemli toplantı yapıldı. Türk kamuoyu bu toplantılardan sadece birinden dünyanın zengin ülkelerinden gelenlerin "fikir panayırı" olan "Dünya Ekonomik Forumu" toplantısından "haberdar" oldu.
Türkiye benzeri diğer gelişmekte olan ülkeler ile fakir ülkeler ise daha çok (1) Brezilya’nın Porto Alegre şehrindeki "Dünya Sosyal Forumu" toplantısına ve de (2) New York’ta, "United Church Centeröda yapılan "Davos’u Gözleme Grubu" (The Public Eye on Davos) toplantısına ilgi gösterdi.
Dünya Ekonomik Forumu adı ile 31 yıldır İsviçre’nin Davos kentinde bir araya gelen zengin ülkelerin zengin hükümetlerinin ve zengin şirketlerinin yöneticileri ile sermayeyi ve sermayenin dünya üzerinde serbestçe dolaşımını (küreselleşmeyi) savunan entelektüeller ve yazar çizer takımı, bu yıl New York’ta bir araya geldi.
Avrupa Ekonomik Forumu ismindeki bu "zenginler toplantısı" bizim gibi fakir ülkelerin devlet adamlarının, işadamlarının ve medyasının ilgisini çeker. Bu toplantılar, zengin düğünü anlatılır gibi fakir kamuoyuna aktarılır.
Davos toplantılarında zenginlerin bir araya gelerek daha zengin olmak için görüş alışverişinde
Ancak son üç yıldır bu sektör çöküyor. Sorun, yurtdışında iş bulamamaktan kaynaklanmıyor. Müteahhitler iş buluyor da, mektup bulamıyor. Bu yüzden 1995lerde yılda 2 milyar dolara kadar yükselen müteahhitlik sektörü gelirleri 2000lerde yılda 100 milyon dolara düştü. Şimdilerde sıfırlarda dolanıyor.1995lerde yılda 1.4 milyar dolar dolayında yeni iş sözleşmesine imza atan sektör, şimdilerde 100 milyon dolarlık sözleşmeye imza atamaz duruma düştü. Son yıllarda gelişen sektörlerden bir de müteahhitlik sektörü. Son otuz yılda bu sektör 30 milyar dolarlık bir sözleşme hacmine (büyüklüğüne) ulaştı. Yurtdışında çok sayıda Türk insanına iş imkanı sağladı. Yurtdışındaki işlerden büyük ölçüde döviz getirdi. Şansı olan dışarı gitti Yurtdışında iş yapan, deneyim kazanan, büyük gelişme potansiyeline ve Türkiyeye döviz getirme gücüne sahip müteahhitlik grupları ise mektup yüzünden iş yapamıyor."Mektup" denilen şeyin hikayesini yapayım... Bir müteahhit grubun yurtdışında iş bağlantısı yapabilmesi, mukavele imzalayabilmesi için işverene bir banka teminat mektubu vermesi gerekiyor. Yurtiçinde kamu inşaat yatırımları durduğundan müteahhitlere ne yeni iş var, ne de eskiden başladıkları işlere devam
<#comment>#comment>Son yıllarda gelişen sektörlerden bir de ‘müteahhitlik’ sektörü. Son otuz yılda bu sektör 30 milyar dolarlık bir sözleşme hacmine (büyüklüğüne) ulaştı. Yurtdışında çok sayıda Türk insanına iş imkanı sağladı. Yurtdışındaki işlerden büyük ölçüde döviz getirdi.
Ancak son üç yıldır bu sektör çöküyor. Sorun, yurtdışında iş bulamamaktan kaynaklanmıyor. Müteahhitler iş buluyor da, ‘mektup’ bulamıyor. Bu yüzden 1995’lerde yılda 2 milyar dolara kadar yükselen müteahhitlik sektörü gelirleri 2000’lerde yılda 100 milyon dolara düştü. Şimdilerde sıfırlarda dolanıyor.
1995’lerde yılda 1.4 milyar dolar dolayında yeni iş sözleşmesine imza atan sektör, şimdilerde 100 milyon dolarlık sözleşmeye imza atamaz duruma düştü.
Yurtiçinde kamu inşaat yatırımları durduğundan müteahhitlere ne yeni iş var, ne de eskiden başladıkları işlere devam edebiliyorlar. Bu yüzden deneyimli personel işsiz kaldı. Şansı olanlar yurtdışına kaçtı. Veya başka işe yöneldi.
Yurtdışında iş yapan, deneyim kazanan, büyük gelişme potansiyeline ve Türkiye’ye döviz getirme gücüne sahip müteahhitlik grupları ise ‘mektup’ yüzünden iş yapamıyor.
Bayraklı, eskiden İzmir Körfezi'nde bir yarımada imiş. Şimdi İzmir'in içinde bir semt. Bayraklı'nın göbeğinde bir boş alan var.Buranın özelilği İzmir'in en eski yerleşim bölgesi ve de İzmir'in tarihini belgeleyen en eski "höyük olması". Höyüğün altında Milat'tan Önce üç bin yıl önce başlayan medeniyetin kalıntıları yatıyor. Bu höyük 1824 yılında bulunmuş, 1948 - 1951 yılında Ekrem Akurgal höyüğün ufak bir bölümünü kazmaya başlamış. Yarım kalan kazıdan sonra buraya Tekel el koymuş. Höyüğün üstünü "örnek üzüm bağı" olarak kullanmış. Bağın etrafını tel çevirmiş. Telin içine üç dört Tekel binası dikmiş. Bu sayede beş bin yıllık tarihin üzerine bina dikilememiş. Tellerin çevresi beton bina işgalinde. Mutlaka binaların altında da beş bin yıllık binalar yatıyor. Muharrem Kayhan, "İzmir'e gidince mutlaka üç yeri görün. Bayraklı Tepekule'de Eski İzmir'i gezin. Agora'ya uğrayın. Kemeraltı'nda Kızlarağası Hanı'nda dolaşın" dedi. Eski İzmir ve agora çok etkileyici "Agora'ya yürüyerek gidilir" dediler... Yol boyu sora sora Agora'nın kapısına ulaştık. "Sora sora" diyorum, çünkü tek bir işaret yok. O da nesi? Agora'nın kapısında kocaman bir zincir ve kocaman bir kilit! Sora sora, güç bela "Eski
<#comment>#comment>Muharrem Kayhan, "İzmir'e gidince mutlaka üç yeri görün. Bayraklı Tepekule'de Eski İzmir'i gezin. Agora'ya uğrayın. Kemeraltı'nda Kızlarağası Hanı'nda dolaşın" dedi.
Bayraklı, eskiden İzmir Körfezi'nde bir yarımada imiş. Şimdi İzmir'in içinde bir semt. Bayraklı'nın göbeğinde bir boş alan var.
Buranın özelilği İzmir'in en eski yerleşim bölgesi ve de İzmir'in tarihini belgeleyen en eski "höyük olması". Höyüğün altında Milat'tan Önce üç bin yıl önce başlayan medeniyetin kalıntıları yatıyor. Bu höyük 1824 yılında bulunmuş, 1948 - 1951 yılında Ekrem Akurgal höyüğün ufak bir bölümünü kazmaya başlamış. Yarım kalan kazıdan sonra buraya Tekel el koymuş. Höyüğün üstünü "örnek üzüm bağı" olarak kullanmış. Bağın etrafını tel çevirmiş. Telin içine üç dört Tekel binası dikmiş. Bu sayede beş bin yıllık tarihin üzerine bina dikilememiş. Tellerin çevresi beton bina işgalinde. Mutlaka binaların altında da beş bin yıllık binalar yatıyor.
Sora sora, güç bela "Eski İzmir"i bulduk. Yarı kazılmış hali ile insanı etkiliyor. Koskoca "Eski İzmir"de tek bir "kul"a rastladık. Nurdöken Dönger isminde genç bir kız. Elinde bir kitap beş bin yıl önce yapılmış bir evin duvarı
Çaresiz kabul edeceğiz. Bundan böyle bizim kendi kafamıza göre bir tütün ve sigara üretim politikamız olamayacak. Bizim Tekeli kapatacağız. "Uluslarüstü" tekeller bizim ülkede hangi tür tütünden ne kadar ekileceğini, kaça satılacağını, çocuklarımızın kaç yaşından itibaren sigara içmeye başlayacağını, halkımızın ne ölçüde, ne fiyatta, hangi tür sigara içeceğini belirleyecekler. Dünya pazarlarında belli ürünlerde oyunu belli şirketler kuruyor. Belli şirketler oynuyor. Tütün ve sigara da böyle büyük oyuncuların ilgi alanı içindeki ürünler. Eskiden tütün ve sigara her ülkenin kendi tekelinin ilgi ve sorumluluk alanı içinde idi... Şimdi ülke tekelleri çökertiliyor. "Uluslararası" ve hatta "uluslarüstü" tekeller oyun kurucu ve oynayıcı olarak küresel pazara hakim konuma geliyor. Olan oldu... Bizim "İnhisarlar İdaremiz" (Tekel) yakında kapatılıyor. Fabrikaları "uluslarüstü tekellere" satılıyor. Uluslarüstü tekeller on yıl önce ele geçirdikleri sigara pazarımızda hakimiyetlerini güçlendiriyor. Şu günlerde tütünde de "son perde" kapanmak üzere. Türk tütün üreticisi kederi ile baş başa bırakılıyor.Hükümet son olarak, "tütün destek fiyatı" açıkladı, Tekel son olarak bu fiyattan alım yapacak.
<#comment>#comment>Dünya pazarlarında belli ürünlerde oyunu belli şirketler kuruyor. Belli şirketler oynuyor. Tütün ve sigara da böyle büyük oyuncuların ilgi alanı içindeki ürünler. Eskiden tütün ve sigara her ülkenin kendi tekelinin ilgi ve sorumluluk alanı içinde idi... Şimdi ülke tekelleri çökertiliyor. "Uluslararası" ve hatta "uluslarüstü" tekeller oyun kurucu ve oynayıcı olarak küresel pazara hakim konuma geliyor.
Çaresiz kabul edeceğiz. Bundan böyle bizim kendi kafamıza göre bir tütün ve sigara üretim politikamız olamayacak. Bizim Tekel’i kapatacağız. "Uluslarüstü" tekeller bizim ülkede hangi tür tütünden ne kadar ekileceğini, kaça satılacağını, çocuklarımızın kaç yaşından itibaren sigara içmeye başlayacağını, halkımızın ne ölçüde, ne fiyatta, hangi tür sigara içeceğini belirleyecekler.
Olan oldu...
"Yok efendim... Bu olmaz... Biz direniriz... Biz gerekli tedbirleri alırız" şeklinde hayal kurmaya, efelenmeye hiç mi hiç gerek yok... Olan olmuştur bile!..
Bizim "İnhisarlar İdaremiz" (Tekel) yakında kapatılıyor. Fabrikaları "uluslarüstü tekellere" satılıyor. Uluslarüstü tekeller on yıl önce ele geçirdikleri sigara pazarımızda hakimiyetlerini güçlendiriyor.