İsmail Cem, Avrupa'da dolaştı. Avrupalılar yumuşadı. Şimdi de Ecevit ABD'ye gidip Amerikalıları yumuşatınca... Her şey düzelecek!. Dışarıdan paralar akacak. Dış pazarların kapıları sonuna kadar açılacak!..
Sayın okuyucularım, ya "Ankara uyuyor, rüya görüyor" ya da "Ankara gereğinden fazla uyanıklık yapıp, halkı uyutuyor..."
Anadolu'da bir deyim vardır: "El parası ile gerdeğe girilmez" derler. İşte o biçim... Başkalarının parasıyla, ilgisiyle, acımasıyla Türkiye'de işler düzelemez. Biz "popo"muzu oynatmayacağız. Oturduğumuz yerden kalkmayacağız... Başkaları para gönderecek, bizim için çalışacak ve de Türkiye'de işler düzelecek... Bizim gelirimiz artacak. Olamaz böyle bir şey...
Sayın okuyucularım, bir ülkenin devlet adamı ile, politikacısı ile, bürokratı ile, halkı ile topyekün, yanlış bekleyişlere girmesi, "hayal peşinde koşması" işlerin daha da kötüye gitmesine neden olur. Kolaylıkla çözülebilecek sorunlar bile çözülemez olur.
Bakınız, ülke nasıl bir bekleyişe sokuldu:
İsmail Cem, Avrupa'da dolaştı. Avrupa yumuşadı:
1) Yunanistan yumuşadı. Avrupa Birliği'nde vetoyu çekecek. Önce alamadığımız mali yardımı alacağız. Ardından tam üyelik kapısı açılıyor. İskandinav ülkeleri de artık itiraz etmeyecek. İnsan hakları, demokratikleşme diye direnmeyecek.
2) Avrupa Birliği ülkeleri önce deprem için para gönderecek, ardından sıra yatırıma gelecek. Avrupa para piyasaları Türkiye'ye kaynak akıtacak.
Ecevit ABD'ye gidiyor... ABD Türkiye'ye yardıma hazır bekliyor:
1) ABD Kongresi Türkiye'nin ucuz faiz ve uzun vade ile borçlanması için garanti verecek. Türkiye ABD garantili tahvil ile 10 milyar dolar para bulacak. Bu olmazsa bile ABD hükümetinin yardım kuruluşunun liderliğinde bir sendikasyon ile Türkiye'ye kredi sağlanacak.
2) IMF ile anlaşma tamam. Stand - by imzalanır imzalanmaz paralar akacak. IMF ile anlaşınca dış kredi muslukları da sonuna kadar açılacak.
3) ABD yönetimi depremden çok etkilendi. Kotaları kaldıracak. Türkiye ABD pazarına mal akıtacak.
4) ABD yönetiminin desteği ile Bakü - Ceyhan petrol boru hattının inşasına hemen başlanacak.
5) Tahkim konusundaki değişiklikten etkilenen ABD sermayedarları, özelleştirmeye katılmak, yeni yatırım yapmak için sıraya girecek.
Bütün bunlara ek olarak dünyanın dört köşesinden gelecek deprem yardımları iç piyasayı rahatlatacak...
Sayın okuyucularım... Bütün bunlar hayal... Bunların birkaçı gerçeğe dönüşse de, kamunun (devletin) finansman sıkıntısını biraz hafifletir. O kadar...
Esas olan içeride yatırımın, üretimin, istihdamın artırılmasıdır. Bir ülke ne kadar çok üretir ise o kadar çok imkana kavuşur. Biz üretemediğimizden (ya tembellikten, ya beceriksizlikten üretemediğimizden) dertler içinde kıvranıyoruz. Biz kişi başına 3 bin dolarlık (katma) değer yaratıyoruz. Bu nedenle kişi başı milli gelirimiz yılda 3 bin dolar. Halbuki, Kıbrıs'ın Rum Kesimi'nde yaşayanlar yılda 15 bin dolarlık (katma) değer yaratıyor. Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki insanlar yılda 20 bin, 30 bin dolar (katma) değer yaratıyor. Aradaki uçurumu kapatmak için Türkiye'nin ürettiği (katma) değeri her yıl artırması, kalkınma hızını yükseltmesi gerekiyor. Halbuki biz üretimi artıramıyoruz. Geriliyoruz. Fakirleşerek sorunlar çözülemez. Fakir insanı zenginler devamlı besleyemez. Yardım ile bir ülke kalkınamaz.
Üretimini artırmak için değil, açlığını kapatmak için, yemek, içmek için para bekleyenlere "kredi" değil "sadaka" verilir.