Amatör takımlarımız görücüye çıkıyor. Bozyaka Yeşiltepe’nin, Seyit Mehmet Özkan’la söz kesmesinden sonra, İl Özel İdare takımıyla flört eden kurum ve kuruluşların olduğunu öğreniyoruz. Amatör takımlarımızın yükünü belediyeler çekiyor ve ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar. Bir de gerçek amatörler var. Kendi yağlarıyla kavrulanlar. Futbolu seven, bu işi şan şöhret için değil de, sevda için yapan hayırsever vatandaşlarımızın ve kurumlarımızın, ihtiyacı olan bu kulüplerimizle sponsorluk anlaşması yapmalarını rica ediyoruz.
Genç bir futbolcu kardeşimden sitem dolu mektup aldım:
“Mağduruz, hakkımız yeniyor. Söz verdiğiniz halde, bizi oyalayan, yok sayan yöneticilerin isimlerini açıklamıyorsunuz Kemal Abi. Neden? BAL’a birinci olarak çıkarsanız, size 5 bin lira şampiyonluk primi vereceğiz, dediler, Birinci bitirdik. Puan kaybettiğimiz maçlar nedeniyle 1000 lirasını kestiler. Önümüzdeki yıl bizimle anlaşanlara 4 bin lira primi vereceğiz, anlaşmayanlara 2 bin lira, dediler. Baskı uyguladılar. Hiçbir yöneticiye güvenimiz kalmadı. Söz vermek bizim kültürümüzde namusla eşdeğerdir. Bakalım bunları yazabilecek misin Kemal Abicim?”
Amatörün Dünyası olarak bizim amacımız; bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek. Kişi ve kurumları uyarmak, uyandırmaktır bizim misyonumuz.
Amacımız, futbolu çocuklara ve bayanlara sevdirmektir. Düşmanı değil, düşmanlıkları yok etmektir. Bizler Amatörün Dünyası olarak, aşkın ve güzelliklerin simgesi olan gülü sunuyoruz sizlere. Fakat bazılarımız gülün muhteşemliğini görmek yerine, dikenine bakıyor ve onu görüyor. Ne yapabiliriz ki? Gülü seven, dikenine katlanır, derler. Katlanmak da ne demek? Aslında gülü seven, dikenini de sever. Dikensiz gül bahçesi olur mu hiç?