Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Petrol Ofisi'nin (POAŞ) bir hissesi perşembe günü borsada 130 bin liraya alınıp satılıyordu. Cuma günü dört büyük grup arasındaki açık artırmada, POAŞ'ın bir hissesi için teklif edilen en yüksek fiyat 72 bin lira oldu.
Bu örnek borsada, bazı hisse senedi fiyatlarının ve özellikle kamu kuruluşlarının hisse senedi fiyatlarının nasıl gerçekten uzaklaşabildiğinin göstergesidir.
Özelleştirme İdaresi'nin ihalesi ile, fiyat yarışına giren dört büyük grubun, açık artırma ile ulaştığı fiyat, POAŞ'ın "gerçek fiyatıdır." Dikkat buyurunuz "gerçek fiyat"ın defter fiyatı ile, maliyet ile, "şöyle olsa idi, böyle olurdu" ile ilgisi yoktur. Gerçek fiyat, yerlisine ve de yabancısına açık bir artırmada ortaya çıkan en yüksek fiyattır.
Gerçek fiyatı belirleyen gruplar, POAŞ'ın yüzde 51 hissesine sahip olmak için büyük bir ödemeyi yapmaya, sonra da parmaklarını taşın altına koyarak şirketi idare etmeye soyunan müteşebbislerdir. Hepsinin kendilerine göre bir hesabı, kitabı var. Fiyat hangi rakamın üzerine çıkar ise kendilerinin zarar riski ile karşılaşabileceğini hesaplayabiliyor. Ve de işte böyle bir açık artırmada POAŞ'ın bir hissesinin fiyatının 72 bin lira olduğu ortaya çıkıyor.
Öyle ise, açık artırmadan bir gün önce borsada bir POAŞ hissesi neden 130 bin liraya alınıp satılıyordu? Bu fiyatı kim belirlemişti? İşte bu sorunun cevabı çok önemli. Bu sorunun cevabı, bizim borsamızda, belli hisse senetlerinde bazı günler fiyatların nasıl gerçekten uzaklaşabildiğini ortaya koyuyor.
POAŞ'ın toplam hisselerinin sadece yüzde 7'si borsada işlem görüyor. Az sayıdaki hisse senedi ile fiyatları indirmek ve çıkartmak çok kolay oluyor. Bu senetleri alıp satanlar, POAŞ'ın gerçek değerini hesaplayarak senetlere fiyat biçmiyor. "Olsa olsa" diye düşünerek fiyat veriyor. Bazen de "havaya girip" fiyatları coşturuyor. Eğer geçen ihalede POAŞ'a 1 milyar 160 milyon dolar fiyat biçildiği dikkate alınsa idi, borsada hisse senedi alıp satanlar şöyle bir hesap yapacaktı: "Demek ki, POAŞ'ın yarısı 1 milyar 160 milyon dolar. Tamamı 2.3 milyar dolar eder. Bir dolar 575 bin liraya satılıyor. Bölelim 2.3 milyarı 575'e... POAŞ'ın Türk Lirası değeri 1.4 katrilyon lira eder. POAŞ'ın sermayesi 20 trilyon lira. Bölelim 1.4 katrilyonu 20 trilyona... Netice 72 bin liradır. Demek ki, POAŞ'ın bir hissesinin borsada 130 binler ile değil, 72 bin liralar dolayında satılması gerekir..."
Bu hesabı yapmayıp da, bir POAŞ hissesini 130 bin liradan borsadan satın alanlar, geçen ihalede yüzde 51 hissesi 1 milyar 160 milyon dolara satılan POAŞ'ın, aynı miktardaki hissesinin bu ihalede iki misli fiyat ile, 2.3 veya 2.5 milyar dolara satılacağına inanacak ölçüde "iyimserlik" içinde olanlardır.
Burada bir noktaya da açıklık getirmek gerekir. Bir şirketin hisse senedinin perakende satış fiyatı ile toptan (blok halinde) satış fiyatı arasında her zaman fark bulunur. Böyle bir şey olmasa zaten toptan satış (blok satış) diye bir şey olmaz. Tüm hisseler borsada satılır.
Şimdi gelelim POAŞ'ın özelleştirilmesinin faziletine... Özelleştirme hem ihaleyi kazanan Doğan Grubu ve İş Bankası'na, hem de POAŞ bayilerine iyilik getirecektir.
Türkiye'de yaklaşık 9 bin akaryakıt bayii var. Bunların 5 bin 700'ü POAŞ bayii. POAŞ Anadolu'da en yaygın bayi ağına sahip akaryakıt şirketidir.
POAŞ'ın yüzde 51'ine sahip olan özel sektör grubu, sadece akaryakıt satış hizmetlerinde rekabeti güçlendirmeyecek, Anadolu'nun 5 bin 700 noktasındaki satış noktalarını, pazarlama kanalı olarak kullanacak. Bunların her biri bir banka şubesi, bir gazete bayii, bir bakkal dükkanı, bir büfe olacak.
Bu hizmet ağından akaryakıt istasyonlarını kullanan müşteriler de yararlanacak, akaryakıt istasyonlarının sahibi POAŞ bayileri de yararlanacak.
POAŞ'ın özelleşmesi Türkiye'de akaryakıt pazarlaması yanında basın, bankacılık, temel tüketim maddeleri pazarlamasında yepyeni modellerin ortaya çıkmasına ve de rekabetin hızlanmasına yol açacak.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr