Bunları Neslihan Tombul Hanım söylüyor. Neslihan Tombul Hanım, The Bank of New Yorkun Türkiye temsilcisi. Yurtdışında deneyimi var. The Bank of New York, Türk bankalarına, büyük Türk kuruluşlarına dış finansman sağlayan, onların hisse senetlerinin yurtdışında paraya çevrilmesine aracılık eden, Türk ekonomisi ile sıkı bir ilişki içinde olan bir Amerikan bankasıdır. KRİZ bitecek, eski güzel günler geri gelecek hayali ile yaşayanlar yanılıyor. Eski güzel günler artık geri gelmeyecek. Gelemeyecek. Kriz bir "süreç" değil, "darbe"dir Halk bunu geçici sanıyor. Kriz ne zaman sona erecek de, eski alışılan düzen geri dönecek? diye bekleşiyor. Anlaşılamayan Türkiyede bugüne kadar oynanan oyunun şartlarının değiştiğidir. Bundan sonra top yeni ve farklı kaidelere/şartlara göre oynanacak. Bundan sonra maliyete göre fiyat belirleme (harcamaya göre, geliri artırma) şansımız yok. Piyasa şartlarına uyacağız. Mal ve hizmetleri dünya kalitesinde, dünya fiyatı ile dalgalı kur sistemi içinde üreteceğiz.Kriz darbesi 19 Şubattan sonra daha başka yanlışları ortaya çıkardı. Demokrasimizin zaafı, sosyal ve politik reformlar, seçim kanunu, şeffaflık, etik değerler, bankacılık sisteminin sorunları,
<#comment>#comment>KRİZ bitecek, eski güzel günler geri gelecek hayali ile yaşayanlar yanılıyor. Eski güzel günler artık geri gelmeyecek. Gelemeyecek.
Bunları Neslihan Tombul Hanım söylüyor. Neslihan Tombul Hanım, The Bank of New York’un Türkiye temsilcisi. Yurtdışında deneyimi var. The Bank of New York, Türk bankalarına, büyük Türk kuruluşlarına dış finansman sağlayan, onların hisse senetlerinin yurtdışında paraya çevrilmesine aracılık eden, Türk ekonomisi ile sıkı bir ilişki içinde olan bir Amerikan bankasıdır.
Neslihan Tombul diyor ki: "Kriz bir süreç değildir. Kriz bir darbedir. Bir saat içinde, bir gün içinde ekonomiyi vurur. Kurulu yapıyı yıkar. Biter. İşte ondan sonra yepyeni şartlar ortaya çıkar. Krizden sonra önemli olan ortaya çıkan o yeni şartlara uyumdur. Türk parası devalüe oldu. Şimdi dalgalanıyor. Bu yeni bir durum.
Halk bunu geçici sanıyor. ‘Kriz ne zaman sona erecek de, eski alışılan düzen geri dönecek?’ diye bekleşiyor. Anlaşılamayan Türkiye’de bugüne kadar oynanan oyunun şartlarının değiştiğidir. Bundan sonra top yeni ve farklı kaidelere/şartlara göre oynanacak.
Bundan sonra maliyete göre fiyat belirleme (harcamaya göre, geliri artırma)
Geçen hafta sonu yayımlanan raporda, Türk ekonomisinin geleceği ile ilgili çok çok çok önemli bir tahmin yer alıyordu.Deutsche Bank raporunda sergilenen tahminlere göre, Türkiyenin iç borç sorununun altından kalkabilmesi için yapabileceği üç şey var: (1) Merkez Bankası para basacak. Bu para ile iç borç faizi ödenecek. Bu nedenle enflasyon şahlanacak. (2) Bütçe harcamaları daha fazla kısılacak. Bütçe gelirlerini artırmak için halka daha fazla vergi salınacak. Bu nedenle piyasa daha da daralacak. (3) İç borcun yeniden yapılandırılması için konsolidasyon veya moratoryuma gidilecek. Geçen hafta sonu Deutsche Bank tarafından "Türkiye Raporu" adı altında bir rapor yayımlandı. Banka bu raporu bütün dünyada dağıttı. Bankanın raporu yabancılar için yazılmış bir rapordur. Türklerden çok yabancıları ilgilendirir. Deutsche Bank (1) Almanların iki büyük bankasından biri olduğu için, (2) Türkiye ile uzun yıllardır yakın ilişki içinde olduğu ve Türkiyeyi çok iyi izleyen bir banka olduğu için yabancılar değerlemelerine önem verir. Kesin hükümlü rapor Durup dururken böyle bir raporu bir yabancı banka, hele hele Türkiye ile bu kadar büyük parasal ilişki içinde olan ve de ciddi olduğu sanılan bir
<#comment>#comment>Geçen hafta sonu Deutsche Bank tarafından "Türkiye Raporu" adı altında bir rapor yayımlandı. Banka bu raporu bütün dünyada dağıttı. Bankanın raporu yabancılar için yazılmış bir rapordur. Türklerden çok yabancıları ilgilendirir. Deutsche Bank (1) Almanların iki büyük bankasından biri olduğu için, (2) Türkiye ile uzun yıllardır yakın ilişki içinde olduğu ve Türkiye’yi çok iyi izleyen bir banka olduğu için yabancılar değerlemelerine önem verir.
Geçen hafta sonu yayımlanan raporda, Türk ekonomisinin geleceği ile ilgili çok çok çok önemli bir tahmin yer alıyordu.
Deutsche Bank raporunda sergilenen tahminlere göre, Türkiye’nin iç borç sorununun altından kalkabilmesi için yapabileceği üç şey var: (1) Merkez Bankası para basacak. Bu para ile iç borç faizi ödenecek. Bu nedenle enflasyon şahlanacak. (2) Bütçe harcamaları daha fazla kısılacak. Bütçe gelirlerini artırmak için halka daha fazla vergi salınacak. Bu nedenle piyasa daha da daralacak. (3) İç borcun yeniden yapılandırılması için konsolidasyon veya moratoryuma gidilecek.
Raporda bu üç seçenekten, ilk ikisinin uygulanamayacağı görüşü yer alıyor. Türkiye para basmayacak, bütçeyi daha fazla kısamayacak,
Sultanahmetteki hapishane binasını Türkiyenin en lüks oteli haline dönüştüren, Four Seasons oteller zinciri, Yapı Kredi Bankası ile ortak olarak ihaleyi kazandı.Genelde yabancı otel zincirleri sadece otel işletiyor. Otel yatırımına para vermiyor. Fakat Four Seasons otellerinin patronu İsadore Sharp, İstanbul hayranı olduğundan İstanbulda bir şeyler yapmak istiyor. Sultanahmetteki oteli açan ve yücelten yöneticisi Marcos Bekhit de yeni bir otel açmak için çırpınıyor. İstanbulda Beşiktaşta Devlet Konuk Evi olarak yapımına başlanılan, tamamlanamayan, yarım kalan binayı Özelleştirme İdaresi, turistik otel yapılmak üzere "özelleştirme programı çerçevesinde" ihaleye çıkardı. Otel yapımına başlanamıyor Mevcut binaların otele dönüştürülmesi için 100 milyon dolarlık ek yatırım harcaması gerekiyor. Türkiyenin kriz ortamında bu rakam çok önemli bir yabancı sermaye harcaması.Projeler sekiz ay önce tamamlandı. Turizm Bakanlığından Turizm Yatırım Belgesi alındı...Amma ve lakin, otelin yapımına başlanamıyor.Çünkü efendim, Bayındırlık Bakanlığı, Özelleştirme Yüksek Kurulunun, eski Atik Ali Paşa Yalısının yeni Devlet Konuk Evi arsasını "Turizm Tesis Alan"ı olarak ilan edemeyeceği ve burada
<#comment>#comment>İstanbul’da Beşiktaş’ta Devlet Konuk Evi olarak yapımına başlanılan, tamamlanamayan, yarım kalan binayı Özelleştirme İdaresi, turistik otel yapılmak üzere "özelleştirme programı çerçevesinde" ihaleye çıkardı.
Sultanahmet’teki hapishane binasını Türkiye’nin en lüks oteli haline dönüştüren, Four Seasons oteller zinciri, Yapı Kredi Bankası ile ortak olarak ihaleyi kazandı.
Genelde yabancı otel zincirleri sadece otel işletiyor. Otel yatırımına para vermiyor. Fakat Four Seasons otellerinin patronu İsadore Sharp, İstanbul hayranı olduğundan İstanbul’da bir şeyler yapmak istiyor. Sultanahmet’teki oteli açan ve yücelten yöneticisi Marcos Bekhit de yeni bir otel açmak için çırpınıyor.
İhale 29 milyon dolar kira bedeli, (dikkat buyurunuz satın alma değil kira) karşılığı üzerlerinde kalınca yabancı sermaye grubu yatırım için kolları sıvadı.
Mevcut binaların otele dönüştürülmesi için 100 milyon dolarlık ek yatırım harcaması gerekiyor.
Ali Püsküllüoğlu'nun Türkçe sözlüğünde "çerçi" kelimesinin karşısında "sırtında ya da el arabasında taşıdığı ya da bir hayvana yüklediği ufak tefek tuhafiye eşyasını, incik, boncuğu köy köy, mahalle mahalle, pazar pazar dolaşarak satan gezici esnaf" tanımı vardır.Çerçi'nin babası Haluk Anat, bir "zoolog", "hayvan bilimci." Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde asistan iken 1970 olaylarında "solcu tasfiyesi"ne uğrayanlardan. İşsiz kalınca karısı Lale Anat ile Bodrum'a göçen solcular kafilesine katılmış. Haluk Anat "hayvan ilimci" olarak Anadolu'yu köy köy dolanıp hayvan kemiği topluyor ya... Kemik toplarken, yöresel takılara da ilgi duyuyor. Onları satın alıyor.Gezilerden dönüşünü arkadaşları dört gözle bekliyor. "Çerçi başı aç bakalım torbanı bu seyahatte neler topladın?" diyerek getirdiklerine ilgi gösteriyor. Sonra da onu teşvik ediyor. "Bodrum'a bu kadar turist geliyor. Aç bir dükkan, adını Çerçi koy. Bunları sat."Çerçi böyle doğuyor. Ama Lale ve Haluk Anat, "al sat"çılıktan "yap sat"çılığa geçme kararı veriyor. Hiç bilgileri olmadığı halde "gümüş işleme sanatı"na ilgi duyuyor. İstanbul'da Çemberlitaş'ta Tavuk Pazarı'nda Mıgırdıç Diger Usta'nın yanına çırak giriyor. Mıgırdıç
<#comment>#comment>Çerçi, Bodrum'un iskele meydanında bir binanın köşesindeki ufacık bir dükkanın adıdır. Bu dükkanda Haluk Anat ile eşi Lale Anat'ın çizimini ve emeğini taşıyan gümüş el işleri satılır. Çerçi'nin babası Haluk Anat geçen hafta öldü. Çerçi yetim kaldı.
Ali Püsküllüoğlu'nun Türkçe sözlüğünde "çerçi" kelimesinin karşısında "sırtında ya da el arabasında taşıdığı ya da bir hayvana yüklediği ufak tefek tuhafiye eşyasını, incik, boncuğu köy köy, mahalle mahalle, pazar pazar dolaşarak satan gezici esnaf" tanımı vardır.
Çerçi'nin babası Haluk Anat, bir "zoolog", "hayvan bilimci." Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nde asistan iken 1970 olaylarında "solcu tasfiyesi"ne uğrayanlardan. İşsiz kalınca karısı Lale Anat ile Bodrum'a göçen solcular kafilesine katılmış. Haluk Anat "hayvan ilimci" olarak Anadolu'yu köy köy dolanıp hayvan kemiği topluyor ya... Kemik toplarken, yöresel takılara da ilgi duyuyor. Onları satın alıyor.
Gezilerden dönüşünü arkadaşları dört gözle bekliyor. "Çerçi başı aç bakalım torbanı bu seyahatte neler topladın?" diyerek getirdiklerine ilgi gösteriyor. Sonra da onu teşvik ediyor. "Bodrum'a bu kadar turist geliyor. Aç bir dükkan, adını Çerçi koy.