Olumlu gelişmeleri umursamayıp, olumsuzluk bekleyişini sürdürüyoruz. Şimdi çok kişi şubat ayı enflasyon oranını bekliyor. Fiyat artışları öngörülenin üzerine çıksa çok kişi bayram edecek... "- İşte gördünüz mü?.. Bu iş yattı..." diyecek.
Unutulan şudur. İstikrar programında enflasyondaki nokta hedefi 31.12.2000 tarihi için konulmuştur.
Bu hedefin gerçekleşmesi, aylık "nokta" hedeflerinin gerçekleşmesine bağlıdır. Aylık nokta hedefi ise "döviz sepeti"dir.
İstikrar programının en önemli hedefi de budur. Çünkü on beş yıldır Türk piyasası, serbest döviz fiyatı oluşumuna alıştı. Döviz fiyatı arz ve talebe göre günlük değil, gün içinde değişir oldu.
Halbuki istikrar programı ile Merkez Bankası döviz fiyatını kazığa bağladı. Gün gün dövizin kaça alınıp satılacağını liste halinde ilan etti.
Unutmayınız, "Ramazan imsakiyesi" bile aylıktır. Merkez Bankası "yıllık döviz imsakiyesi" ilan etti.
Çok kimse bunun uygulanamayacağını, döviz fiyatının kontrol edilemeyeceğini, Merkez Bankası'nın rezervdeki dövizleri ucuz ucuz satarak bitireceğini söyler oldu.
Şimdi geldik mart ayının 2'sine... Yılın ilk 2 ayına ait rakamlar açıklandı.
Uygulama başarısızlığı göstermiyor. Tehlike çanları çalmıyor. Tersine Merkez Bankası açıkladığı döviz fiyatını iki ay boyunca uygulamış. Önümüzdeki aylarda uygulayamayacağına dair de hiçbir işaret yok, tehlike görünmüyor.
Bu çok çok önemli bir gösterge. Çok çok önemli bir gelişme. İstikrar programı paketinin başarıya ulaşabileceğinin (cıvımaz isek, bir hata yapmaz isek, bu defa durumu düzeltebileceğimizin) işareti.
Merkez Bankası yıl başında taahhüde girdi: "Ey halkım" dedi. "Döviz fiyatı artışını 2000 yılında yüzde 20 ile dizginleyeceğim. Bunu başaracağımdan o kadar eminim ki, her gün fiyat artışları şu kadar, aylıklar bu kadar olacak."
Yılın 2 ayı geçti. Şimdi bakıyoruz "Merkez Bankası verdiği sözü yerine getirebilmiş mi? Söylediğini becerebilmiş mi?"
Merkez Bankası'nın kazığa bağladığı döviz fiyatı "1 ABD doları ile 0.77 eurodan oluşan döviz sepeti."
Bu döviz sepetinin fiyat artışı ocak ayında yüzde 2.1 idi. Şubat ayında da yüzde 2.1 oldu. İki aylık dönemde "döviz sepeti" fiyatı yüzde 4.24 arttı.
1999 yılının ilk iki ayında aynı yapıdaki "döviz sepeti"nin fiyat artışı yüzde 8.9 idi.
Sayın okuyucularım, dikkat buyurunuz, teker teker ABD doları veya euro kurlarından söz edilmiyor. İkisinin karışımından oluşan döviz sepetinin fiyatından söz ediliyor.
Çünkü uluslararası piyasalarda farklı yabancı paralar arasındaki değer ilişkileri gün içinde büyük değişiklikler gösteriyor.
2000 yılı başında 0.99 euro ile bir ABD doları satın alınabiliyordu. Euro değer kaybetti. ABD doları değer kazandı. Şubat ayı sonunda 1.03 euro ile bir ABD doları alınabilir oldu. İki para birimi arasındaki bu değer eşitliğine "parite" deniliyor.
İşte bu parite farkı nedeniyle Merkez Bankası euronun fiyatını yüzde 2.5 artırırken, ABD doları fiyatını yüzde 5.9 oranında artırdı.
Ama iki para biriminden oluşan sepetin fiyatında 2 ay içinde gerçekleşen artış yüzde 4.24 oranında. Bu da Merkez Bankası'nın açıkladığı hedefe kuruşu kuruşuna uyuyor.
(Bu açıklama önemli. Belirlenen döviz fiyatının "sepet fiyatı" olduğunu unutanlar, ABD doları yüzde 5.9 arttı... Merkez Bankası'nın hedefi şaştı sanıyorlar.)
Gelelim böyle gelmiş böyle gider mi sorusunun cevabına... Bunun böyle gidebilmesinin en büyük güvencesi Merkez Bankası'nın döviz rezervi. Acaba, "döviz kazığa bağlanıp, ucuz fiyatla alınır satılır olduğundan bu yana Merkez Bankası'nın döviz rezervi eridi mi?"
Rakamlara bakıyoruz. Merkez Bankası'nın toplam döviz rezervi yılbaşında 23.2 milyar dolar, şubat ayı sonunda 22.9 milyar dolar. Net döviz mevdcudu yılbaşında 5.7 milyar dolar, şubat ayı sonunda 7.3 milyar dolar... Demek ki döviz rezervinde erime yok.
Sayın okuyucularım, şu günlerde bolca "enflasyon hedefi şaştı mı, şaşmadı mı?" tartışması duyacağız. Moralinizi sağlam tutunuz. İki aylık enflasyon rakamı istikrar programının başarısı veya başarısızlığı konusunda gösterge olamaz ama, döviz fiyatlarında hedefin tutturulması çok büyük bir başarıdır.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr