Kendilerini "seçkin ve etkin güçler" olarak tanıtan dinozorlar yıllardır ülke yönetimini ellerinde tuttu. Koskoca İmparatorluk eridi. Avrupa'nın hasta adamı haline geldi. Ama artık dinozorların dönemi geçti.
Bunları söyleyen, iki yılı aşkın süredir İngiltere'yi yöneten 46 yaşındaki Başbakan Tony Blair.
Bournemouth kentinde Britanya İşçi Partisi'nin 100'üncü kuruluş yıldönümü nedeniyle toplanan kongrede Blair ve Maliye Bakanı Gordon Brown çok önemli şeyler söyledi.
Blair diyor ki: "Ben çok şanslıyım. İyi bir eğitimim, düzgün bir aile hayatım, güçlü inançlarım var. Ülkemi seviyorum. Başbakanlığı, kolları sıvayarak iş yapacak, başkalarına da özellikle gençlere de aynı şansı yaratacak bir yer olarak görüyorum. İngiltere'nin gelecek yüzyıldaki hedefi fakirlikle mücadele, daha iyi okul ve daha iyi hastane ve de tam istihdamdır."
Blair'in konuşmasını yorumlayanlar diyor ki: "Her hükümet kendi düşmanını belirler. Ona savaş açar. Thatcher'ın savaş açtığı düşmanlar Sovyetler, devletçilik ve işçi sendikaları idi. Blair'in savaş açtığı düşmanlar ise, tutucu politikaları ile ülkenin kaderini karartan sağdaki ve soldaki dinozorlar."
Son üç yılda İngiltere'de yatırımlarda yüzde 36 artış gerçekleşti. Prodüktivite yılda yüzde 2 artıyor. İşsizlik yüzde 4.2 düştü. İngiltere, tarihinde ilk defa tam istihdama doğru yol alıyor. Gelecek yıl yüzde 2, bir sonraki yıl yüzde 2.5 büyüme hedef alındı. Bütçe 35 milyar dolar fazla veriyor. Şimdi vergiyi mi keseceklerini yoksa eğitim ve sağlık hizmetlerine daha fazla para mı aktaracaklarını tartışıyorlar.
Tek para birimi "euro"ya İngiltere'nin de katılmasını bekleyenlere Gordon Brown mesaj verdi: "Avrupa Birliği eğer tutuculuğu sürdürecek bir mekanizma olarak işlerse, İngiltere bunun içinde olamaz. İzleyeceğiz, İngiltere'nin dinamizmini önlemeyecek bir Avrupa Birliği oluşumu görürsek, gelecek seçimlerden (Mayıs 2002) sonra para birliğine katılabiliriz."
Tony Blair konuşmasında çok çok önemli şeyler söyledi. Bunlar cumartesi günü, Milliyet'te Şahin Alpay'ın "Entellektül Bakış" sayfasında Zafer Arapkirli'nin tercümesi ile yayımlandı. Tamamını okumanızı tavsiye ederim. Blair şunları söyledi:
- Global finans, iletişim, medya, elektronik ticaret, internet, genetik bilimi, her yıl yeni bir devrim, milyonlarca insana yeni bir yaşam biçimi getiriyor. Geleceği belirleyen değişim güçleri bunlar. Bu güçler ülkelerin sınırlarında durmuyor. Sınırlar bunların önüne set çekemiyor. Bu güçler evrensel.
- Bir ülkenin 21'inci yüzyılda nelere ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bilgi temelli bir ekonomi. Güçlü bir sivil toplum. Dünyada kendine güven duyduğu bir yer. Bunu sağlayan ülke geleceğine hakim olur. Başaramayan geleceğin kurbanı olur.
- Bunu nasıl yapacağız? Yanıtı halktır. Gelecek halkındır. İnsan potansiyelinin özgürleştirilmesi esastır. Tek tek insanlara içlerindeki cevherden en iyi şekilde yararlanabilecekleri özgürlüğü sağlamak zorundayız.
- 18'inci yüzyılda esas servetimiz topraktı. 19 ve 20'nci yüzyıllarda fabrikalar ve sermaye. Şimdi ise insanlar. Yeteneklerinin potansiyelini değerlendirme özgürlüğünü verdiğimiz her kişi, ulusal servete katkıda bulunur.
- Herkese eşit bir şekilde davranan bir toplum kurarak, tepeden bakma ve önyargıların, cehalet ve sefaletin, korku ve adaletsizliğin insanların yüzüne kapıları kapatmasına engel olarak, herkesin yeteneklerini geliştirmesini sağlamalıyız.
Sayın okuyucularım, İngiltere'yi yöneten 46 yaşındaki Tony Blair'in geçen salı günü söylediklerini okuyunuz. Sonra Türkiye'yi yönetenlerin gündemindeki konular ve de onların söylemleri ile karşılaştırınız... Daha başka şeye gerek yok... Türkiye'nin neden bu durumda olduğunu anlarsınız.