9.1 milyar dolar bitti - gitti

13 Şubat 2002

Normal olarak IMFden gelen krediler, "IMF mevduatı" olarak Merkez Bankası (MB) hesabında "vitrin süslüyor", Merkez Bankasına "güç" veriyordu. Bir ileri adım atıldı. IMF, kredilerinden Hazineye ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna para kullandırılmasına izin verdi. Nihayet bir ikinci adım daha atıldı. Bu son 9.1 milyar dolarlık kredi doğrudan Hazineye gönderildi. Bu paranın kullanımı yetkisi Hazineye bırakıldı.Hazine, 7 Şubat tarihinde Hazine hesaplarına aktarılan 9.1 milyar doların nasıl kullanıldığını açıkladı. Bu açıklamaya göre: İstediklerini yapmaz isek dolar göndermezler... Söylediklerini yapmamakta gecikir isek dolarlar da gecikir... Kanunlar istedikleri gibi çıkmaz ise yanarız, biteriz... baskısı ve tansiyonu ile günler geçirdik... IMFnin her istediğini yaptık. Dolarlar nihayet geldi... Şimdi halkımız merak içinde... Nerede bu dolarlar? Kim alı bu dolarları? Borca gitti (2) Paranın 3.5 milyar doları ise batan bankaların açıklarını kapatmak için TMSFye verildi. Fon bu para ile batık bankaları besleyecek. Hazine daha önce bu bankaların açıkları için kağıt vermişti ama, nakit ihtiyacı nedeniyle her gün piyasadan borç topluyor, faizi yükseltiyordu. Artık piyasadan ayaklarını

Yazının Devamı

9.1 milyar dolar bitti - gitti

13 Şubat 2002


<#comment>İstediklerini yapmaz isek dolar göndermezler... Söylediklerini yapmamakta gecikir isek dolarlar da gecikir... Kanunlar istedikleri gibi çıkmaz ise yanarız, biteriz... baskısı ve tansiyonu ile günler geçirdik... IMF’nin her istediğini yaptık. Dolarlar nihayet geldi... Şimdi halkımız merak içinde... Nerede bu dolarlar? Kim alı bu dolarları?
Normal olarak IMF’den gelen krediler, "IMF mevduatı" olarak Merkez Bankası (MB) hesabında "vitrin süslüyor", Merkez Bankası’na "güç" veriyordu. Bir ileri adım atıldı. IMF, kredilerinden Hazine’ye ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na para kullandırılmasına izin verdi. Nihayet bir ikinci adım daha atıldı. Bu son 9.1 milyar dolarlık kredi doğrudan Hazine’ye gönderildi. Bu paranın kullanımı yetkisi Hazine’ye bırakıldı.
Hazine, 7 Şubat tarihinde Hazine hesaplarına aktarılan 9.1 milyar doların nasıl kullanıldığını açıkladı. Bu açıklamaya göre:

(1) Hazine paranın 3.7 milyar dolarını MB’ye ‘daha önce kullandığı IMF kredilerine mahsuben’ verdi. MB’ye IMF’den gelen paradan bugüne kadar kullandığı 9.4 milyar doların bakiyesini 5.7 milyar dolara indirdi. (Dikkat buyurunuz, MB’ye IMF kredisinden 5.7 milyar dolar borcu var

Yazının Devamı

Bankaları yasa değil formül kurtarıyor

12 Şubat 2002

Kurtarma yasası diye adlandırılan ve "zar-zor" Meclisten geçirilebilen yasanın amacı, bankaların özkaynaklarını güçlendirmek, özkaynaklarıyla yükümlülükleri arasındaki dengeyi kurabilmekti. Sorun bankaların batan kredilerinin, özkaynakları eritmesinden kaynaklanıyordu. Batan kredi özkaynaktan düşülünce, özkaynak önce sınıflanıyor, sonra sıfırın altına iniyordu. Bu duruma düşen bankalara mali yükümlülüklerini karşılayamaz duruma düştükleri için devlet el koyuyordu.Bakıldı ki, özkaynağı erimiş bankaların sonu gelmiyor, her el konulan banka devletin başına bela getiriyor. Değişik kesimlerin tepkisine rağmen yasa Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi ama... Dikkat buyurunuz şu günlerde bankaların özkaynaklarının artırılması için pay sahiplerinin para koymasından, devletin bankalara para akıtmasından söz edilmiyor. Çünkü sorunun "yasa ile ve kasa ile" çözümü yerine "formül" ile çözümü uygun görüldü. Bu ilginç gelişmelerin özeti şu: Yasa çıktı ama yasaya gerek kalmadı. Bankaların sorunlarını "Con Ahmet Formülü" ile çözmüş bulunuyoruz. Ne hissedarların para koymalarına ne de devletin oluk oluk para akıtmasına lüzum kalmadı...! Bu iş için yola çıkarken, IMF uzmanları ile

Yazının Devamı

Bankaları ‘yasa’ değil ‘formül’ kurtarıyor

12 Şubat 2002


<#comment>Yasa çıktı ama yasaya gerek kalmadı. Bankaların sorunlarını "Con Ahmet Formülü" ile çözmüş bulunuyoruz. Ne hissedarların para koymalarına ne de devletin oluk oluk para akıtmasına lüzum kalmadı...!
Kurtarma yasası diye adlandırılan ve "zar-zor" Meclis’ten geçirilebilen yasanın amacı, bankaların özkaynaklarını güçlendirmek, özkaynaklarıyla yükümlülükleri arasındaki dengeyi kurabilmekti. Sorun bankaların batan kredilerinin, özkaynakları eritmesinden kaynaklanıyordu. Batan kredi özkaynaktan düşülünce, özkaynak önce sınıflanıyor, sonra sıfırın altına iniyordu. Bu duruma düşen bankalara mali yükümlülüklerini karşılayamaz duruma düştükleri için devlet el koyuyordu.
Bakıldı ki, özkaynağı erimiş bankaların sonu gelmiyor, her el konulan banka devletin başına bela getiriyor. Değişik kesimlerin tepkisine rağmen yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi ama... Dikkat buyurunuz şu günlerde bankaların özkaynaklarının artırılması için pay sahiplerinin para koymasından, devletin bankalara para akıtmasından söz edilmiyor. Çünkü sorunun "yasa ile ve kasa ile" çözümü yerine "formül" ile çözümü uygun görüldü. Bu ilginç gelişmelerin özeti şu:

Hesap baştan

Yazının Devamı

Küçülmeden, fakirleşmeden açık kapanmayacak

11 Şubat 2002

Kamu kesimi borçlanma gereği (devletin yıl içinde borç ile kapatmak zorunda olduğu açık) bütçe açığından kaynaklanır. Bütçe açık verdiği için kamu borçlanır. Kamu kesimi borçlanma gereği rakamı genelde bütçe açığı rakamından küçüktür.Gelir ve gider rakamları enflasyon nedeniyle her yıl değiştiğinde bütçe açığının ve kamu borçlanma gereğinin büyüklüğü, milli gelir büyüklüğüne oranlanarak izlenir.Bütçe açığı 2000 yılında milli gelirin yüzde 11.6sı oranında idi. 2001 yılında uygulanan istikrar tedbirlerine, kemerin sıkılmasına, gelirin artırılmasına rağmen milli gelirin yüzde 18.2si oranında gerçekleşti. 2002 yılında da kemerleri sıkacağız, gelirleri artıracağız ki, milli gelirin yüzde 15.2si oranına insin. Bütün çabalara, rağmen bütçe açığı sorun olmakta devam ediyor.Bütçe açığına dayalı olarak kamunun (devletin) borçlanma gereğinin (yıl içinde bulması gereken borç miktarının) milli gelire oranı 2000 yılında yüzde 19.6 idi, 2001 yılında yüzde 19 oldu. 2002 yılında yüzde 11.9a inmesi bekleniyor.Bütün mesele, bir noktada düğümleniyor. Kamunun giderleri kısılacak, gelirleri artırılacak ki, bütçe açığı küçülsün. Kamunun borçlanma gereği azalsın.Maliye Bakanı geçen hafta 2001 yılındaki

Yazının Devamı

Küçülmeden, fakirleşmeden açık kapanmayacak

11 Şubat 2002


<#comment>Kamu açığı denildiğinde iki farklı rakamdan söz ediliyor: (1) Bütçe açığı. Açık anlatımıyla devletin giderleri ile gelirleri arasındaki fark. (2) Kamu kesimi borçlanma gereği. Açık anlatımıyla bütçe açığını kapatmak için devletin o yıl yapacağı borçlanmanın miktarı.
Kamu kesimi borçlanma gereği (devletin yıl içinde borç ile kapatmak zorunda olduğu açık) bütçe açığından kaynaklanır. Bütçe açık verdiği için kamu borçlanır. Kamu kesimi borçlanma gereği rakamı genelde bütçe açığı rakamından küçüktür.
Gelir ve gider rakamları enflasyon nedeniyle her yıl değiştiğinde bütçe açığının ve kamu borçlanma gereğinin büyüklüğü, milli gelir büyüklüğüne oranlanarak izlenir.
Bütçe açığı 2000 yılında milli gelirin yüzde 11.6’sı oranında idi. 2001 yılında uygulanan istikrar tedbirlerine, kemerin sıkılmasına, gelirin artırılmasına rağmen milli gelirin yüzde 18.2’si oranında gerçekleşti. 2002 yılında da kemerleri sıkacağız, gelirleri artıracağız ki, milli gelirin yüzde 15.2’si oranına insin. Bütün çabalara, rağmen bütçe açığı sorun olmakta devam ediyor.
Bütçe açığına dayalı olarak kamunun (devletin) borçlanma gereğinin (yıl içinde bulması gereken borç miktarının) milli

Yazının Devamı

"Çılgın Haftasonu"

10 Şubat 2002

"Çılgın Haftasonu" isimli oyunun yazarı bir Fransız. İsmi Marc Camoletti. Marc Camoletti 45 yıldır durmadan komedi türü oyun yazıyor. Şimdiye kadar 18 oyunu sahnelendi. İlk oyunu 1958 yılında Pariste sahnelenen "La Nonne Anna" isimli oyundu. Sonra oyunlar birbirini izledi. Marc Camolettinin ününü Fransa dışında taşıyan oyunu "Boeing Boeing"dir. Londrada Apollo Tiyatrosunda 7 yıl her gün sahnelenen bu oyunda Jerry Lewis, Tony Curtis, Thelma Ritter sahneye çıkmış, bu oyun daha sonra ABDnin değişik şehirlerinde aylarca sahnede kalmıştı.Çılgın Haftasonu (Pyjama poursix) isimli oyunu ilk olarak 1985 yılında Pariste Theatre Michelde sahnelendi. İki yıl altı yüz elliyi aşkın oyundan sonra 1991 yılında Londrada Joy Theatrede seyircilerle kucaklaştı. İstanbulda yaşıyorsanız, yolunuz İstanbula düşüyor ise bir çılgınlık yapınız. "Çılgın Haftasonu" isimli tiyatro oyununu görünüz. İki buçuk saat boyunca her şeyi unutarak gülmez ve de iyi vakit geçirmez iseniz bilet paranızı iade edemem ama, bana kızmakta serbestsiniz. Tiyatro İstanbulda iki oyun daha sahneleniyor Gencay Gürün ilk "hanım diplomatlarımızdan"dır. Büyükelçi Kamuran Gürünün de eşidir. Tiyatro aşkı diplomatlık sorumluluğunun üzerine

Yazının Devamı

"Çılgın Haftasonu"

10 Şubat 2002


<#comment>İstanbul’da yaşıyorsanız, yolunuz İstanbul’a düşüyor ise bir çılgınlık yapınız. "Çılgın Haftasonu" isimli tiyatro oyununu görünüz. İki buçuk saat boyunca her şeyi unutarak gülmez ve de iyi vakit geçirmez iseniz bilet paranızı iade edemem ama, bana kızmakta serbestsiniz.
"Çılgın Haftasonu" isimli oyunun yazarı bir Fransız. İsmi Marc Camoletti. Marc Camoletti 45 yıldır durmadan komedi türü oyun yazıyor. Şimdiye kadar 18 oyunu sahnelendi. İlk oyunu 1958 yılında Paris’te sahnelenen "La Nonne Anna" isimli oyundu. Sonra oyunlar birbirini izledi. Marc Camoletti’nin ününü Fransa dışında taşıyan oyunu "Boeing Boeingödir. Londra’da Apollo Tiyatrosu’nda 7 yıl her gün sahnelenen bu oyunda Jerry Lewis, Tony Curtis, Thelma Ritter sahneye çıkmış, bu oyun daha sonra ABD’nin değişik şehirlerinde aylarca sahnede kalmıştı.
Çılgın Haftasonu (Pyjama poursix) isimli oyunu ilk olarak 1985 yılında Paris’te Theatre Michel’de sahnelendi. İki yıl altı yüz elliyi aşkın oyundan sonra 1991 yılında Londra’da Joy Theatre’de seyircilerle kucaklaştı.

Çılgın Haftasonu’nu Gencay Gürün ile Can Kapyalı Türkçeleştirdi. Gencay Gürün, kendi kurduğu Tiyatro İstanbul’da sahneye koydu.

Yazının Devamı