İstanbul'daki her yüz aileden sadece 1 ailenin aylık geliri 1 milyar liranın üzerinde.
İstanbul'daki yüz aileden 95'inin geliri 500 milyon liranın altında.
Ama geliniz görünüz ki, ayda topu topu 500 milyon lira aylık geliri olan bu ailelerin yüzde 40'ının otomobili var.
Sadece otomobili mi var? Daha neleri var, neleri?
- Yüzde 97'sinin buzdolabı, çamaşır makinesi var.
- Yüzde 91'inin fırını var.
- Yüzde 75'inin bulaşık makinesi var.
- Yüzde 85'i müzik seti, yüzde 30'u video, yüzde 14'ü bilgisayar alıp evine koymuş...
Bu gelir ile bu varlık birbirini tutmuyor... Ya varlık yanlış, ya gelir yanlış.
İstanbul Ticaret Odası çok güzel bir şey için yola çıkmış. İstanbul halkının yaşam biçimi için bir araştırma yaptırmış. Araştırma 1999 yılı Nisan - Mayıs aylarında 2 bin kişilik bir örnekleme ile gerçekleştirilmiş.
Bu tip araştırmalar, örnekleme ile seçilen kişiler sorgulanarak yapılır. Sorgulanan kişiden "söylediğini doğrulatacak belge" istenilmez. Söyledikleri doğru kabul edilir.
Bu tip sorgulamada sorgulanan kişiler gelir düzeyi, tahsili ne olursa olsun, genelde gelir düzeyleri hakkında gerçeği söylemez.
İstanbul Ticaret Odası'nın araştırmasının bu konuda bir iddiası yok. Araştırma ile yaşam biçimi hakkında bir tablo ortaya konulmak isteniyor ama, ailelerin aylık gelir rakamları ile yaşam biçimi arasındaki dengesizliğin büyüklüğü de ortada... (1) İstanbul'daki ailelerin gelirleri bu kadar düşük değildir. (2) Gelirler bu kadar düşük olsa, İstanbul'da görülen yaşam biçimi o kadar düşük gelirle sağlanamaz.
İstanbul'da yüz aileden sadece birinin gelirinin 1 milyarın üzerinde olduğunu kabul edersek, İstanbul'da bu yaşam şeklini izah edemeyiz.
İstanbul'da yaklaşık 3 milyon aile var. Üç milyon aileden sadece 30 bininin evine ayda 1 milyar liradan fazla para giriyor, 2.5 milyon ailenin evine ayda 500 milyon liradan az para giriyor ama 1.2 milyon ailenin otomobili var. Olacak iş değil.
Araştırma sonuçlarına göre, İstanbul'daki yaklaşık 3 milyon hanenin reisinin sadece yüzde 10'u üniversite eğitimi görmüş, yüzde 35'i lise, yüzde 33'ü ortaokul diplomasına sahip.
Anlaşıldığı kadarı ile gazete ve dergi satışını kısıtlayan gelirdeki düşüklükten öte bu eğitim durumu. Çünkü ailelerin sadece yüzde 40'ı para vererek günlük gazete satın alıyor, yüzde 11'i para vererek dergi satın alıyor. Gazete satın alanların yüzde 18.7'si Milliyet alıyor. Kanal D yüzde 18.7 ile en çok izlenen TV kanalı.
Milliyet Ekonomi'nin diğer bölümlerinde araştırma ile ilgili geniş özet veriliyor. Bu araştırmayı küçümsemek için değil, sayın okuyucularımı neşelendirmek için bir hikaye anlatacağım. Sakın hikaye ile araştırma arasında bir bağ kurmayınız. Hikaye şöyle: Gencin biri araştırmacı olmak istemiş. Kulağını çekmişler, "Araştırma palavra götürmez. Gerçek gözlemlere ve tespite dayanır." Bu nasihat ile genç adam pireler üzerinde araştırma yapmaya karar vermiş. Bir pire bulmuş. Bir cetvel. Bir defter... Başlamış araştırmaya... Defterin üzerine bir çizgi çekmiş. Pireye "atla" demiş. Pireyi parmaklarının arasından koyuvermiş. Pire o hızla atlamış. Genç adam ölçmüş. 39 santim... Sonra pirenin bir bacağını koparmış. Gene aynı şekilde komutunu vermiş... Ölçmüş pirenin atlama mesafesini yazmış. 25 santim. Üçüncü bacağını kopardıktan sonra ise tek bacağı ile zavallı pire ancak 3 santim atlayabilmiş. Her deneyimi takiben genç adam araştırma sonuçlarını ciddi ciddi bilgisayarına geçiriyormuş... Genç adam pirenin dördüncü bacağını da koparmış. Parmaklarını gevşetip pireyi serbest bırakmış... Atla komutunu vermiş. Pirede hareket yok. Bir daha, bir daha, bir daha "atla" diye bağırmış... Pire yerinden kımıldamıyor. Genç adam bilgisayara araştırmanın sonucunu yazmış... "Bu araştırma ile bilimsel olarak belirlenmiştir ki, dört ayağı koparılan pire sağır olur, kendisine verilen komutları duyamaz..."
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr