Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yılan hikayesine dönen Bakü - Ceyhan petrol taşıma hattı yapılır ise, Türkiye'nin ekonomik bakımdan kazancı sadece ve sadece bu hattın topraklarından geçişi karşılığı her yıl alacağı 100 milyon dolarlık "geçiş ücreti" olacak.
Ekonomik kazancın bu kadar küçük olmasına karşılık Türkiye'nin ve Batı dünyasının Bakü - Ceyhan hattındaki ısrarının ana sebebi "siyasi bekleyiştir". Bu hat yapılır ise, Azerbaycan petrolünü Rusya'ya bağımlı olmadan dünya pazarına ulaştırabilecek. Böylece Azerbaycan Rusya'ya ekonomik ve siyasi bağımlılıktan kurtulacak.
Azerbaycan'ın Hazar Denizi kıyısındaki petrol sahalarında aramayı sürdüren, petrol üretim imkanlarını geliştirmeye çalışan, çıkan petrolü değerlendiren uluslararası bir konsorsiyum var. AIOC adını taşıyan konsorsiyumun 12 ortağından biri de yüzde 6.8 ile Türk şirketi TPAO. AIOC konsorsiyumu, yüzde 34.1 paya sahip BP ve Amoco petrol şirketlerince yürütülüyor. AIOC'nin yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırımıyla geliştirilen petrol alanından sağlanan üretim halen mevcut ve Rus topraklarından geçen boru hatlarıyla pazarlanıyor. Üretim artışına paralel olarak bu boru hatlarının geliştirilmesi de mümkün.
İleride petrol sahasında yeni imkanların bulunacağı, 2007 yılında günlük üretimin 800 bin varile çıkacağı, mevcut hatların bu petrolü taşımaya yetmeyeceği tahminlerine dayalı olarak yeni bir hat arayışı ortaya çıkmıştı.
İşte bu arayışa dayalı olarak geliştirilen Bakü - Ceyhan boru hattı projesini Türkiye sahiplendi. Türkiye'nin sahiplendiği projede boru hattının yapımı için 2.5 milyar dolar para gerekiyor. Halbuki AIOC konsorsiyumunu yönetenler boru hattının en az 4.5 milyar dolara, belki 5.0 milyar dolara tamamlanabileceğini belirtiyor. Bir başka olumsuz gelişme de, petrol sahasının ilk tahminlerdeki ölçüde verim sağlayamayacak görünümde olması.
Boru hattı için harcanacak paranın büyüklüğü çok önemli. Çünkü bu para ile bunun faizi, borudan geçen petrolün fiyatını pahalılandıracak. Büyük yatırım yapılması halinde petrol fiyatına binecek yük, petrolün satışını engelleyecek.
Konsorsiyumu yönetenler 2.5 milyar dolar yatırımı bile kaldırılamaz buluyor ve de 4.5 - 5.0 milyar dolarlık yatırımın hiç yapılamayacağını söylüyordu. Derken petrol fiyatları yükselmeye başladı. Yükselen petrol fiyatları, eskiden yapılamaz denilen yatırımları yapılabilir hale getirdi.
Derken Bakü - Ceyhan boru hattı konusunda AIOC konsorsiyumunu yönetenlerin önemli bir itirazı daha ortaya çıktı. Diyorlar ki, "- Biz Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni muhatap alırız. Biz boru hattı için 2.5 milyar dolarlık kredi bulur, bu kadar para harcarız. Boru hattı 4.5 - 5.0 milyar dolara çıkar ise, Türkiye Cumhuriyeti aradaki parayı bulur. Öder. Ayrıca üçüncü ülkelerin Azerbaycan ve Gürcistan'ın riskini de Türkiye üstlenir."
Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, bu işin Türkiye'ye yıllık ekonomik getirisinin sadece ve sadece 100 milyon dolarlık taşıma ücreti olduğunu unutarak, sadece ve sadece "siyasi bekleyiş" uğruna gözü kapalı olarak her şartı kabule hazır görünüyor. IMF'den 500 milyon dolar kredi alınca düğün bayram eden Türkiye'nin, boru hattı Türk topraklarından geçsin diyerek 2.0 veya 2.5 milyar doları nereden bulacağını, nasıl taşıyacağını düşünen yok.
Yazının sonunda iki ufak hatırlatma yapmakta yarar var: Bir ara olmaz gibi görünen Bakü - Ceyhan boru hattı projesinin, şimdilerde olur gibi görünmesinin bir nedeni dünya petrol fiyatlarındaki artış, ama bir başka neden daha var... Hazar Denizi'nde petrol sahasında doğalgaz çıkmaya başladı. Doğalgaz potansiyelinin büyük olduğu sanılıyor. Türkiye'nin doğalgaza ihtiyacı var. Bakü petrolü, Türkiye üzerinden taşınırken, Bakü gazını da paralel bir hat ile Türkiye'ye getirip satmak cazip görünüyor. Bunda hem Azerbaycan'ın, hem Türkiye'nin yararı var.