Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İSTANBUL Boğazı'nın iki yamacını ilkbaharda erguvanlar renklendirir. İstanbul, mor - mor, erguvan - erguvan olur... Yamaçlardaki erguvanların Bizans'ın mirası olduğunu, İstanbul'u her ilkbahar renklendiren morun, erguvan renginin "Bizans'ın rengi" olduğunu pek az kişi bilir.
İstanbul'da açılan "Akdeniz'in mor bin yılı" isimli sergi unutanlara, bilmeyenlere Bizans'ı anlatıyor, hatırlatıyor.
Ben de yürüdün bu sokakta,
durup denize baktım bu balkondan.
Asker, rençber ya da imparatordum,
ne farkeder! Yaşadım
sizin yaşadığınız gibi,
kalabalık, gürültülü bir kentin,
orasında burasında.
Ayasofya'ya girdim kutsal günlerde
azizlerin suretlerine baktım
taşlara sütunlara sürdüm elimi,
ta derinden zamanın akışını dinledim.
Şarap içtim denize karşı,
kavga ettim, aşık oldum, seviştim.
Yitik uygarlıklar, hayaletlere benzer.
Yaşamımıza girip çıkarlar,
hiç beklemediğimiz anlarda.
Bir kitap, bir resim,
bir yapı, bir ad,
çoktandır unuttuğumuz bir yüz gibidir
kalabalıkta. Konuşur birden,
uzaktan uzağa, anımsatır kendini.
Bizans dönemindeki İstanbul'da yaşamı, "Konsül Kyros" böyle düşlüyor. Düşünü böyle anlatıyor. Bu dizeleri "Bizans'ın mor bin yılı" sergisinde duvar panolarında okudum. Etkilendim.
İstanbul'da Galatasaray'daki Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde şu günlerde iki sergi var. Aşağı katta Fikret Mualla'nın resimleri sergileniyor. Birinci kattaki Vedat Nedim Tör salonlarında düzenlenen ve de "Akdeniz'in mor bin yılı" adı verilen sergi ise "Bizans İmparatorluğu'nun tarihine ve sikkelerine kısa bir bakış" fikri üzerine kurulmuş. Görmeyene anlatılamayacak mükemmeliyette. Bu sergiyi olduğu gibi götürüp, New York'ta Metropolitan Müzesi salonlarına oturtunuz. Bakınız nasıl ilgi görür...
Şiirler, anlatımlar, panolar, görüntüler, objeler, sikkeler öyle bir bütünlük içinde sergilenmiş ki, insan büyüleniyor.
Ey İstanbullular, ey İstanbul'a yolu düşenler, "nasıl bir toprak, nasıl bir medeniyet, nasıl bir geçmiş üzerinde yaşıyorsunuz, Bizans ne imiş" görmek, öğrenmek için mutlaka bu sergiyi geziniz. Proje koordinatörü Şennur Şentürk, yardımcısı Arzu Şenşekerci, Doç. Dr. Oğuz Tekin ve tasarımcı Elif Ayiter çok başarılı bir sergi ortaya çıkarmışlar. Sergiye giriş parasız. İsterseniz 2 milyon liraya Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından bu sergi için hazırlanmış kitabı alır, evinizde Bizans'ı doya doya okursunuz. Sergide imparatorlar, augustus'lar, caesar'lar tanıtılıyor.
Roma İmparatorluğu'ndan kalma bir gelenekle ilk yüzyıllarda augustus unvanını taşıyan Bizans imparatorları, yönetime yardımcı olmak üzere bir ya da iki yardımcı imparator atıyor ve bunlara caesar unvanı veriliyordu. Caesar'lar genellikle imparatorun oğulları arasından seçiliyor, tahttaki imparator, varisini de önceden belirleyerek hanedanın ve yönetimin sürekliliğini sağlıyordu.
İmparatorları, Roma'da olduğu gibi ordu, bir kalkanın üstünde havaya kaldırarak imparator ilan ediyor, sonra senato ve halk bu seçimi onaylıyor, son olarak da Ayasofya'da patrik tarafından imparatora taç giydiriliyordu.
Bizans imparatorları, halkın tepkisini çeken olaylar, muhalif grupların baskısı ya da darbeler sonucunda tahttan indirilebiliyordu. Tahttan indirilen imparatorların çok azı öldürülmüş, çoğu sürgüne gönderilmiş ya da manastıra kapatılmıştır. İlk dönemlerde tahttan indirilen imparatorlar, bir daha tahta çıkamamaları için kör edilerek ya da burnu ve dili kesilerek sakat bırakılmış, ancak burnu kesilen II. Iustinianus, altından bir takma burunla bir kez daha tahta çıkmayı başarınca bu uygulamadan vazgeçilmişti.
Sergide, yapıtları bugüne ulaşan Bizans imparatorlarından I. Istinianus'tan da söz ediliyor.
Amcası I. Iustinus'un ölümünden sonra tahta çıkan Iustinianus Bizans İmparatorluğu'nu yaklaşık 40 yıl yönetti. Döneminde Persler, Germenler, Ostrogotlar ve Vizigotlar'a karşı zaferler kazanıldı. Akdeniz, imparatorluğun bir iç denizi haline geldi.
Iustinianus, Roma yasalarını yeniden düzenletti ve büyük bölümünü Yunancaya çevirtti. Bizans'ın büyük anıtsal yapıları Ayasofya, Aya İrini, Hagios Bakkhos (Küçük Ayasofya) Efes'teki Hagios Ioannes Kilisesi gibi ünlü tapınaklar, Hıristiyanlığın yayılması için büyük çaba gösteren I. Iustinianus tarafından yaptırıldı.
Sayın okuyucularıma "Akdeniz'in mor bin yılı"nı renklendiren "mor"un faziletini anlatmak istiyorum. Samih Rifat'a göre Osmanlı nasıl ki "İznik mavisi" ile simgelenir ise, Bizans'ın rengi de "erguvan veya mor"dur. Bizans imparatorları Sultanahmet'teki Büyük Saray'ın "Mor Odası"nda doğar, "erguvan" kaftan giyerler...
Sayın İstanbullular... İstanbul'un "mor" renginin yaşaması, yok olmaması için, şu ağaç dikme mevsiminde siz de bahçenize veya evinizin bulunduğu sokağın kaldırımına bir "erguvan" dikiniz. Mor - mor, erguvan - erguvan açsın.