<#comment>#comment>Tavuk eti "ucuz et". Hem ucuz hem sağlıklı et olduğu için başka ülkelerde kişi başına tüketim rakamı yüksek. ABD’de kişi başına yılda 45 kg. beyaz et tüketiliyor (ABD’de beyaz et tüketiminde hindinin payı büyük). Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına yıllık beyaz et tüketimi 25 kg. Bizde ise 1990’ların başında kişi başı 4 kg. olan beyaz et tüketimi şimdilerde ancak 11 kilogramın üzerine çıkabildi. Türkiye’de beyaz et talebi her yıl ortalama yüzde 10 artış göstermeye başlayınca, tavuk çiftliklerinin sayıları arttı. Çiftlikler kapasitelerini büyüttü.
Derken, 1999 yılı ortalarında Türk halkının beyaz et talebinde beklenmedik bir yavaşlama ortaya çıktı. Kriz ise piyasayı rezil etti.
Bu sektörden 2 milyon insan doğrudan veya dolaylı olarak ekmek yiyordu. Yılda 780 bin ton beyaz et 7 milyar adet yumurta üretiliyordu. Sektörün yıllık cirosu 1.5 milyar dolar dolayındaydı.
Beklenmedik bir şekilde talep düşünce artan maliyetlere rağmen üreticiler stok eritmek için fiyatı aşağıya çekti.
Kriz öncesi kilosu ortalama 1.52 dolara satılan tavuk eti, 0.93 dolara satılır oldu.
Bayram ve yılbaşı tatilleri yaklaşırken gazetelerde tatil ilanlarının sayısı artar. Sayfa sayfa tatil ilanı yayımlanır. Tatil günleri yaklaşınca da, "bu tatil insanlar akın akın yurtdışına gidiyor" söylemleri başlar. Ben pek merak ederim. Seyahat acenteleri bu ilanlar ile kaç tatilci topluyor? Akın Akın yurtdışına gidenlerin sayısı nedir?Bayram ve yılbaşı tatillerinde "yüz binler" mi yurtdışına gidiyor? Net - Tur yöneticisi Tavit Köletavitoğlu, turizm araştırmacısı Fehmi Köfteoğlu, Vasco Turizm yöneticisi Dr. Yusuf Örnek ve Asya Tur yöneticisi Haldun Bezciden bunları öğrenmeye çalıştım. Bana söylenenleri sayın okuyucularıma arz ediyorum:Yurtdışına uçak ile seyahatler genelde İstanbul çıkışlı oluyor. İstanbuldan her gün kalkış yapan uçak sayısı belli. Her uçağın yolcu kapasitesi belli. Uçaklar sadece "bayramcılar" ile dolsa bir günde İstanbul çıkışlı yurtdışına 2 bin - 3 bin kişi tatile gider... Otobüs ile yurtdışı turları ise sadece komşu ülkelere düzenleniyor. Bunlara katılanların sayısı da çok değil.Geçen yıl tali süreleri uzundu. On günlük tatiller vardı. Ekonomi iyi gidiyor, insanlar para harcıyordu. Bayram ve yılbaşı tatillerinde 60 - 70 bin kişi yurtdışına gitmişti. ABD,
<#comment>#comment>Bu bayram yurtdışına tatil için gidenlerin sayısının 20 bin dolayında olduğu tahmin ediliyor.
Bayram ve yılbaşı tatilleri yaklaşırken gazetelerde tatil ilanlarının sayısı artar. Sayfa sayfa tatil ilanı yayımlanır. Tatil günleri yaklaşınca da, "bu tatil insanlar akın akın yurtdışına gidiyor" söylemleri başlar. Ben pek merak ederim. Seyahat acenteleri bu ilanlar ile kaç tatilci topluyor? Akın Akın yurtdışına gidenlerin sayısı nedir?
Bayram ve yılbaşı tatillerinde "yüz binler" mi yurtdışına gidiyor? Net - Tur yöneticisi Tavit Köletavitoğlu, turizm araştırmacısı Fehmi Köfteoğlu, Vasco Turizm yöneticisi Dr. Yusuf Örnek ve Asya Tur yöneticisi Haldun Bezci’den bunları öğrenmeye çalıştım. Bana söylenenleri sayın okuyucularıma arz ediyorum:
Yurtdışına uçak ile seyahatler genelde İstanbul çıkışlı oluyor. İstanbul’dan her gün kalkış yapan uçak sayısı belli. Her uçağın yolcu kapasitesi belli. Uçaklar sadece "bayramcılar" ile dolsa bir günde İstanbul çıkışlı yurtdışına 2 bin - 3 bin kişi tatile gider... Otobüs ile yurtdışı turları ise sadece komşu ülkelere düzenleniyor. Bunlara katılanların sayısı da çok değil.
Geçen yıl tali süreleri uzundu. On günlük tatiller
Kuran - ı Kerimde "bayram" ifadesi sadece bir surenin, bir ayetinde bir kelime olarak yer alır. "Maide" suresinin 114 numaralı ayetinde: "Meryem oğlu İsa, Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Senden bir delil olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın dedi" ifadesi vardır.Din bilginleri bu anlatımın "İsanın son yemek sofrası ile ilgili bir anlatım" olduğu şeklinde yorum yaparlar. Ramazan ve Kurban bayramlarıyla ilgili düzenlemeler "hadisler"e dayanır. Müslümanlar ramazan ayında otuz gün süren oruçtan sonra yeme - içme rahatlığını üç gün süre ile kutlar. Bu üç günlük kutlamalar, bu üç gün süren bayram ile ilgili olarak Müslümanların kitabı Kuran - ı Kerimde bir açıklama yoktur. Bayram kanunları vardı Osmanlı dönemindeki bayramlarda sadece saraydaki kutlamalar ile, saraya bağlı askeri ve mülki erkanın ve de saray çevresindeki zengin sınıfın merasim ve şenlikleri anlatılır. Halkın bayramından genelde söz edilmez.Açık anlatımıyla Osmanlı döneminde bayramlar belli bir çizginin üzerinde yaşayanların, varlıklıların bayramı olarak benimsenmiş, bu üst ve üstün grubun, fakirleri, güçsüzleri hatırlama onlara gıda ve para yardımı
<#comment>#comment>Müslümanlar ramazan ayında otuz gün süren oruçtan sonra yeme - içme rahatlığını üç gün süre ile kutlar. Bu üç günlük kutlamalar, bu üç gün süren bayram ile ilgili olarak Müslümanların kitabı Kuran - ı Kerim’de bir açıklama yoktur.
Kuran - ı Kerim’de "bayram" ifadesi sadece bir surenin, bir ayetinde bir kelime olarak yer alır. "Maide" suresinin 114 numaralı ayetinde: "Meryem oğlu İsa, ‘Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Sen’den bir delil olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın dedi" ifadesi vardır.
Din bilginleri bu anlatımın "İsa’nın son yemek sofrası ile ilgili bir anlatım" olduğu şeklinde yorum yaparlar. Ramazan ve Kurban bayramlarıyla ilgili düzenlemeler "hadisler"e dayanır.
Hadislerde nakledildiğine göre, Hazret - i Muhammed, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medine’de yaşayan İran asıllıların "Nevruz" ve "Mihrican" kutlamalarından etkilenmiştir. Bu folklorik kutlamaların İslam cemaatinde "ümmetin tevhidi"ne ters düşeceğini görerek, Ramazan ve Kurban kutlamalarının bu kutlamaların yerini almasını buyurmuştur. Osmanlı döneminde bayram merasim ve şenliklerinin bir kanun ile
Uzunçarşı Caddesinin iki yanındaki satıcılar kullanılmamış ucuz giysileri kaldırıma dizmiş. Jean pantolon 7 milyon, kumaş pantolon 12 milyon liraydı.Mahkeme Sokaktaki satıcılar ise ihtisaslaşmış. Kadın, çocuk ve erkek kazağı satıyor.Kızıl Hanın önünden Asmaaltı Caddesine girdim. Meydana bakan dükkanlardan Enver Gıdada bayramlık çikolata 4 milyon 500 bin lira, badem şekeri 3 milyon lira, Kent şekeri 6 milyon liraya satılıyor. Kalealtı Şekercisi ile işportacılar lokuma 2 milyon lira istiyor. Mısırçarşısının arkasından dolandım. Tahmis Sokağında iğne atsan insandan yere düşmüyor. İnsanlar kahve kuyruğunda. Kahvenin 100 gramı 750 bin lira. Açık Seylan çayının kilosu 10 milyon lira. Hasırcılar Caddesi de kalabalıklaştı. İnsanlar işportadan değişik şeyler alıyordu. İşportada 10 çay kaşığı 1 milyon liraya, 3 erkek çorabı 2 milyon 500 bin liraya, yarım kiloluk limon kolonyası 2 milyon liraya satılıyordu.Sultanhamama doğru insan seli yoğunlaştı. O kalabalık arasında bir döviz büfesinin "No komisyon" yazılı kırmızı ışıklı levhası dikkatimi çekti. Önünde insanlar sıraya girmişti. Bazıları ışıklı levhada dolar ve markın alım satım fiyatını izliyordu. İşportacının biri düşen döviz fiyatına
<#comment>#comment>Eminönü’nde Rüstempaşa Camii’nin önündeki Büyük Çukur Han’ın dolmuş duraklarına bakan duvarının dibinde alt gelir grupları için ucuz sobalar satılır. Ucuz dedi isem, en ucuz gazlı "Vezüv sobası" 90 milyon lira... Dün yağmur çiselerken çok kişi bayram öncesi soba pazarlığı yapıyordu. Yol üzerindeki Sadık Büfe’den itibaren giyilmiş ayakkabı satıcıları yağmur altında müşteri bekliyordu. Kullanılmış erkek ayakkabıları pırıl pırıl boyanmış, kaldırıma dizilmiş. Kullanılmış İtalyan ayakkabılarının fiyatı 16 milyon lira, yerli ve de pençe görmemiş ayakkabılar 8 milyon liraya satılıyor.
Uzunçarşı Caddesi’nin iki yanındaki satıcılar kullanılmamış ucuz giysileri kaldırıma dizmiş. Jean pantolon 7 milyon, kumaş pantolon 12 milyon liraydı.
Mahkeme Sokak’taki satıcılar ise ihtisaslaşmış. Kadın, çocuk ve erkek kazağı satıyor.
Kızıl Han’ın önünden Asmaaltı Caddesi’ne girdim. Meydana bakan dükkanlardan Enver Gıda’da bayramlık çikolata 4 milyon 500 bin lira, badem şekeri 3 milyon lira, Kent şekeri 6 milyon liraya satılıyor. Kalealtı Şekercisi ile işportacılar lokuma 2 milyon lira istiyor. Mısırçarşısı’nın arkasından dolandım. Tahmis Sokağı’nda iğne atsan insandan yere
Mersinde 2 - 9 Aralıkta yağan yağmur, asfalt yolları sökmekle, evlerin alt katlarını sele boğmakla kalmadı, il ekonomisinin can damarı olan seraları da yıktı. Tarım İl Müdürü Zafer Nergisten aldığım bilgiye göre Mersinde 120 bin dönüm tarım arazisi selden zarar gördü. 7 bin 606 çiftçi ailesi varını yoğunu kaybetti.Zarar gören 120 bin dönüm tarım arazisinin 34 bin dönümü "sera". Mersindeki seraların sadece 50 dönümlük bölümü cam kaplı, metal yapılı, otomatik sulamalı, bilgisayar kontrollü modern sera. Büyük bölümü, üzeri plastik örtü kaplı basit sera. Basit sera denilen şey de çiftçi için bir önemli yatırım. Bir dönüm sera örtüsü 50 - 60 milyon, toprağı 20 - 30 milyon lira. Seralarda domates, biber, patlıcan, kabak, çilek ekiliydi. Sel, seralarla birlikte ürünü de götürdü.Bir dönüm seradan 5 ton domates alınır. Domatesin tohumu 15 Temmuzda toprağa atılır. 15 Ağustosta fidele dikilir. O tarihten sonra ilaçlanır, çapalanır. 15 Kasımdan, 15 Aralıktan sonra hasat başlar. İşte tam hasatın başlayacağı günlerde seralarla birlikte domatesleri de sel götürdü.Mersinde 24 bin 500 dönüm açık arazideki sebze, marul ve maydanoz ürünü de sele kapıldı. 45 bin dönümdeki hububat, 9 bin dönümdeki