Ayşe Hanım Teyzem IMF'ye bir kızıyor, bir kızıyor... Anlatamam... "Evladım" diyor, "Nereden çıktı bu IMF denen şey?.. Adamlar bastırıyor diye piyasa öldü... Damadın dükkanı çalışmıyor. Torun iş bulamıyor. Tek varlığım olan evi satacağım. Alıcısı yok... Şimdi de faize göz diktiler. Faiz aşağıya iniyor. Bankadaki paranın faizi ile geçinip gidiyorduk... Faiz başladı inmeye... Neden iniyor diye sordum... IMF geldi böyle oldu... Sen buna da şükret... Gelecek yıl faiz yüzde 50'nin altına inecek diyorlar... Kim çıkardı bu IMF belasını başımıza?.. Hiç olmazsa faizler yukarıda dolanıyor, faiz parası ile geçinip gidiyorduk..."
Ayşe Hanım Teyzemin içini dökmesini bekledim... Sonra konuştum... "Ayşe Hanım Teyzeciğim... Fazin eski haline gelmesi için enflasyonun yüzde 70'lerin, yüzde 80'lerin üzerine çıkması gerekiyor. Enflasyon yüzde 70'lerin, yüzde 80'lerin üzerine çıkınca, peynirin, zeytinin, ekmeğin, patatesin, soğanın fiyatı da bir yıl içinde iki katına çıkıyor. Sizin aldığınız faiz işe yaramıyor..."
Ayşe Hanım Teyzemin aklı hala faizde. "Yaramaz olur mu evladım" diyor. "Ben repodan yüzde 110, yüzde 120 faiz alıyordum... Fiyatlar yüzde 100 artsa ben gene de karlı idim..."
Ayşe Hanım Teyzeme anlattım. "Ayşe Hanım Teyzeciğim... Siz faize kanarak bankadaki ana paranızın kar gibi eridiğinin farkına varamıyorsunuz. Fiyatlar yüzde 90 arttığında bankadaki paranızın yarısı eridi demektir. Bankadaki 100 liranız bir yıl sonra 190 lira olmalı ki, eski değerini korusun. Yüzde 90 fiyat artışında banka size yüzde 110 faiz ödüyor ise, bunun 90 lirasını, paranın eriyen kısmına sayacaksınız. Kalan bölümü gerçek faizdir..."
Ayşe Hanım Teyzem anladı mı, anlamadım mı bilemem ama, IMF'ye kızgınlığını sürdürdü: "Bu adamlar bizden ne istiyor?.. Ne diye gelip de benim paramın faizini düşürüyor? Kızımın maaş zammına karışıyor? Kaç gündür başka iş kalmamış gibi millet tek bir şeyle uğraşıyor... IMF anlaşmayı imzalayacak mı, imzalamayacak mı? Derdi millete mi düşmüş?.. Derdi bana mı düşmüş?.. IMF imzalasa ne yazar, imzalamasa ne yazar?"
Ayşe Hanım Teyzeme anlatmaya çalıştım... "Ayşe Hanım Teyzeceğim, IMF millete de çok şey yazar, sizin şahsınıza da çok şey yazar... IMF'nin derdi sizin kızınızın maaşı ile, damadın işi ile, bankadaki paranızın faizi ile değil... IMF, hükümeti yanlıştan döndürmeye çalışıyor. Yanlıştan döneceği hakkında imza verir ise, hükümetin dış kredi musluklarını açacak..."
Ayşe Hanım Teyzem direndi. "- IMF kredi musluklarını açsa bana ne yazar? Dış krediyi ben mi kullanacağım?.. Kredi benim cebime mi girecek?"
"Bakınız Ayşe Hanım Teyzeceğim" dedim, "Kredi bana ne yazar demeyin... Size çok şey yazar... Özellikle sizin gibi dar ve sabit gelirlilere çok şey yazar... Enflasyonun sillesini en çok yiyen sizlersiniz. Faiz rakamının sarhoşluğu ile gerçeği göremiyorsunuz. Bakınız eviniz satılmıyor, torun iş bulamıyor, mutfak masrafını kaldıramıyorsunuz. Dış kredi muslukları açılınca Hazine daha az borçlanacak, faizler düşecek ama, faizler düşünce enflasyon da düşecek. Enflasyon düşünce işler açılacak. Damadın dükkanı iş yapacak. Sizin eve müşteri çıkacak. Torun iş bulacak. Sizin bankadaki mevduatınıza aldığınız faiz düşecek ama, enflasyon faizden daha fazla düşecek. Patates, domates, peynir fiyatları daha az artacak... Bütün bunlar IMF imzayı basarsa olacak... Hala ısrarlı mısınız "IMF bana ne yazar" demekte?..