Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kara senaryolara o kadar alıştık ki... "Pembe senaryo"lara bir türlü inanamıyoruz. Nasıl olsa tutmaz diyoruz. Ama "ya tutarsa!.." Hem de bu defaki "tutacağa benziyor".
Dün Ankara'da esen "IMF destekli pembe senaryo rüzgarı" şöyle idi:
1) 1999 yılı sonuna kadar neler olacak?
- IMF ile stand - by anlaşması imzalanacak.
- Helsinki'den "tam üyelik" sözü çıkmasa da, "iyimser" bir mesaj çıkacak.
- Fakat bu olumlu gelişmeler kredi musluklarının hemen açılmasını sağlayamayacak. Çünkü yıl sonuna doğru dünya para ve sermaye piyasaları açık pozisyonlarını kapatır. Derlenir, toparlanır. Bu yılın bir de özelliği var. 2000 yılına giriliyor. Bu nedenle dış piyasalar olumlu gelişmelere hemen tepki gösteremeyecek.
- İçeride de bankalar açık pozisyon kapama telaşına düşecek.
- Fakat gene de bu olumlu rüzgarlar, faizlerde gerilemeye yol açacak. 2 Kasım 1999 tarihli tahvil ihalesi bunun göstergesi. Faizlerin düşeceğine inanmaya başlayan bankalar yüzde 83 faizli tahvile hücum etti. Tahvil faizi 1998 Rusya krizi öncesi günlerden bu yana, bu kadar gerilememişti. Bankalar faizin daha da düşeceğine inanıyor ki, daha fazla düşmeden, yüzde 70'lere, yüzde 60'lara inmeden paramızı bağlayalım diyerek yüzde 83 faizli tahvili kapıştı.
2) 2000 yılının ilk 3 ayında neler olacak?
- Açık pozisyonlarını kapatmış, sağdaki soldaki paralarını toparlamış olarak yeni yıla giren yabancı yatırımcılar, paralarını yatıracak yeni ülkeler arayışına girecek. IMF ile stand - by imzalamış olan Türkiye iyi müşteriler listesinin başında yer alacak.
- Bu arada bankalar da pozisyonlarını açmaya başlayacak.
- Yılın ilk 3 ayında Türkiye'ye kısa vadeli dış kredi girecek.
3) Yılın ikinci 3 ayında neler olacak?
- İlk üç ayda açılacak kısa vadeli kredi musluklarından gelen para yetersiz. Bu kimseyi gevşetmemeli.
- Hazine'nin dış piyasalardaki temaslarını ikinci üç ayın sonuna kadar tamamlayıp, orta ve uzun vadeli kredi anlaşmalarını imzalaması gerekiyor. Bu yapılmalı ki, orta ve uzun vadeli kredi akımı yılın ikinci yarısında başlasın.
- Özelleştirmede ciddi satışların gerçekleştirilmesi şart. Ciddi satış, nakit para girişi sağlayacak satışlar olacak.
4) 2000 yılının Haziran ayından sonra neler olacak?
- Piyasada likidite bollaşacak.
- Bankalar ellerindeki fonların tamamını kolaylıkla Hazine'ye satamayacak. Bu nedenle bono ve tahvil faizleri düşecek.
- Devlet tahvili ve bonosu faizlerinin gerilemesi karşısında bankalar mevduat faizlerini de düşürecek.
- Sonuç olarak ticari kredi faizleri düşecek. Ticari kredi faizlerinin düşmesi reel ekonomide canlılık yaratacak. Satışlar açılacak. Gayrimenkul ve menkul piyasası hareketlenecek. Yeni iş imkanları ortaya çıkacak.
5) 2000 yılının son 3 ayında neler olacak?
- İnsanlar enflasyonun düşmekte olduğunu görüp, olumlu bekleyişe girince, bu olumlu bekleyiş enflasyondaki gerilemeyi hızlandıracak.
Sayın okuyucularım, işin ilginç yanı ne, biliyor musunuz? IMF uzmanları bu "pembe senaryo"nun gerçekleşebileceğine inanıyor da... Türkler, "kara bahtım, kem talihim... " türküsünü çağırıp, "Abicim ne yapsan bu enflasyon düşmez..." diyerek ayak sürüyor...