Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başka ülkelerde “Felaket Tellalı” diye ün yapan, devamlı olarak felaketten sözeden New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Robert Roubini, Türkiye’ye gelince ağzından ‘bal damlıyor.’
Geçen hafta sonu Bursa’da, Başbakan Yardımcısı Babacan, Maliye Bakanı Şimşek ile önde gelen sermaye gruplarının sahiplerinin katıldıkları toplantıda Roubini, “Türkiye Ortadoğu’daki ülkelere ekonomik anlamda bir model olabilir. Hatta dünyanın tamamında en büyük başarı hikayelerinden biri olabilir” demiş. O kadarla kalmamış. Devam etmiş. “Üç kredi değerlendirme kuruluşu da Türkiye’nin notunu kredi verilebilir seviyeye çıkaracak. Ekonomi çok iyi toparlanıyor. Cari açık ile ilgili çabalar sonuç veriyor. Yumuşak iniş başarılı oldu. Ortalama büyüme ile tüketime dayalı büyümenin riskleri bertaraf ediliyor. Barış süreci ekonomiyi uçuracak...”
Anadolu’da bir deyim vardır... Birisi, “Kâfinin fazlası övgü aldığında” karşısındakine, “Yalan da olsa söyle kardeşim... Hoşuma gidiyor” der.
İşte o biçim... Bu tür övgüler hoşumuza gidiyor ama, “kâfinin ötesine geçince” faydadan çok zarar veriyor.

İşadamlarımız iyimser
Büyük sermaye çevrelerimiz “hepten iyimser...” Kürsüye çıkanlar önce ekonomi politikalarını övmüşler. Sonra “başarı öykülerini” anlatmışlar. (Davetli olmadığımdan toplantıyı izlemedim. Medyaya yansıyan konuşmalara dayalı olarak bunları yazıyorum. Konuşmaların önünde arkasında farklı ifadeleler olabilir.)
Şimdi gelelim durum tesbitine:
* Bir: Şu küresel kriz ortamında Türkiye’nin durumu göreceli olarak iyidir. Hükümetin bu başarısına şapka çıkarılır.
* İki: Türkiye’ye para gönderenler için önemli olan bütçe dengesi, iyidir. Kamu borcunun milli gelire göre büyüklüğü iyidir.
* Üç: Türkiye’ye para gönderenlerin riskini azaltmak için Hükümet büyümede frene bastı. İthalat azaldı. Cari açık küçülür gibi oldu. Merkez Bankası’nın döviz rezervi artıyor. Bunlar kredi notunun daha iyi olmasının yolunu açan gelişmeler.
Yabancılar bu 3 göstergeye bakar.

Ayşe Hanım ne durumda?
Ayşe Hanım Teyzem’i ilgilendiren 3 temel gösterge ise:
* Bir: Doğru yatırımlara dayalı, küresel rekabet şartlarında üretim artışı sonucu ekonominin hızlı büyümesidir.
* İki: Büyümenin meyvası olarak istihdam ve gelir artışıdır.
* Üç: Büyümenin “gelişme”ye yol açması, gelir dağılımının, adalet, eğitim, sağlık ve asayişin düzelmesi; vicdan ve fikir hürriyeti ile demokrasinin gelişmesidir.
Bugün 2012 yılının büyüme rakamını öğreneceğiz.
* Bir: Cari açığı küçültmek için büyüme iddiamızdan vazgeçtik. Yüzde 3’ten az büyümeye razı olduk. Bu büyüme de tarım ve sanayiye dayalı değil, sanayi yatırımı yerine inşaat yapıyoruz.
* İki: Cari açığı büyümeden fadakarlık ederek küçültemeyiz. Cari açık, rekabet şansı olan ve katma değeri yüksek üretimle küçültülür.
* Üç: Gelir dağılımı düzelemiyor. İş aleminde de, yaşamda da büyük ile küçük arasındaki fark açılıyor. Orta sınıf yok oldu. Her ne ise... Bunları tartışmanın zamanı değil... Baksanıza “Felaket Tellalı” Roubini bile, “Sizin durumunuz iyidir... Hem de çok iyidir” diyor.