Bizim zamanımızda Ankara'nın en saygın, en popüler kişilerinden biri "nikah memuru Mücteba Bey" idi... Mücteba Bey, giyimi, kuşamı, davranışları, temiz Türkçesi, etkili sesi ile nikah törenlerini unutulmaz kılardı.
Her nikah işleminden sonra çiftlere tekrarladığı nasihat, bıktırmaz, tersine tekrar tekrar dinlenebilirdi.
Bizim zamanımızda nikah ciddi bir iş idi...
Şimdilerde çok şey gibi, nikahlar da ciddiyetini kaybetti, nikah memurları da...
Nikah memurları giyimleri, kuşamları, Türkçeleri ile işin ciddiyetini bozuyor. Yaptıkları işin ciddi bir iş olduğunu anlayamadıkları için "komedyenliğe" soyunuyor. Ve de nikahın cıvığını çıkarıyor.
Uğur Tandoğan isimli arkadaşım, "Nikah memurlarını, şahite şahit demeyi becerebilecekler arasından seçseler, şahite şaaayiiiit diyenleri nikah memuru yapmasalar" diyerek yakınır durur...
Nikah memuru "adı üzerinde bir kamu görevlisi"dir. Kamu görevlisi görevini ciddiyet içinde yapar. Şimdiki nikah memurları ise kendilerini tiyatro sahnesine çıkmış halkı güldürmek zorunda bir komedyen sanıyor ve de nikah masasında "şaklabanlık" yapıyor. "- Evet mi dedin... Duymadım... Bağır bakayım... Hah oldu... Bastın mı ayağına... Bas, bas, iyi bas... Yedin mi ayvayı... Kıyayım mı... Haaaa... Daha işi bitirmedim... Hayır deyeceksen, de bakim... İyice öpüşün haaa... Öp, öp..."
Nikah kutsal bir törendir. Medeni Kanun çerçevesinde kanuni bir işlemdir. Eğlenmek için illa da nikahın "cıvığını" çıkartmaya gerek yoktur. Nikah töreninden önce veya sonra isteyen istediği gibi eğlenir, şakalaşır...
Mücteba Bey merhumu hatırlamamın bir nedeni var...
Geçen gün posta ile bir zarf geldi. Zarfı açtım. Bir nikah davetiyesi. Davetiyenin üzerinde, sapında küçük yeşil bir yaprak, kocaman kıpkırmızı bir elma duruyor. Elmanın üzerine "Yasak Elma" diye yazılmış. Sonra "k" harfi çizilip "l" harfi yapılmış. Yasak elma olmuş "Yasal Elma"...
Çok beğendim... Nikahı ciddiye almışlar. Çağıracakları kişilere değer vermişler. Özenle hazırlanmışlar... Bütün bunlar ne için?.. O kutsal nikah töreni için...
Davetiyeyi bana gönderen Bülent Pulur... Hasan Pulur Usta'nın oğlu Bülent'in bugün nikahı var. Ya bugün "şahit" kelimesini "şaaaayiiiit" diye telaffuz eden bir nikah memuru, Bülent'in bu kadar özen gösterdiği nikah töreninin ciddiyetini - ulviyetini altüst eder ise diye yüreğim pat pat ediyor...
Bülent Pulur, "dünkü çocuk"... Dünkü çocuk evlenecek kadar büyümüş de acep bugün ne iş yapıyormuş diyerek merak ettim.
Telefon ile randevu alıp, işyerine gittim. Sabancı Center'ın önündeki küçük eski Levent evlerinden birini pırıl pırıl bir ofis haline getirmişler. Üç arkadaş OM ismi ile bir reklam ajansı kurmuşlar. İki yılda iş hacmi bakımından baştaki yirmi firma arasına girmeyi başarmışlar. OM'da gencecik 19 kişi çalışıyor. Yaptıkları işlere baktım. Hoşuma gitti... Nikah davetiyesinin üzerindeki elma kompozisyonu da arkadaşlarının Bülent'e hediyesi imiş...
Ajanstan çıktım... Kendi kendime "şimdiki gençler harika" diye düşündüm...
Bizim zamanımızda böyle genç yaşlarda işini kurmaya cesaret eden olmazdı... Olsa da yapacak iş bulamazdı.
Bizim zamanımızda "o kötü idi, bu kötü idi" ama, hiç olmazsa "nikah memurları" daha iyi idi.
Mücteba Bey gibi nikah memurlarımız vardı.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr