Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yurtdışındaki işçilerimiz geçen yılın ilk 11 ayında Türkiye’ye 1.8 milyar dolar döviz gönderdi. Halbuki 2001’de 2.5 milyar dolar döviz göndermişlerdi. İşçi dövizi girişi sadece geçtiğimiz yıl gerilemedi, uzun süredir düşüş var. 1998’de işçi dövizi girişi 5.3 milyar dolardı 2001’de 2.7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
İhracatımızın düşük rakamlarda seyrettiği dönemlerde işçi dövizi önemli bir döviz kaynağı idi. İhracat rakamı artarken işçi dövizi girişi gerileyince, işçi dövizinin döviz dengesi bakımından önemi giderek azaldı.
Almanya’ya işçi hareketinin başladığı 1976 yılında işçi dövizi ihracat dövizinin yüzde 50’si dolayında idi. 1980’de bu pay yüzde 58’e tırmandı. 1990’da işçi dövizi girişinin ihracat dövizi girişi yanındaki büyüklüğü gene de yüzde 25 gibi önemli oranda idi. 2002’de 11 aylık döneminde ise işçi dövizi, ihracat dövizinin sadece yüzde 5’i büyüklüğüne geriledi. İşçi dövizi girişindeki gerilemenin değişik nedenleri var:
• Yurtdışına artık eskisi gibi işçi gidemiyor. Avrupa ülkeleri Türk işçisi kabul etmiyor. Müteahhitlerimiz eskisi kadar yurtdışında iş alamıyor. Müteahhitlerimiz istedikleri kadar Türk işçisi çalıştıramıyor. İş yaptıkları ülkeler kendi işçilerini çalıştırma mecburiyeti koyuyor.
• Daha önce giden işçilerimizden yurtdışında kalanlar yerleşik düzene geçti. Ailelerini yanlarına getirdi. Bu nedenle Türkiye’ye para göndermiyorlar.
• İşçilerimizin bulundukları ülkelerde vergi mevzuatı ve kara para mevzuatı Türkiye’ye para göndermeyi kısıtlıyor.
İşte bu tabloda işçi dövizi giderek azalıyor. Gerçekçi olursak bu azalışın süreceğini kabul etmemiz gerekecek.
İşçi dövizi girişleri gündeme geldiğinde ardından yurtdışındaki işçilerimizin tasarrufları üzerinde spekülasyon başlar. Yurtdışındaki Türklerin 30 milyar dolar, hayır hayır 60 milyar dolar gibi astronomik rakamlara ulaşan paralarının yabancı bankalarda yattığı ve de Türkiye’ye dönüş beklediği söylenir. Önce bu rakamların abartılı olduğunun, sonra da bu tür tasarrufların Türkiye’ye getirilmesinin imkansızlığının kabulü gerekir.
Türkiye’de oturarak, döviz bittikçe ve de kaynak tükendikçe yurtdışındaki işçi emeklilerinin ve işçilerin tasarruf ve gelirleri üzerinde hayal kurmaktan, hesap yapmaktan vazgeçmenin zamanı gelmiştir.
Türkiye dışa açıldıkça, daha çok Türk başka ülkelerde çalışmaya ve yaşamaya başladıkça tabi ki yurtdışındaki Türklerin ülkeye gönderecekleri döviz de artacaktır ama, bu döviz bizim ne döviz açığımızı ve ne de kaynak açığımızı kapatabilecek büyüklükte olacaktır.