Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Karkamış, Gaziantep şehrine 72 kilometre uzaklıkta, Suriye sınırında 4.500 nüfuslu bir ilçe. Burada yaşayanların hemen tamamının Suriyede akrabası var. Bu nedenle devlet burada bir gümrük kapısı açmış. Bu kapıya "pasavan" kapısı deniliyor. Açık anlatımıyla bu bölgede yaşayanlara "özel belge" ile günübirlik hududu geçme imkanı tanınıyor. Karkamışta hudut kapısının hemen karşısında Ahmet Yücelin kahvesinde kardeşi Ali Yücel ile çay içtik. "Beyim" diyor. "Bizim durum her gün daha kötüye gidiyor... Eskiden buraya her gün bir - iki sefer tren uğrardı. Trenler kesildi, buranın bereketi kesildi. İş yok. Pasavanla hududu geçeceksin. İki kilometre yürüyeceksin. Oradan yarım kilo çay, bir kilo şeker alacaksın. Çay orada 4.5 milyon, burada 7 milyon. Şeker orada 500 bin. Burada bir milyon üç yüz bin... Gidip gelmenin geliri bu kadar... Bununla yaşayacaksın..." İş yok, ümidi de yok Yetkin Denizin Ömür Kebap dükkanının bir köşesinde ufacık bir kebap ocağı var. Dükkanın geri kalan bölümünde sandalyeler dizili. Sandalye var ama gençler ayakta bekleşiyor. Ne bekledikleri belli değil... Çünkü iş yok. İş ümidi yok. Gençlerin vakit geçirecekleri, eğlenecekleri, spor yapacakları yer yok. Lise mezunu Mahli Yılmaz diyor ki: "Biz burada sıkıştık, hapis olduk... Doğumuz Fırat, güney komple mayın tarlası, kuzey Birecik, doğu Antep..." Eskiden kaçakçılık bir meslek imiş. Bölge halkı kaçakçılıktan gelir sağlar ama çoğu da mayınlar nedeniyle ölür, sakat kalırmış. Hudut mayınlarından insanların zarar görmeye devam edip etmediklerini soruyorum: "Şimdilerde böyle şey yok ama Karkamışta daha önceleri mayına basıp sakat kalan çok sayıda insan var, diyorlar..." Hudut denilen, Sinan Çetinin "Propaganda" isimli filmindekine benzer şekilde dümdüz arazinin ortasından geçen tel örgüler. Bizim tarafı askerlerimiz bekliyor. Öte yanda asker falan yok. Suriye gümrüğü bizimkilerin öte yana geçerken yanlarında bir şeyler götürmelerine izin vermiyor. Buna karşılık bizim gümrük de günübirlik geçenlerin dönerken yanlarında sadece yarım kilo çay ile bir kilo şeker getirmelerini kabul ediyor. Dev adliye binaları şaşırtıcı Karkamış ahalisinin en büyük derdi sağlık ocağı. Sağlık ocağına gelen doktor sadece 12.00 - 13.00 arası bir saat hasta bakarmış. Daha doğrusu bakmaz da hastalara fırça atarmış.Ben Karkamışın DDY istasyon binası ile bina çevresindeki lojmanlara, servis binalarına hayran oldum. Hepsi bir Alman mimarın elinden çıkmış taş binalar. Zaman geçmesine rağmen bizler taş binaların taş bölümlerini yıkamamışız. Ama çoğu kaderine terk edilen binaların lojmanların pencereleri, kapıları sökülmüş, pencereler, kapılar, briket ile örülerek kapatılmış.Bütün bunlara rağmen Karkamış halkı güler yüzlü, insan canlısı, kötü şartlardan kurtulma ümidi ile yaşayan insanlar. guras@milliyet.com.tr Karkamış bütünüyle harap. Ama yüksek bir tepenin üzerinde abide gibi yükselen tamamlanmamış iki bina var. Biraz abartmalı olacak ama nerede ise bu iki binaya tüm Karkamış halkını yerleştirmek mümkün gibi... Bu binalar ne diye soruyorum. On yıl önce yapımına başlanan adliye binaları imiş. Bu büyüklükte iki adliye binasının burada işi ne, anlamanın imkanı yok. Herhalde bir müteahhide iş yaratılmış.