Çekirdeksiz üzüm

28 Ocak 2002


<#comment>"Suçsuz yere on beş aydır dört duvar arasında ıstırap çekmemin ve otuz yılda oluşan aile varlığımın yok olmasının tek suçlusu sizsiniz. Günlük yazılarınızı her gün okurum. TV programlarınızı izlerim. 1995 yılındaki bir köşe yazınızda özelleştirme programı kapsamında Sümerbank’ın satışını konu almıştınız. Sümerbank’ı övmüştünüz. Yazı, "Sümerbank çekirdeksiz üzümdür" diye bitiyordu. Kim sevmez ‘çekirdeksiz üzüm’ü?
İnanınız banka satın almak diye hiçbir niyetim yokken, bu yazınız üzerine araştırıp incelemeye başladım. Uzatmayayım. Sümerbank’ı satın aldım. Şimdi de bunu yaptığım için suçsuz yere on beş aydır hapisteyim..."
Sayın okuyucularım, Milliyet’e gelen ve üzeri "Hapishane müdürlüğünce görülmüştür" damgalı mektubu okuyunca önce şaşırdım. Sonra üzüldüm. Mektup Hayyam Garipoğlu’ndan geliyordu. Ve de yukarıda aktardığım şekilde başlıyordu. Hayyam Garipoğlu’nu hayatımda görmedim, tanımam ama mektubu beni etkiledi.
Bakınız neler yazıyor:
• Ticarete 1971’de Almanya’da başladım. İlk fabrikam 1976 yılında Ceyhan’da üretime geçti. Daha sonra Amasya, Lüleburgaz, Adıyaman, İzmir ve Bandırma’da 15 fabrika kurdum. Beş bin kişiye istihdam imkanı sağladım.


Yazının Devamı

Defterdar Frankfurt'a "gitti - geldi"

27 Ocak 2002

Defterdar'ı Frankfurt'lara taşıyıp başına "kuş" konduran bir hanım var. Adı Ayşe Erkmen. Ayşe Erkmen İstanbul'da heykel eğitimi görmüş bir hanım sanatçı. Sadece heykel ile uğraşmıyor, fotoğraf, video ve de yeni bir sanat dalı olan "yerleştirme" konusunda yurtiçi ve yurtdışı etkinliklerde öne çıkmış bir sanatçı. Almanya'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank'ın bir sanat yarışmasına katılan 12 sanatçı arasında Ayşe Erkmen'in projesi beğenildi. Ayşe Erkmen de Defterdarı alıp Frankfurt'a götürdü. Main Nehri üzerinde geçen yılın 28 Nisan'ı ile 27 Mayıs'ı arasında tarifeli olarak yolcu taşıttırdı.Hikaye ilginç. Baştan anlatayım.Deutsche Bank eski, büyük, zengin bir banka. Alman sanatçıların eserlerinden oluşan çok zengin bir koleksiyonu var. Almanya'nın değişik şehirlerinde galerileri var.Gelişen ve değişen sanat anlayışı içinde banka yönetimine bundan sonra kalıcı eserlere para yatırarak depoları dolduracak yerde "geçici - geçecek" (moment) sanat olaylarına destek verme politikası benimsenmiş.Hedef daha çok insana ulaşacak olaylarla sanatın yaygınlaştırılmasına yardımcı olmak. Ayşe Erkmen'in beğeni gören projesinin (konsepti) esası, 3 ayrı ülkenin, 3 ayrı şehrinde yolcu taşıyan 3

Yazının Devamı

Defterdar Frankfurt'a "gitti - geldi"

27 Ocak 2002


<#comment>Defterdar, Denizcilik İşletmeleri'nin 199 yolcu taşıyan küçük bir gemisi. Şimdilerde İstanbul Boğazı'nda Sarıyer ile Anadolu Kavağı arasında gidip geliyor. İstanbul'da yaşıyorsanız veya yolunuz İstanbul'a düşer ise, çoluk çocuk bu gemi ile bir Boğaz sefası yapınız... 1985 yılında inşa edilen, 27 metre uzunluğundaki bu gemi Frankfurt seferinden yakında döndü. Frankfurt makyajı ve de Avrupa görmüş mürettebatı ile şimdi "bambaşka"!..
Defterdar'ı Frankfurt'lara taşıyıp başına "kuş" konduran bir hanım var. Adı Ayşe Erkmen. Ayşe Erkmen İstanbul'da heykel eğitimi görmüş bir hanım sanatçı. Sadece heykel ile uğraşmıyor, fotoğraf, video ve de yeni bir sanat dalı olan "yerleştirme" konusunda yurtiçi ve yurtdışı etkinliklerde öne çıkmış bir sanatçı. Almanya'nın en büyük bankalarından Deutsche Bank'ın bir sanat yarışmasına katılan 12 sanatçı arasında Ayşe Erkmen'in projesi beğenildi. Ayşe Erkmen de Defterdarı alıp Frankfurt'a götürdü. Main Nehri üzerinde geçen yılın 28 Nisan'ı ile 27 Mayıs'ı arasında tarifeli olarak yolcu taşıttırdı.
Hikaye ilginç. Baştan anlatayım.
Deutsche Bank eski, büyük, zengin bir banka. Alman sanatçıların eserlerinden oluşan çok zengin bir

Yazının Devamı

Yağar ise sel basıyor yağmaz ise her yer kuruyor

26 Ocak 2002

Ama geliniz görünüz ki, vergi toplamak güçleşti. (a) Ekonomi durgunluk içinde. Üretim yapılamıyor. Üretim yapılamayınca vergi gelirleri düşüyor. (b) Yeni vergi koymanın, vergi oranlarını artırmanın imkanı yok. Tersine halk vergi affı, vergi indirimi bekliyor.Bu durumda, kamuda sağlanmak istenen denge sağlanamaz ise, kamu açığı büyüyecek. Bundan önce krize, kamu açığı nedeni ile girmiştik. Yeniden krize gireceğiz. Eldeki araçları kullanarak ekonomiyi dengede tutmak giderek zor hale geliyor. (1) Kamunun gelir giderini dengelemek zorundayız. Kamu harcamalarını kısmak, kamu gelirlerini artırmak zorundayız. Kamu harcamaları kısılacağı kadar kısıldı. Devlet yatırım yapmaz, iş yapmaz hale getirildi. Bundan sonra yapılacak, kamu gelirini artırmak. Kamu gelirini artırmak demek vergi toplamak demek. Ucuz döviz korkutuyor Ama geliniz görünüz ki, ucuz döviz, kısa sürede ithalatı azdırmasa da, kısa ve uzun sürede üretim yapısını bozuyor. İthal girdilerin ve ara mallarının ucuz hale gelmesi, yerli üretimi caydırıyor. Hedefimiz korumalı ve de ithal ikamesine dayalı sanayileşme değil ama, dünya pazarında rekabet edebilmesi için sanayiciye istikrarlı ve de gerçekçi bir kur politikası güvencesi

Yazının Devamı

Yağar ise sel basıyor yağmaz ise her yer kuruyor

26 Ocak 2002


<#comment>Eldeki araçları kullanarak ekonomiyi dengede tutmak giderek zor hale geliyor. (1) Kamunun gelir giderini dengelemek zorundayız. Kamu harcamalarını kısmak, kamu gelirlerini artırmak zorundayız. Kamu harcamaları kısılacağı kadar kısıldı. Devlet yatırım yapmaz, iş yapmaz hale getirildi. Bundan sonra yapılacak, kamu gelirini artırmak. Kamu gelirini artırmak demek vergi toplamak demek.
Ama geliniz görünüz ki, vergi toplamak güçleşti.
(a) Ekonomi durgunluk içinde. Üretim yapılamıyor. Üretim yapılamayınca vergi gelirleri düşüyor.
(b) Yeni vergi koymanın, vergi oranlarını artırmanın imkanı yok. Tersine halk vergi affı, vergi indirimi bekliyor.
Bu durumda, kamuda sağlanmak istenen denge sağlanamaz ise, kamu açığı büyüyecek. Bundan önce krize, kamu açığı nedeni ile girmiştik. Yeniden krize gireceğiz.

Yazının Devamı

Çiftçi, kredi kilidi açılmadan üretim yapamaz

25 Ocak 2002

Küçüğün küçüğü çiftçi, Ziraat Bankası tarafından finanse edilen tarım kredi kooperatiflerinden bu ihtiyaçlarını "nakit olarak" değil, "mal" olarak temin eder. Sonra "mal bedeli" olarak hesaba geçen borcu ve faizini "nakit olarak" öder.Küçüğün az irisine, Ziraat Bankası "şahsi kredi" açar.Geçen yıl belli bölgelerde tarımsal üretim kuraklık nedeniyle düşük kaldı. Belli ürünler para etmedi. Ardından kriz çıktı. Normal faizini bile ödeyemez durumdaki çiftçinin tepesine bir de yüksek gecikme faizi bindirildi.Borcunu ödeyemeyen çiftçiler icraya düştü. Mallarına el konuldu. Hapis korkusu başladı.Ama her şeyin üzerinde 2002 yılı tarımsal üretimi için tehlike belirdi. Çünkü, borcunu ödeyemeyen, malını mülkünü icraya kaptıran, elinde parası kalmayan üreticinin, tohum, gübre ve ilaç alarak 2002 yılında üretim yapması imkansız hale geldi. Küçük çiftçi genelde tohum, gübre ve ilaç satın almak için kredi kullanır. Ürünü sattığında kredi borcunu öder. Sonra yeni ürün döneminde tohum, gübre ve ilaç almak için tekrar borçlanır. Ziraat kilidi açıyor Ama Ziraat Bankası yönetimi, kilidi açmak için çalışmalarını sürdürdü. Şimdilerde çiftçiyi rahatlatacak, kredi sisteminin işlemesini sağlayacak

Yazının Devamı

Çiftçi, ‘kredi kilidi açılmadan’ üretim yapamaz

25 Ocak 2002


<#comment>Küçük çiftçi genelde tohum, gübre ve ilaç satın almak için kredi kullanır. Ürünü sattığında kredi borcunu öder. Sonra yeni ürün döneminde tohum, gübre ve ilaç almak için tekrar borçlanır.
Küçüğün küçüğü çiftçi, Ziraat Bankası tarafından finanse edilen tarım kredi kooperatiflerinden bu ihtiyaçlarını "nakit olarak" değil, "mal" olarak temin eder. Sonra "mal bedeli" olarak hesaba geçen borcu ve faizini "nakit olarak" öder.
Küçüğün az irisine, Ziraat Bankası "şahsi kredi" açar.
Geçen yıl belli bölgelerde tarımsal üretim kuraklık nedeniyle düşük kaldı. Belli ürünler para etmedi. Ardından kriz çıktı. Normal faizini bile ödeyemez durumdaki çiftçinin tepesine bir de yüksek gecikme faizi bindirildi.
Borcunu ödeyemeyen çiftçiler icraya düştü. Mallarına el konuldu. Hapis korkusu başladı.
Ama her şeyin üzerinde 2002 yılı tarımsal üretimi için tehlike belirdi. Çünkü, borcunu ödeyemeyen, malını mülkünü icraya kaptıran, elinde parası kalmayan üreticinin, tohum, gübre ve ilaç alarak 2002 yılında üretim yapması imkansız hale geldi.

Yazının Devamı

Devlet memuruna adil ücret hayal

24 Ocak 2002

Resmi Gazetede 13 Temmuzda yayımlanan yetki yasası, hükümete kanun hükmünde kararname çıkararak 2005 yılına kadar memurlar arasındaki ücret adaletsizliğini giderme yetkisi veriyor. Yasa uyarınca 375 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 1. maddesi A bendi kapsamına giren ve "temsil tahsisatı" almayan personele "görev tazminatı" ödenecek. Görev tazminatı, başlangıçta öğretim üyeleri için düşünüldü ama, daha sonra bu tazminattan hakim, savcı, subay ve astsubayların da yararlanması kabul edildi. Şimdi uygulama kapsamını daha da genişletmek için savaş veriliyor. Ücret sistemi rezil oldu İşte bir memur maaşını oluşturan 55 farklı ödemenin listesi: (1) Aylık tutarı. (2) Taban aylığı. (3) Kıdem aylığı. (4) İş güçlüğü zammı. (5) İş riski zammı. (6) Temininde güçlük zammı. (7) Mali sorumluluk zammı. (8) Özel hizmet tazminatı. (9) Eğitim, öğretim hizmeti tazminatı. (10) Din hizmetleri tazminatı. (11) Emniyet hizmetleri tazminatı. (12) Mülki idare tazminatı. (13) Denetim tazminatı. (14) Adalet hizmeti tazminatı. (15) Diğer personel tazminatı. (16) Silahlı Kuvvetler tazminatı. (17) Makam tazminatı. (18) Yüksek hakimlik tazminatı. (19) Emniyet uçuş tazminatı. (20) MİT tazminatı. (21) Uçuş,

Yazının Devamı