BODRUM
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısı yapıldı. Toplantı için yaklaşık 150 TÜSİAD üyesi Bodrum’da 2 gün süreyle bir araya geldi.
Ama hiçbiri “konuşmadı”... Sadece Dünya Bankası ve IMF başkan yardımcılarının ve de TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ile Yönetim Kurulu Başkanı’nın konuşmalarını dinledi. Alkışladı. Soru bile sorulmadı veya sorulamadı.
İstişare ne demek ? “Doğruya ulaşmak veya yaklaşmak için başkalarının görüşüne başvurmak” demek. “Danışma, fikir alma demek”.
TÜSİAD’ın “istişare toplantısı” ne için yapılır? TÜSİAD üyelerinin görüşlerini, önerilerini, değerlendirmelerini, ifade etmelerine imkân yaratmak için yapılır.
Kimler bu TÜSİAD’ın üyeleri? Parmağı taşın altında olan, Türk ekonomisinde büyük riskler taşıyan girişimciler. Ekonomi iyiye giderse de kötüye giderse de “söyleyecekleri” sözleri var. Ve de bu sözler çok önemli.
İyi de... TÜSİAD üyeleri adına konuşan yöneticilerin TÜSİAD üyeleriyle istişare etmeleri, üyelerin görüşlerini, önerilerini, değerlemelerini öğrenmeleri gerekmez mi? Gerekir...
Üyelerin sesi çıkmıyor
Tabii ki TÜSİAD gibi gönüllü sivil toplum örgütlerinin ülkenin makro politikaları üzerine görüş ve önerileri olmalıdır. Tabii ki bu gibi örgütler dış politika, iç politika, ekonomi politikaları, sosyal politikalar konularında görüş ve öneriler açıklamalıdır.
Ama bütün bunlardan önce TÜSİAD’ın bir başka misyonu var. Üyeleri ne durumda? Üyeleri ne yapıyor? Üyeleri krizden nasıl etkilendi? Üyeleri krizden çıkmak için ne gibi politikalar beklentisi içinde?
TÜSİAD firmaların özel bilgilerine girmeden sektörler itibariyle üretimdeki ve yatırımlardaki değişimi sergileyebilir.
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi diye adlandırılan organı işte bu amaçla oluşturulmuştur. Yüksek İstişare Konseyi’ne katılacak üyeler konuşacak. Birbiriyle tartışacak. Üretim, yatırım ve istihdam için doğrular araştırılacak. TÜSİAD’ın ilk yıllarında Yüksek İstişare Konseyi bu anlatılan düzende çalışır idi. Daha sonra toplantılar, yapılan konuşmaları dinledikden sonra toplantının sona erdiği, kimsenin konuşmadığı veya konuşamadığı toplantılar haline dönüştü.
Ancaaaaakkkkkkk... Burada önemli bir noktayı belirtmekte yarar var... Girişimcilerimiz konuşmak istiyor da konuşmaya imkân mı bulamıyor, yoksa artık çok kişi gibi girişimcilerimiz de konuşmak istemiyor veya konuşmaktan çekiniyor mu?
Konuşmaktan çekinir olduk
Dikkat buyurunuz, son yıllarda insanlar konuşmaktan çekinir oldu... Çok kişi “Şimdi bir laf ederim... Sonra başım ağrır” diyerek susar oldu.
Belki de Yüksek İstişare Konseyi toplantılarında üyeler konuşturulmadıklarından değil de, konuşmak istemediklerinden sadece başkanlar konuşuyor ve toplantılar sona eriyor.
Her salı TV kanalları, partilerin grup toplantılarını naklen yayınlıyor. Parti gruplarının haftalık toplantılarında da parti başkanları kürsüye çıkıyor. Konuşuyor, konuşuyor. Alkışlanıyor. Sonra toplantı bitiyor. Grup toplantılarına katılanların hiçbiri konuşmuyor veya konuşturulmuyor. Açık anlatımıyla, sorun TÜSİAD’a özgü bir sorun değil, milli bir sorun: Konuşmayan, konuşamayan bir topluma dönüşüyoruz.