Şu günlerde "Zekeriya Temizel" adı kullanılarak, hayali ihracatçıları, sahte belge düzenleyerek devletten vergi iadesi ve teşvik alanları ceza kapsamı dışına çıkarmak için yoğun bir kampanya sürdürülüyor.
Anlatılanlar çarpıcı "şoförü sahte fatura ile benzin aldığından holding patronları hapse girecek". "Anlı şanlı ihracatçılar, ihraç için ürettikleri malın çivisini satan nalburun vergi ödememesi nedeniyle hapislerde çürüyecek..."
Neyin ne olduğunu bilmeyen kamuoyu belki bu anlatılanlara inanıyor, belki neyin ne olduğunu anlayamıyor.
Ben kısaca anlatayım.
Zekeriya Temizel Maliye Bakanı iken vergi düzenlemesi yapıldı. Bu düzenlemeyi tek başına Zekeriya Temizel yapmadı. Hükümet bunu onayladı. TBMM’den kanun çıktı. TBMM’den çıkan kanun "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesine dayandırıldı.
Artık ekonomik suça hapis cezası verilmiyor. Şimdilerde tartışılan ekonomik suç değil. "Sahtekarlık" suçu.
Eskiden vergi kanunlarında "sahte ve yanıltıcı belge düzenlemek" aynı ağırlıkta suç sayılıyordu. TBMM’den geçen düzenlemede "yanıltıcı belge" ile "sahte belge" suçları ayrıldı. Diğer vergi suçları "ekonomik suç" sayılırken, "sahte belge" ekonomik suç kapsamından çıkarıldı. Sayın okuyucularım, bakınız "yanıltıcı belge" ne demek, "sahte belge suçu" ne demek?
- Yanıltıcı belgede ekonomik bir olay (bir mal ve hizmet üretimi veya satışı) olacak, ama mal ve hizmet bedeli yanıltıcı (gerçek dışı) biçimde belgeye kaydolunacak. Bu suça verilen hapis cezası para cezasına çevrilebiliyor.
- Sahte belgede hiçbir ekonomik olay (bir mal ve hizmet üretimi veya satışı) yok. Mal yok, satış yok. Olmayan bir üretim veya satış olmuş gibi gösterilmek için sahte belge düzenlenerek devleti, Maliye’yi, Hazine’yi ve halkı soymak söz konusu.
Sayın okuyucularım, sahtekarlık yapmak için birisi sahte belge düzenleyerek devletten para çekiyor ise, bunun neresi "ekonomik suç"? Devleti, Maliye’yi, halkı soymak için sahte belge düzenleyen, kamu düzenini sarsan veya yıkan "sahtekarlar" hapis cezası görmeyecek ise, kim hapsolunacak? Devleti, Maliye’yi, halkı soyana "üç kuruş ceza öde de seni affedeyim" diyen bir hukuk sistemi, ev - dükkan soyan hırsızı nasıl hapsedecek?
Gelelim son kanun değişikliğinde kanun maddesinden "bilerek" kelimesinin çıkarılmasına... Sayın okuyucularım "bilmeden sahtekarlık yapılır mı?" Bilmeyen bir kişi olmayan mal varmış, yapılmayan satış yapılmış gibi gösterebilir mi? Hukukta ceza gerektiren fiillerde aranan temel öğe, bu fiilin "kasıt unsuru" taşıyıp taşımadığıdır. Kasıt yok ise "zaten hürriyeti bağlayıcı" ceza verilemez. Bunun takdiri yargıya aittir amma... Allah rızası için olmayan malı varmış, yapılmayan satışı yapılmış gibi gösteren bir sahtekarın bunu "bilmeden" yaptığı, söylenebilir mi?
Bu anlatılanlarla hiçbir ilgisi olmadığı halde, aynı tartışmaya dahil edilen bir başka konu var. Bir malı ihraç eden işadamı, ihraç ettiği malın değeri esas olmak üzere Maliye’den KDV iadesi alır. Burada ihraç eden işadamına iade edilen KDV, o ürünün ihraç edilecek aşamaya gelinceye kadarki aşamalarda ödenen KDV’ler toplamıdır.
Maliye’den iadeyi alacak olan kişi, ihracatı yapan işadamı olduğu için hukuken bu işadamı daha önce ödenmesi gereken KDV’lerden "müteselsilen" sorumludur. Eğer daha önce ödenmemiş veya ödenmediği halde ödenmiş gibi belgelenmiş KDV’ler var ise, onları "haksız yere" Maliye’den tahsil etmiş duruma düşer.
Bu yeni bir düzenleme değil, 16 yıldır uygulanan bir sorumluluk zinciridir. Burada da sorumluluk iki farklı şekilde gündeme gelir: (1) Eğer ihracat sahte değil, ama belgeler yanıltıcı ise, bu işlem "ekonomik suç" kapsamına girer. Suçlu para cezası öder. (2) Eğer ihracat hayali ise, hayali işlemler için devletten, Maliye’den KDV iadesi alınıyor ise bu "sahtecilik suçu" olur. Sahtekarlar hapis ile cezalandırılmalıdır. Lütfen elinizi vicdanınıza (isterseniz cüzdanınıza) koyarak kendiniz karar veriniz: Bu ülkede devleti soymak suç mudur, değil midir? Devleti soymak için sahtekarlık yapmak isteyenler sahte belge düzenleyenler hapse girmeli mi, girmemeli mi?