Hakan Atis

Son yıllarda teknelerini evleri haline getiren çiftlere sıkça rastlıyorum. Bu yaşam tarzına özenmemek elde değil! Ancak keyifli yanları olduğu kadar zorlukları da var. Su üstünde hayatın püf noktalarını 9 yıldır teknelerinde yaşayan Gamze ve Kaan Erdem çiftine sordum.

Hayat sürprizlerle dolu! Yeter ki yeniliklere açık olun. Mavilikler bu gerçeği daha çabuk öğretiyor. Kendinizi denizle uyumlu yaşamaya bırakırsanız mutlu olacağınız kesin. Bu elbette bir kişisel tercih meselesi, böyle düşünmeyenlere de saygı duyuyorum. Ancak, benim yerim de her daim suyun üstü olmalı. Bu nedenle teknelerini 9 yıldır evleri haline getiren ve yaşamlarını 1979 yapımı Najad 34 HR model yelkenlileri “Dimple”de geçiren Gamze ve Kaan Erdem’in kapısını çaldım. Teknede tam zamanlı yaşamanın inceliklerini sordum. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler, onların Marmaris Netsel Marina’daki keyifli sohbetlerine katılarak bu mutluluğun sırrına erişebilir. Kaan Erdem, uzun yıllar sigorta sektöründe yöneticilik yaptıktan sonra “Buraya kadar”

Yaz dönemindeki insan ve tekne kalabalığını tercih etmeyenler Gökova’ya doğru yol alabilir. Lodos olmazsa deniz genellikle stabil olur. Teknenizi uygun koylarda demirleyebilir, doğayı yakından keşfedebilirsiniz.

Cevat Şakir Kabaağaçlı, Şadan Gökovalı ve Sadun Boro’nun emaneti olan Gökova, her mevsim ayrı güzeldir. Akyaka ise bu cennetin ayrılmaz bir parçasıdır. Yöreyi ziyaret etmek isteyen denizciler, teknelerini Bodrum, Fethiye, Göcek veya Akyaka’ya en yakın ilçe olan Marmaris’e bağlayabilir. Bu konuda pek çok seçenek sizleri bekliyor. Yer bulabilirseniz belediye rıhtımına da bağlanabilirsiniz. Akyaka’dan sonra Marmaris ve Muğla’ya uğramalısınız. Ülkemizin en gözde kentleri arasında ilk sıralarda yer alan ve Tolga Çandar’ın sesiyle hayat verdiği yöresel türkülerle daha da güzelleşen Muğla, sizleri kendine has konukseverliğiyle karşılar. Tarihi evleri ziyaret ettikten sonra İzmir istikametine yönelin. Kent çıkışındaki döner kavşağı geçtikten sonra Yeşilyurt levhasını göreceksiniz. Ana yoldan sola

Binlerce yıllık tarihiyle dünyanın en gözde turizm merkezleri arasında yer alan İstanbul’a çok yakışan Galataport bir yıldır kentin dünyaya açılan modern deniz kapısı işlevini görüyor.

Günümüzde görenleri hayran bırakan, sahip oldukları konforla yolcularına rüya gibi tatiller yaşatan kruvaziyer gemilerine ev sahipliği edebilmek son derece zor. Çünkü su üstünde her biri bir ülke gibi olan devasa deniz taşıtlarının kaptanları ve personeli, deyim yerindeyse 72 milletten yolcuya A’dan Z’ye 5 yıldızlı konfor sunmak zorunda. Bu nedenle bağlandıkları tüm limanlarda onlar da tıpkı misafirleri gibi kendilerine kusursuz hizmet verilmesini bekliyor. Türkiye’nin kruvaziyer turizminde daha fazla söz sahibi olmasını hedefleyen başarılı iki iş insanımızın vizyonu sayesinde günümüzde bunu mükemmel yerine getiren bir tesise sahibiz. Ferit Şahenk ve Serdar Bilgili’yi kutluyorum. Geçen hafta Galataport İstanbul yöneticileriyle özel bir ufuk turu yaptım. Köhnemiş binaların yerini alan modern yapıları inceledim. Denizin 8

Yelken, kano ve sörf etkinlikleri son yıllarda Ordu’yu ülke genelinde daha da popüler yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler’in deniz sevgisi geleceğin sporcularına bu alanlarda önemli fırsatlar sunuyor

"Kışlaönü’den sonra deniz kenarında küçük Çeşmeköy… Çam Burnu’ndan itibaren irili ufaklı koylar, plajlar Yason Burnu’na kadar peş peşe sıralanmış. Sonra yolumuz Karadeniz’de gördüğümüz en şirin ve güzel barınağa, Yalıköy’e geldi…” Karadeniz’i ne zaman özlesem aklıma Sadun Boro’nun satırları gelir. Usta denizcimiz “Kısmet’in Dümen Suyunda” başlıklı eserinde, kıyılarımızı öylesine güzel anlatır ki, hayran olmamak elde değildir. Kuzey denilince önce Ordu’yu anımsarım. O an kendimi Ümit Tokcan’dan Kamil Sönmez’e, Tuğrul Şan’dan Soner Arıca’ya uzanan muhteşem bir yıldız yağmurunun içinde bulurum. Ardından birbirinden güzel koylar ve yemyeşil doğa gelir. Sonrası yürek dolusu coşku.

İlk kez 2002’de düzenlenen Bosphorus Cup, yedi tepeli kentin adını dünya çapında duyuran saygın bir organizasyona dönüştü. ‘İstanbul yelken açıyor’ sloganıyla düzenlenen yarışın mimarı olan Orhan Gorbon, gelecek yılların planlarını şimdiden yapmaya başladı.

"Maviliklere neden uzağız?”, “Bizden denizci olur mu?” bu ve benzeri soru ve değerlendirmelerle sıkça karşılaşıyorum. Aslına bakarsanız Çaka Bey başta olmak üzere Piri Reis, Barbaros, Uluç Reis, Turgut Reis ve daha nicelerine uzanan tarihimiz oldukça görkemli ve gurur verici. Bunu sık sık ifade ediyorum. Denizciliği milli ülkü olarak gösteren büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yeri ise her zaman ayrı. Yazımın girişinde ifade ettiğim değerlendirmelerle karşılaştığım zaman özellikle cumhuriyet döneminden örnekler veriyorum. Çünkü, Sadun Boro başta olmak üzere Cumhur Gökova, Haluk Karamanoğlu, Tanıl Tuncel, Özkan Gülkaynak, Ekrem İnözü, Alim Sür, Osman Atasoy gibi dünya denizlerini dümen

Türkiye, uluslararası arenada adından söz ettiren yarışlara ev sahipliği ediyor. Göcek Yat Kulübü, Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü, İstanbul Yelken Kulübü, Marmaris Uluslararası Yat Kulübü, Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü gibi birçok kurum maviliklerde coşku rüzgârı estiriyor. Bu coşku Arkas Aegean Link Regatta ile 6 yıldır zirveye taşınıyor

"Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz. Onu daha çok sevmeli, daha çok yararlanmalıyız. Misyonumuz genç yelkenciler yetiştirmek, bu spora ilgi duyanlara farklı zeminlerde yelken yapma fırsatı sunabilmek.” Bu sözler çocukluk yıllarından itibaren yaşamı maviliklerde geçen Bernard Arkas’a ait. O da babası Lucien Arkas gibi denizciliğe gönül vermiş bir İzmirli. Arkas Holding’in başarı öyküleri malum. Çeşme’nin adını uluslararası arenada duyuran Arkas Aegean Link Regatta da onların eseri. Yarış tutkunlarını İzmir’in incisine çeken organizasyonun mimarı ise Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı

Dünya denizcilik tarihinde söz sahibi ülkelerin başında gelen İngiltere’de, Türk genci Çınar Ege Dörtbaş’ın optimist sınıfındaki yükselişi sürüyor. Başarılı yelkenci Danimarka’da sona eren Avrupa Şampiyonası’nda İngiltere adına yarıştı.

Mavi sevdayla tanışması 9 yıl öncesine dayanıyor. İzmir’de bulunan Ali Rıza Mete (ARM) Urla Yelken Kulübü’nde eğitmenlik yapan Gürbüz ve Aysun Arıkan tarafından keşfedilen Çınar Ege Dörtbaş’ın geleceğe yönelik adımları, annesinin kariyerine İngiltere’de devam etmesiyle hız kazandı. Dünya denizciliğinde söz sahibi olan ada ülkesine 3 yıl önce yerleşen genç sporcu, Royal Yachting Association, British Youth Sailing Team (Kraliyet Yat Birliği-İngiliz Gençliği Yelken Takımı) üyesi oldu. 2019 IOCA Kış Şampiyonası, başta olmak üzere bulduğu her fırsatta kendisini geliştirdi. Kuzey Londra’da bulunan King George Yelken Kulübü’ne kabul edildi. Yaz, kış demeden her gün saatlerce antrenman yaptı. İngiltere’nin göllerinde ve okyanusta

Ülkemizde tekne yapımı yaygınlaşıyor. Mega yatlardan tek veya iki kişilik yelkenlilere uzanan bir yelpazede başarılı işlere imza atılıyor. Elektrik mühendisi Bahadır Eği de inşa ettiği modellerle sektöre renk katan girişimcilerden

Maviliklerde rüzgârla yol almak farklı bir tutku. Adına sevda diyenler haksız sayılmaz. Bahadır Eği, bu yolun gönüllü yolcularından. Özel sektörde uzun yıllar elektrik mühendisi olarak çalıştıktan sonra beyaz yakalı kariyerini emeklilikle sonlandıran Eği, 1993 yılında Zodiac botuna yelken sistemi kurarak başladığı tekne merakını profesyonel iş modeli haline getirdi. Avrupa ve ABD’de fiyat ve ebat bakımından yaygın olan “ulaşılabilir” tekne konusunda ülkemizde önemli adımlar attı. Yurt dışından getirdiği kitapları okudu, sektörde çalışan ustalarla konuştu, denizcilerin ve tekne meraklılarının önerilerini dinledi. Bu sürecin sonunda ilk tasarımı olan 6 metrelik outrigger (ana gövdenin bir veya iki yanına sabitlenen yan destekler) yelkenli kanosunu imal etti. Ardından biplane (çift kanatlı) katamaran tasarladı. Kano modeline