Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milliyet gazetesinin “Baba Beni Okula Gönder“ projesinin kaptanı Tijen Mergen gözaltına alınınca kafalar karıştı.
Bu projeye sayın okuyucularımın desteğinin devamını rica etmek ve projenin çocuklarımız için önemini hatırlatmak için bu 23 Nisan günü, proje kapsamında “Van’ın Bahçesaray ilçesi”ne, Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik ile birlikte yaptığımız bir geziyi ve de o gezide nasıl “hüngür hüngür” ağladığımı anlatacağım.
Sarp ve çıplak dağlar arasına sıkışan Bahçesaray’da ne bahçe var, ne de saray! Burası 8 ay kardan kapanan yolları ve dünyayla kesilen ilişkisi nedeniyle ünlenen küçük bir yerleşim bölgesi.
Yıllar boyu köy iken sonra ilçe olmuş.
Van’dan güvenlik güçlerine ait Skorsky helikopteriyle yola çıktık. Sayın Çelik ve Van Valisi ile birlikte arkada oturdum. Daha arkadaki sırada, kampanyanın “fikir anası” Hanzade Doğan Boyner ile Milliyet Genel Yayın Müdürü Sedat Ergin vardı. Önümdeki iki güvenlik görevlisinin biri sağdaki, öbürü soldaki pencereleri açmıştı. Elleri makinelinin tetiğinde, helikopterin sağını solunu gözlüyor, emniyetini sağlıyordu. Helikopter sağda solda yükselen ulu tepelerin arasından, dere boyunu izleyerek Bahçesaray’a ulaştı. 

Kızlar okumak istiyor
Bahçesaray’a işadamları Ethem ve Haydar Sancak kardeşlerin, Baba Beni Okula Gönder projesi kapsamında yaptırdıkları kız yurdunun açılış töreni için gittik.
1970 doğumlu, A.Ü. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji bölümü mezunu Gülşen Orhan isminde, Bahçesaray’da doğan, yetişen ve oturan bir kızımız AKP listesinden TBMM’ye Van Milletvekili olarak girmiş.
Gülşen Orhan ile birlikte YİBO önünde öğrencilerle sohbet ediyordum. Kızlar “Gülşen Abla... Gülşen Abla!” diye etrafında pervane oluyorlardı... “Sizler de Gülşen Abla gibi okuyarak milletvekili olacak mısınız?” diye sordum. Sormaz olaydım...
Başladılar anlatmaya “Bizi ailelerimiz okutmak istemiyor ki... Biz okumak istiyoruz... ‘Sekizinci sınıftan sonra okul yok. Yeter!’ diyorlar... Biz okumak istiyoruz...” Bunları söyleyenlerin yakarışlarını duyup da “ağlamamak mümkün mü?” Başladım hüngür hüngür ağlamaya. İşte o zaman Baba Beni Okula Gönder projesinin önemini daha iyi anladım.
Bahçesaray hikâyesinin belli bölümlerini daha önce de yazmıştım.
Tekrarlamamın nedeni Sayın Çelik’in, geçen hafta bu proje ve de projenin kaptanı Tijen Mergen hakkında, yanlış anlamalara yol açabilecek söylemleri oldu. 

Desteğinizi esirgemeyiniz
Sayın Çelik ve diğer bakanlar bu projeye bu güne kadar destek verdiler. Projenin önemini ve yararını gözleriyle gördüler. Sayın Çelik, Bahçesaray’dan başka, Ağrı-Hamur, Sarıkamış ve Mardin’de yaptırılan yurtları açtı. Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek, Gümüşhane-Kelkit ve Iğdır’daki, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım ise Muş’taki yurtların kurdelesini kesti.
Bugüne kadar Baba Beni Okula Gönder projesi kapsamında 28 kız yurdu yapıldı. Bu yurtların öğrenci kapasitesi 3.185’e ulaştı. Acil ihtiyaç duyulan bölgelerde 10 okul inşa edildi. Öğrencilere 3 yıl süresince burs veriliyor. Halen 7.156 kız öğrenci bu burslardan yararlanıyor. 2005 yılından bu yana bütün bunlar 110 bin destekçinin gönüllü olarak yaptıkları bağışlarla gerçekleşti.
Sayın okuyucularım, genelde tüm çocuklarımızın eğitimi ve eğitimde fırsat eşitliği önemlidir. Ama özellikle kızlarımızın okula gitmesi çok çok önemlidir. Kızlarımızın okumasına katkıda bulunmak istiyorsanız “Baba Beni Okula Gönder” projesini destekleyiniz. Yapacağınız katkının miktarı önemli değil. Ne demiş büyüklerimiz: “Az veren candan, çok veren maldan.”