Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Otomobil dediğin “yerini bilecek” arkadaş. Öyle ukalalık yapmayacak. Tabii bana göre. Maalesef “çok akıllanıyor” bu şeyler. Şimdiden okuyun da haberiniz olsun...

Kendine gel sen bir otomobilsin


Otomotiv teknolojilerinde sürekli bir yenilik, daima bir şaşırtma... Eskilerin dediği gibi “Nereye varacak bu işin sonu?” durumu. Ben işin nereye gideceğini söyleyeyim; ortalıkta “ukala” otomobiller dolaşacak.

Pek çok şeyi “kendi başına” yapmaya başlayacak da bir kısmından haberiniz bile olmayacak. Ciddiyim! Eskiden, benim “emektar” gibi “leblebi tozuyla büyümüş çocuk” teknolojisine sahip otomobiller, sadece sürücülerinin kendisine emrettiği şeyleri yapmak üzere geliştirilmişti. Direksiyonu çevir gitsin, radyosunda bir istasyon aç, “hurdalığa kadar” aynı kanalı çalıp dursun... Otomatik değilse, vitesi illa sen değiştireceksin, arızalandığında sesini dinleyip keşfetmeye çalışacak ve tamirciye kendin götürüp başında bekleyeceksin. Kirlendiğinde yıkatacak, çizildiğinde of çekeceksin...

Kurallar değişiyor artık

Yakın gelecekte otomobiller pek de öyle olmayacak işte. Her gün “Nutella sürülmüş ekmek yiyen” akıllı bıdıklar gibi zeki bir nesil geliyor. Yani, bir süre sonra “Arkadaş ben senden memnun değilim, gidip Mehmet Bey’in otomobili olmaya karar verdim!” dese şaşırmayacaksınız! Öyle akıllı olacaklar! Size “otonom” yani kendi kendine gidebilen otomobiller desem? Hani şu, bir düğmeye bastığınızda, direksiyon ve diğer kontrolleri uçağın otomatik pilotu gibi devralan ve maalesef sizden, benden daha iyi kullanan otomobillerden... Çalışmalar sürüyor işte, birkaç yıla kadar piyasaya çıkar muhtemelen. Otomobile bindiğinizde, sevdiğiniz müzik kanallarını kendiliğinden bulup dinleten modeller var şu an. Yapıldı yani. “Hayaldi, gerçek oldu.” Sonra, belki Türkiye’de satılmıyor olabilir ama halen internet üzerinden girip sizin için restoranda yer ayırtan sistemlere sahip otomobiller de mevcut. Takılan anahtara göre hız sınırını hatırlayan, siz araçta yokken iç mekan ısındığında kendiliğinden çalışıp sıcaklığı belirli bir derecede tutan ve üstelik bunu güneş enerji panellerinden aldığı elektrikle çalıştıranını görmediniz mi? Kurallar değişiyor... O sevgili otomobiliniz artık sadece “kremalı bisküvi”ye kanacak türden değil. Alınmasını istediği spor ayakkabının “marka ve modeliyle” birlikte ısmarlayan çocuklar gibi...

Yürüyen doktor mübarek

Haberin Devamı

Çalışmaları beş-altı yıl önceden başladı. Kaportasında ezikler oluştuğunda, kullanılan “akıllı malzeme” sayesinde “kısmen de olsa” bunu kendiliğinden tamir edebilen otomobiller geliyor. Yakında Türkiye’de bir tanesi piyasaya çıkacak bile. Citroen C4 Cactus, küçük “yastıkçıkları”yla başaracak bunu.

Akıllı moleküllere sahip boyasıyla, çizikleri onarabilecek, hatta kendisini yıkayabilecek otomobiller de gelecek. Nissan bu konuda çalışıyor. Hortumla su tuttuğunuzda rengini değiştiren otomobiller de var tek tük. Henüz seri üretim araçlarda yok belki ama Amerika’da bunun sonradan yapılmış örneklerini internette bile bulabilirsiniz.

Bir terslik olduğunda, mesela kaza, kendiliğinden acil servisi ya da otoyol polisini arayan sistemlere sahip otomobillere de alışmanız gerekecek. BMW yakın zamanda Türkiye’de de bu sisteme sahip araçlar satacak. Ford bir adım ileri gidip sürücüsünün tansiyonunu ölçen koltuğa sahip bir konsepti geçtiğimiz aylarda sergilemişti.

Seri üretime ne zaman girer bilinmez ama teknoloji hazır. Otomobil değil, yürüyen doktor mübarek...

Elektronik sistemleri sayesinde arızasını bulan ve servisi arayıp kendisi halledenini de göreceğiz. İngiltere’de 2008’de araştırmaları başlamıştı. Motor tekliyorsa, işletim sisteminden saptayıp doğrudan serviste bulunan bilgisayara mesaj gönderiyor “akıllım”... Servisteki cihaz da uzaktan soruna müdahale edecek. Yani yolda giderken ya da siz kenara çekmişken, bir süre sonra “Ben hallettim, gidebiliriz” mesajı verebilecek.

Haberin Devamı

Kendine gel sen bir otomobilsin

HAFTANIN GÜZELİ

Haberin Devamı

Yanlış yerde duruyor sanki!

Bazı üreticileri anlamak zorlaşıyor günden güne. Arkadaş, “şirin olsun” diye çizgi film karakteri bir otomobil çizmenin mantığı ne olabilir ki? İnsan bazen hayret ediyor yani! Şimdi mesela bu otomobili kendime mi alırdım, yoksa komşunun yeni doğmuş çocuğuna hediye mi ederdim? Bildiğin oyuncak. Bin içine, karizma “sıfırın altı”. Zaten bence yanlış yerde duruyor bu. Çocuk odasında ya da oyuncak sepetinde olmalıydı!
Haksız mıyım ama?