Ayşe Hanım Teyzem faiz ile döviz arasına sıkıştı

7 Ağustos 2001


<#comment>Ayşe Hanım Teyzem dün radyodan Merkez Bankası'nın repo oranlarını düşürdüğünü duyar duymaz beni buldu. "- Türk lirasında kal, paranı ya repoda ya mevduatta tut diyenleri dinledim... Şimdi repo faizi inecek mi?" diyerek sual eyledi.
Ayşe Hanım Teyzeme anlattım, "Merkez Bankası'nın aşağıya çektiği repo faizi, halkın repo faizi değil. Bankaların kendi aralarındaki para alışverişlerinde 7 gün vadeli repo için uyguladıkları faiz. Merkez Bankası bu faizi yüzde 71'den yüzde 68'e çekti. Merkez Bankası diyor ki, döviz kurları istikrara kavuştu. Enflasyon düşüyor. Bundan sonra faizler ucuzlayacak."
Ayşe Hanım Teyzem "İyi de evladım" dedi. "Benim bankam bana 7 gün vadeli repo için zaten yüzde 71 faiz ödemiyordu. Yüzde 56 ödüyordu... Yoksa bankam beni kazıklıyor mu idi?" Anlattım, "- Ayşe Hanım Teyzeciğim, Merkez Bankası'nın açıkladığı bankalararası piyasadaki repo oranı ile bankaların halka uyguladıkları repo faizini sakın karıştırmayınız. İkisi farklı şeyler. Gazetelerde, TV ve radyoda açıklanan günlük repo faizlerini izlerken de bu ayırıma dikkat ediniz. Bankalararası piyasadaki repo faizi yüksektir. Halk bundan yararlanamaz. Halkın dikkat edeceği faiz, bankaların

Yazının Devamı

Muhasebe hatası Türkiye'yi batıracak

6 Ağustos 2001

(1) Türkiye'nin iç borç rakamı muhasebe düzeltmesi nedeniyle bir anda sanki "denemez bir büyüklüğe ulaştı. (2) Türkiye'nin iç borç faiz yükünün bütçeye yansıması muhasebe hatası ile bütçe açığını büyütüyor.Uzun hikayeyi "zetleyerek anlatayım. (1) Türkiye devleti topladığı vergilere ek olarak yedi ayda 60 katrilyon lira para yemedi ki, iç borç toplamı yedi ayda 36 katrilyondan 96 katrilyona çıksın... (2) Bütçenin giderleri arasına girmesi gereken iç borç faiz rakamı faiz değil, reel faiz olmalıdır. ™rneğin, nominal faiz yüzde 100 iken, enflasyon yüzde 70 ise devletin "deyeceği reel faiz yüzde 17.6'dır. (3) Muhasebede enflasyon düzeltmeleri yapılır ise Türkiye'nin bu iç borcu çevirebileceği ortaya çıkar.Daha iyi anlatayım:Türkiye'nin yıl başında iç borcu 36 katrilyon lira idi. Yedi ayda bu rakam 96 katrilyon lira oldu. Neden oldu? Biz bu parayı yedik mi? Devlet mi yedi? Halk mı yedi? Nereye gitti bu para? Maliyeciler, Hazineciler hata yapıyor. Muhasebe hatası yapıyor. Bu hata Türkiye'yi olduğundan k"tü g"steriyor. Türkiye'nin durumu iyi değil ama, bu kadar da k"tü değil. Muhasebe hatası içeride morali bozuyor. Dışarıda "Türkiye batmış, ağlayanı yok" g"rüntüsü veriyor. Paralar

Yazının Devamı

Muhasebe hatası Türkiye'yi batıracak

6 Ağustos 2001


<#comment>Maliyeciler, Hazineciler hata yapıyor. Muhasebe hatası yapıyor. Bu hata Türkiye'yi olduğundan kötü gösteriyor. Türkiye'nin durumu iyi değil ama, bu kadar da kötü değil. Muhasebe hatası içeride morali bozuyor. Dışarıda "Türkiye batmış, ağlayanı yok" görüntüsü veriyor.
(1) Türkiye'nin iç borç rakamı muhasebe düzeltmesi nedeniyle bir anda sanki ödenemez bir büyüklüğe ulaştı.
(2) Türkiye'nin iç borç faiz yükünün bütçeye yansıması muhasebe hatası ile bütçe açığını büyütüyor.
Uzun hikayeyi özetleyerek anlatayım.
(1) Türkiye devleti topladığı vergilere ek olarak yedi ayda 60 katrilyon lira para yemedi ki, iç borç toplamı yedi ayda 36 katrilyondan 96 katrilyona çıksın...
(2) Bütçenin giderleri arasına girmesi gereken iç borç faiz rakamı faiz değil, reel faiz olmalıdır. Örneğin, nominal faiz yüzde 100 iken, enflasyon yüzde 70 ise devletin ödeyeceği reel faiz yüzde 17.6'dır.

Yazının Devamı

Her gün bir şey olacak

5 Ağustos 2001

Beğeniriz, beğenmeyiz, eksik buluruz, tam buluruz ortada bir "istikrar programı" var. Bu memlekette bu program uygulanıyor.Şu anda geriye dönüş mümkün değil. Geriye dönülür ise her şey daha rezil olacak.Önemli olan program uygulanırken, yanlış politikalarla mevcut üretim yapısının ve sosyal yapının iyi yanlarının da zarara uğramamasıdır. Yapısal düzenleme arayışında, yapının düzgün olan yanlarının da kırılıp dökülmemesidir.Bu programın bir günde, bir haftada, bir ayda, üç ayda sonuç vermesi imkansız. "Öldük bittik" feryatları henüz gerçekçi değil. Program henüz öldüreceklerini öldürmedi. Feryatlar pozisyonlarını (kazanılmış durumlarını / ellerindeki kaleleri) kaybetme tehlikesi görenlerin feryadıdır. Program uygulanır ise yakında gerçek yapısal değişim başlayacak. Gerçek sancılar o zaman ortaya çıkacak. Gerçek feryatlar o zaman duyulacak.Günümüzde değişimin ve değişimin ekonomik ve sosyal etkilerinin göstergeleri bilinmiyor. Kapanan işyerleri, gerileyen üretim, azalan istihdam, bozulan gelir dağılımı ile ilgili gösterge yok. Tek gösterge "dolar kurundaki günlük ve hatta saatlik değişim." Kamuoyu istikrar programını döviz kurundaki değişime göre değerlendirir oldu. Halbuki döviz

Yazının Devamı

Her gün bir şey olacak

5 Ağustos 2001


<#comment>Kamuoyu her gün "bir şey olacak" bekleyişine itildi. Piyasa "her gün" krize giriyor! Her gün "çıkış yolu aranıyor!" Ankara'nın davranışı da bu "bekleyiş" ile bu "arayış" yangınını körüklüyor. İki günde bir ek niyet mektubu, üç günde bir IMF ile yeni bir pazarlık, dört günde bir döviz ile borçlanma denemesi, beş günde bir politikacı kavgası, istikrar arayışı"nı "macera"ya dönüştürdü.
Beğeniriz, beğenmeyiz, eksik buluruz, tam buluruz ortada bir "istikrar programı" var. Bu memlekette bu program uygulanıyor.
Şu anda geriye dönüş mümkün değil. Geriye dönülür ise her şey daha rezil olacak.
Önemli olan program uygulanırken, yanlış politikalarla mevcut üretim yapısının ve sosyal yapının iyi yanlarının da zarara uğramamasıdır. Yapısal düzenleme arayışında, yapının düzgün olan yanlarının da kırılıp dökülmemesidir.
Bu programın bir günde, bir haftada, bir ayda, üç ayda sonuç vermesi imkansız. "Öldük bittik" feryatları henüz gerçekçi değil. Program henüz öldüreceklerini öldürmedi. Feryatlar pozisyonlarını (kazanılmış durumlarını / ellerindeki kaleleri) kaybetme tehlikesi görenlerin feryadıdır. Program uygulanır ise yakında gerçek yapısal değişim başlayacak.

Yazının Devamı

Hazine TL harcamak için dolar ile borçlanıyor

4 Ağustos 2001

Borç alınabilecek Türk lirasının miktarı az, faizi yüksek olduğu için Hazine mecburiyetten döviz ile borçlanıyor.Hazinenin döviz ile borçlanması yeni değil. Krizden önce de Hazine Türk lirası ihtiyacı için döviz ile borçlanıyordu ama, bu işi dolaylı yapıyordu. Önce bankalar dışarıdan borç para buluyor, bankalar dövizi Merkez Bankasına satıyor, Merkez Bankasından aldıkları Türk lirasını Hazine kağıdına yatırıyordu. Bu işlemlerde kur riski bankalar üzerinde kalıyordu. Hazine, dün Türk bankalarından dolar ile borçlandı. 600 milyon dolarlık kağıt sattı. Kağıtların faizini altı ayda bir, anaparasını bir yıl sonra ödeyecek. Hazine iki hafta önce de 500 bin dolarlık iç borçlanmaya gitmişti. Ondan önce ise, bankaların elindeki Türk lirası borç kağıtlarını 6 milyar dolarlık, dövize endeksli kağıtlarla değiştirmişti. Dışarıdan kredi bulamayınca... (1) Türkiyede Merkez Bankası ile Hazinenin şu günlerdeki hedefi Türk lirasından dövize kaçışı önlemektir. Halkın Türk lirasına güvenini tazelemek, ekonomide Türk lirası kullanımını teşvik etmektir. Bunun için Türk lirası banka mevduatının vergileri düşürülüyor.(2) Ama bu arada Hazine iç piyasaya döviz kağıdı satarak, TL borçları dövize

Yazının Devamı

Hazine TL harcamak için dolar ile borçlanıyor

4 Ağustos 2001


<#comment>Hazine, dün Türk bankalarından dolar ile borçlandı. 600 milyon dolarlık kağıt sattı. Kağıtların faizini altı ayda bir, anaparasını bir yıl sonra ödeyecek. Hazine iki hafta önce de 500 bin dolarlık iç borçlanmaya gitmişti. Ondan önce ise, bankaların elindeki Türk lirası borç kağıtlarını 6 milyar dolarlık, dövize endeksli kağıtlarla değiştirmişti.
Borç alınabilecek Türk lirasının miktarı az, faizi yüksek olduğu için Hazine mecburiyetten döviz ile borçlanıyor.
Hazine’nin döviz ile borçlanması yeni değil. Krizden önce de Hazine Türk lirası ihtiyacı için döviz ile borçlanıyordu ama, bu işi dolaylı yapıyordu. Önce bankalar dışarıdan borç para buluyor, bankalar dövizi Merkez Bankası’na satıyor, Merkez Bankası’ndan aldıkları Türk lirasını Hazine kağıdına yatırıyordu. Bu işlemlerde kur riski bankalar üzerinde kalıyordu.

Kriz sonrası bu tür borçlanmanın kapısı kapandı. Hazine doğrudan döviz ile borçlanma mecburiyetinde kaldı. Türk lirası ihtiyacı için dışarıdan döviz kredisi alma şansı olmayınca, iç piyasadan döviz ile borç aramaya başladı. Bu doğrudan borçlanmada döviz kuru riski Hazine’nin üzerinde. Mecburiyetten yapılan işlem, ciddi sorunları peşinden

Yazının Devamı

ABDnin söylediğini değil yaptığını yapacaksınız

3 Ağustos 2001

The New York Times gazetesinde 18 Temmuz 2001 tarihinde Paul Krugmanın "Other Peoples Money" başlığı ile bir yazısı yayımlandı. Krugman yazısında diyor ki; ABD krizden talebi kamçılayarak, üretimi ve istihdamı artırarak çıkıyor. Halbuki başka ülkeler krize girdiğinde ABD çevreleri, ABD ile ilişkili uluslararası kuruluşlar, bankalar tersini tavsiye ediyor. Kamu harcamaları azaltılıyor. Vergi artırılıyor. Tüketimi frenlemek için faiz oranları yükseltiliyor. Yatırım ve üretimin frenlenmesi, büyümeden vazgeçilmesi isteniyor.Ünlü İngiliz iktisatçısı Keynes (1883 - 1946) bir ülkede istihdam sorunu ortaya çıktığında tüketim artışının yatırımları üretimi ve istihdamı artıracağını, kalkınmayı hızlandıracağını söylemişti. Ondan önceki "klasik iktisatçılar" ise ekonomilerin kısa sürede arz ve talep ile kendi dengelerini kuracağına inanıyor, parasal büyümenin enflasyon yaratmaktan başka işe yaramayacağını söylüyordu.Krugman diyor ki, bugün ABD tam anlamıyla Keynesçi, işler yavaşladığında kriz ortaya çıktığında herkes vergiler, faizler aşağıya çekilsin, kamu harcamaları artırılsın, tüketici güveni sağlansın, talep tekrar tırmanışa geçsin, üretim artsın, üretim artışına bağlı olarak yatırım ve

Yazının Devamı