1932 yılında, Cumhuriyet'in kuruluşunun 9'uncu yıldönümüne rastlayan günlerde, kasım ayının ilk günlerinde Kadro'nun birinci sayısı yayımlandı.
Aylık derginin birinci sayısının birinci sayfasında "Kadro Hareketi" şöyle özetleniyordu: "Türkiye bir inkılap içindedir. Bu inkılap durmadı. Bugüne kadar geçirdiğimiz hareketler onun yalnız bir safhasıdır... Bir ihtilal geçirdik. İhtilal inkılabın gayesi değil vasıtasıdır... İnkılap bitaraf bir nizam değildir. Onun içinde yaşayanların, taraftar olsunlar veya olmasınlar, ona intibak etmeleri lazımdır. İnkılap, ona taraftar olanların iradelerine, taraftar olmayanların iradelerinin kayıtsız ve şartsız bağlanması demektir. İnkılabın irade ve menfaati, inkılabı duyan ve yürüten azlık, fakat şuurlu bir avangardın, azlık fakat ileri bir kadronun iradesinde temsil olunur. İnkılabın derinleşmesi demek, her şeyden evvel bu prensiplerin ve onların iradesi olan inkılap ahlak ve disiplininin ileri kadronun dimağından genç neslin, şehir halkının ve köylünün dimağına inmesi ve yerleşmesi demektir."
Dr. Ömür Sezgin, Kadro dergisi etrafında oluşan "Kadro Hareketi"ni şöyle anlatıyor: "Kurtuluş Savaşı'ndan sonra maddi durumlarında bir iyileşme görmeyen halk, zaten hükümetten hoşnut değildir. 1929 dünya buhranının etkisinde halkın sıkıntısı bir kat daha artmıştır. İzlenen politikada bir değişiklik yapmanın zorunluluğunu farkeden hükümet siyasal alanda 'Serbest Fırka' denemesine girişirken ekonomik düzeyde de özel girişimciliğin yapamadıklarını devlet eliyle yapmak üzere devletçilik politikasını uygulamaya başlamıştır. Hükümetin uygulamaya koyduğu devletçilik kapitalizmden uzaklaşmada o günün şartlarında kapitalizmin gelişmesi için izlenebilecek belki de tek yoldur."
İşte bu dönemde Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, İsmail Hüsrev Tökin, Burhan Asaf Belge, Şevki Yazman ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu bir araya gelerek Ankara'da Kadro isimli bir dergi yayımlamaya başlarlar. Derginin amacı "inkılabın ideolojisi"ni oluşturmaktır. Mustafa Kemal'in en güçlü olduğu dönemde inkılaba (devrime) yön verecek çizgileri belirleme arayışına dönük bu girişim, "Kadro Hareketi" olarak adlandırılır.
Kadro'nun ilk sayısında Vedat Nedim, "Müstemleke iktisadiyatından, millet iktisadiyatına" başlığını taşıyan yazısında planlı ekonomiyi savunuyor. Diyor ki, "Devletin, bir millet iktisadiyatı yaratmak cehdini, bir millet işi haline sokamadık... Bütün dünya anarşik iktisattan planlı iktisada doğru yürüyor... Biz böyle bir planlı faaliyete her milletten daha ziyade muhtacız. Çünkü iktisadi bünyemizi değiştiriyoruz. Şuursuz iktisat siyasetinden, şuurlu iktisat siyasetine geçiyoruz. Şuurun en canlı aşaması ise program ve plandır."
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın devletçiliğini, özel sektör için bir koruma devletçiliğine dönüştürmek isteyen ve İş Bankası çevresinde güçlenmeye başlayan iş çevreleri ve onların temsilcileri, ekonomik kalkınmayı kısa sürede gerçekleştirmek için planlı bir ekonomide devletin etkin rol oynamasını savunan Kadro Hareketi'ni dağıtmaya çalışırlar. Ve dağıtırlar.
Cumhuriyet'in 9'uncu yılında Kadro'cuların planlı ekonomi özlemi, 28 yıl sonra Cumhuriyet'in 37'nci yılında gerçekleşir gibi olur. Fakat bu ikinci hareket de kısa sürede dağıtılır. Şimdi geldik Cumhuriyet'in 76'ncı yılına... Hala "millet iktisadiyatı yaratmak cehdini, bir millet işi haline sokamamış olmanın" ıstırabını yaşıyor, bunu yapacak kadroları bekliyoruz.
(Meraklısı için açıklama: Aylık Fikir dergisi Kadro'nun 1932 - 1935 yılları arasında yayımlanan tüm sayılarının tıpkı basımı Cem Alpar'ın gayreti ile Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nin 121 numaralı yayını olarak 3 kalın cilt halinde 1978 yılında bastırıldı. O günün Kadro'cularının tartıştığı konuların bugün de güncelliğini nasıl koruduğunu görmek isteyenler bu yayını bulup okumalıdır.)