Hani yaprak kımıldamıyor diyerek ağlaşıyorduk ya... İşte o yapraklar kımıldamaya başladı... Talep yavaş yavaş canlanıyor. Talebin canlanması üreticilere "yapamadıkları zamları fiyatlara bindirme" şansı yarattı.
Fiyat artışlarının beklenenin üzerinde gerçekleşmesinin nedeni, 1999 yılında yapılamayan zamların, gecikmeli de olsa, fiyatlara eklenmesidir.
Şubatta başlayan zam fırtınası (maalesef) martta da devam ediyor. Mart ayında da fiyat artışları yüksek çıkacak.
Çarşıyı pazarı dolaşınız, cebinizden çıkan paraya bakınız... Ne yazdığımı daha iyi anlarsınız.
Hükümetin enflasyon hedefinin tutması, istikrar programının selameti "teorik olarak" ortada dolanan sözlerdir. Serbest piyasa ekonomisinde fiyatlar ortada dolanan sözlere göre değil arz ve talebe göre oluşur.
Fiyatı belirleyen kişi ve kuruluşlar karşı tarafın ödemeye hazır olduğu rakama kadar fiyatı yükseltir.
Sayın okuyucularım hemen tepki gösterecekler. "- Hani işadamları söz vermişti. Hani fiyatları artırmayacaktı? Hani hükümetin enflasyon hedefine uyacaktı? Hani istikrar paketini destekleyecekti?"
Sayın okuyucularım, "söylenen sözlere kanmayınız, aldanmayınız". İşadamı "gökten zembil ile inen, su ile, hava ile beslenen" farklı bir yaratık değildir... İşadamı "para ile beslenir"... İşadamı "işi var oldukça" vardır. İşadamının işinin var olması ise "para kazanmasına bağlıdır."
İşadamı, unu, yağı, şekeri bir araya getirip "helva yapıp" satan kimsedir. İşadamı satamaz ise, sattığından kar edemez ise, helva yapmaz. Yapamaz.
1999 yılında işler kötü gitti. Piyasada talep durdu. Piyasada talep durunca işadamları maliyet artışının tamamını fiyata yansıtamadı. Zam yapamadı. Bir yandan satışların düşmesi, öte yanda satılan malın fiyatına maliyet artışlarının yansıtılamaması sonucu, işadamları beklenen ciroyu yapamadı, beklenen kazancı sağlayamadı. Hatta zarar etti.
1999 yılında beklenen ciroyu sağlayamadığı, maliyetleri fiyata ekleyemediği için kötü bir yıl geçiren işadamının ve tepe yöneticisi ayakta kalması için, firmayı batırmaması için, fırsatı bulduğunda yapamadığı zammı fiyata bindirmesi kaçınılmaz bir davranıştır.
Talep canlandıkça, işadamı fiyatını yükseltecektir. Taaa ki... Talep tekrar duraklayıncaya, işadamı mal ve hizmetini satamaz duruma gelinceye kadar...
Bu işin "raconu" budur. Bunun böyle olamayacağını sanmak, rica ile korkutma ile fiyatların duracağına inanmak hayalperestlik olur. Şimdi de gelelim değirmenin suyuna... Acaba talep neden artmaya başladı. Bu değirmenin suyu nereden geldi?
Türk halkı yirmi yılda bir alışkanlık edindi. Dövizdeki tırmanış ve yüksek faiz halkımıza tüketimini erteleme alışkanlığını kazandırdı. Döviz kazığa bağlanınca ve de faizler aşağı inince halk parasını ne yapacağını şaşırdı. Borsa da ümit vermeyince, halk elinde kalan paraları yavaş yavaş harcamaya başladı.
Unutmayınız bu talep canlanması memur ve ücretlilerin çok düşük miktarda maaş ve ücret zammı almalarına rağmen ortaya çıkmıştır. Fiyat artışı memur ve ücretlilerin 2000 yılı maaş ve ücret artışını yemiş bitirmiştir ama, sınırlı artış, talebin büsbütün patlamasını da önlemiştir. Maaş ve ücret artışı daha fazla olsa idi talep büsbütün patlayacaktı. İşadamları zamları daha kolay yapacaktı.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr