Biriktirenler ve dağıtanlar

9 Mart 2025

Geçen gün önce yeni kitaplar satan bir kitabevine sonra eski kitaplar satan bir sahafa uğradım. Kitabevinde “Dokümanın Arka Yüzü” isimli bir kitap görünce çok şaşırdım. Alberto Manguel sonunda arşivcileri anlatan bir kitap yazmış diye çok sevindim. Sonra yanıldığımı anladım, meğer kitabın adı “Dokumanın Arka Yüzü” imiş. “Çeviri Sanatı Üzerine Değiniler” alt başlığını taşıyan 77 sayfalık kitapta çoğu bir veya iki sayfa uzunluğunda 44 kısa deneme bulunuyor. YKY’den çıkan kitabın çevirmeni Orhan Düz, editörü ise Darmin Hadzibegoviç. Çok iyi bir iş çıkarmışlar. Yorgunluktan uyuyan dokumacı kadınları gösteren Edward-Burne-Jones imzalı bir resimden detayın olduğu kapak da güzel.

Denemelerin başlıklarını da çok beğendim, üç tanesi hariç hepsi bir kelimeden oluşuyor, en beğendiklerim: “Aziz, Dingin, Doğa, Arı, İsim, Tohum, Sınıflandırma, Masallar, İhanet, Evren, Ev, Yıldız, Mavi, Doppelgänger, Ses, Haritacılık, Zenginlik, Sadakat, Uyanış, Anlaşılabilirlik, Zaman,

Yazının Devamı

Fotoğraf makinesi, saat ve yazı sanatı

2 Mart 2025

Tam olarak 100 yıl önce Leipzig Bahar Fuarı’nda Leica I isimli fotoğraf makinesi tanıtıldı. Leica I, dünyanın ilk 35 mm formatlı fotoğraf makinesiydi. Bu makine “Leica, bana dünyayı görme biçimimi değiştirme ve anı yakalama konusunda eşsiz bir imkân sundu.” diyen Henri Cartier-Bresson gibi dâhilerin elinden düşmez olacaktı. 

Leica I ağır ve hantal makinelerden farklıydı, daha sonra bir standart haline gelen 35 mm formatıyla birlikte hafif, sessiz ve hızlıydı, çekim anında özgürlük ve doğallığı yakalama imkânı sunuyordu. Savaş alanlarından moda sektörüne kadar her alanda kendisine yer bulan Leica; Sebastiao Salgado, Ralph Gibson, Ara Güler, Robert Capa, Peter Lindbergh, Helmut Newton ve Ellen von Unwerth gibi nice fotoğrafçının elinin ve gözünün bir parçası oldu. 

1849’da Almanya’nın Wetzlar şehrinde yaşayan mekanik ustası Carl Kellner (1826-1855), gözlük ve teleskop üretmek için daha önce piyano üretilen bir binada Optisches Institut (Optik Enstitüsü) adını verdiği bir atölye kurdu.

Yazının Devamı

Gecikmiş Floransa notları

23 Şubat 2025

Günlük hayatımızda kalemden, kâğıttan ve mürekkepten uzaklaştık ama nereye yaklaştık acaba? Dijital dünyanın iyi bir yer olmadığı belli ki suya yazılan her şey gibi çabuk unutuluyor çabuk bozuluyor, bir anda dağılıp gidiyor.

2022’de Floransa’da bir sokaktan geçerken bir binanın avlusunda dev bir ekran görmüştüm, sanatı ve bilimi yapay zekâ aracılığı ile birleştiren akışkan görüntüler vardı, bu iş için nice emekle binlerce görsel ve işitsel veri toplanmış meğer. Sonuç: dans eden ne olduğu belirsiz akışkan tuhaf görüntüler! Boş işler bunlar, deyip geçtim, biraz ötede Uffizi Galerisi’nde yüzyılların sınavını atlatmış doğal zekanın muhteşem ürünlerine doğru yürüdüm.

O zamandan bu yana müzelerde gördüğüm bazı küçük eserleri ara sıra yeniden düşündüm, mürekkeple, kalemle, fırçayla ve kâğıtla tutulmuş somut tarihsel hazinelerdi hepsi. Leonardo da Vinci’nin defterleri gibi, pili bitince yok olmayan türden “verilerle” doluydu.

Yazının Devamı

Carl F. Bucherer ve yılanlar

16 Şubat 2025

Yüksek saatçilik sektörü yine karmaşık bir dönemden geçiyor. Sektörün merkezi olarak görülen İsviçre’nin saat ihracatı 2024’te son yirmi yılın en düşük seviyesine (pandemi dönemi hariç) inmiş durumda. İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu’nun rakamlarına göre, ülkenin saat ihracatından elde ettiği gelir 2024’te %2,8 düşüşle 27.4 milyar euro olurken, ihraç edilen saat miktarında ise 2023 yılı toplamından yüzde 9 azalarak 15 milyona düşmüştü. Bu durumun en önemli nedeni Çin’e yapılan saat ihracatının 2024’te yaklaşık %26, Hong Kong’a ihracatın ise yaklaşık %19 oranında düşmesiydi.

Her zaman olduğu gibi kaybedilen geliri telafi eden yine süper lüks saat markaları oldu, örneğin Rolex, 2025 listesindeki saatlerin fiyatlarını değerli metallerde daha fazla olmak üzere %18’e varan oranlarda yükseltti. The New York Times gazetesinin konuyla ilgili haberinin “Talep Azaldıkça Saat Fiyatları Yükseliyor” isimli başlığı halihazırdaki durumu

Yazının Devamı

Dağ saati

9 Şubat 2025

Gazete binasındayım, Milliyet gazetesinin bulunduğu üçüncü katta, sırtım pencereye dönük oturuyorum. Başımı ne zaman pencereye doğru çevirsem rüzgârla savrulan minik kar tanelerinin uçuştuğunu görüyorum.  

Yine kar tanelerine bir bakıştan sonra, bu kar tutmaz diye düşünürken üzeri her zaman karla kaplı bir dağdan ilham alan bir saatle ilgili haber duyurusunun geldiğini gördüm. Grand Seiko markasının simgelerinden biri haline gelen Iwate Dağı’ndan ilham alan bir saat: SLGH027.  

Kuzey Japonya’da bulunan Iwate Dağı çevresi mekanik saatler üretmek için biçilmiş kaftan, sessiz ve sakin bir yer ama muhteşem doğasına ve kültürel hazinelerine rağmen biraz da ıssız bir yer. Öyle ki Japonya’ya giden turistlerin sadece %2’si bu bölgeyi geziyormuş.  

İlk Iwate Dağı desenine sahip kadran 2006’da piyasaya çıktı ve o zamandan beri bu karlı dağ Grand Seiko tarzı saat yapımcılığı ile yakından ilişkili bir ilham kaynağı. Iwate Dağı, Japonya’nın aktif yanardağlarından biri. Kızgın lavların akışı dağın

Yazının Devamı

Not defterini kim icat etti?

2 Şubat 2025

İngiliz yayıncı ve araştırmacı Roland Allen, başlıktaki sorunun ve birlikte gelen birçok sorunun ardından giderek araştırmaya başlamış bir meraklı. Okuduğu bir dolu kitaptan seçilmiş alıntıları, yüzlerce defter meraklısının isimlerini, tarih, biyografi, anı kitaplarından alınmış önemli bilgileri ve onlarca akademik ve bilimsel makalenin özetlerini çok sevdiği Moleskine ve Leuchtturm defterlerine aktarmış. On yıl sonra bu defterlerdeki notlardan yola çıkarak “The Notebook: a History of Thinking on Paper” (Defter: Kâğıt Üzerinde Düşünmenin Tarihi) isimli kitabı yazmış. “Defter” alanında bir ilk olduğu için de önemli, daha önce not defterinin tarihini anlatan biri çıkmamıştı.

Roland Allen kitabın giriş kısmında 2002’den beri günlük tuttuğunu ve not almanın hayatına katkılarını anlatıyor: “Günlük tutmak beni mutlu etti; yapılacaklar listelerini tutmak beni daha güvenilir biri yaptı (bu da etrafımdaki kişileri mutlu etti) ve not almadan asla bir doktor randevusuna veya herhangi bir toplantıya gitmemeyi öğrendim.”

Kâğıt

Yazının Devamı

Kumların saati: Christopher Ward

26 Ocak 2025

Mike France ve Peter Ellis isimli iş insanları, eğitim oyuncakları üreten Early Learning Centre şirketinin sahipleriydi. Uzun yıllar birlikte çalışan iki arkadaş emekli olmaya karar verip Nisan 2004’te 62 milyon sterline şirketi sattı ve rüzgârın kumlarda desenler çizdiği sahillerde tatile çıktılar. Aynı yıl arkadaşları Christopher Ward isimli bir adam da çalıştığı tekstil ürünlerinin ithalatı işinden bıkmıştı ve yeni bir şey arıyordu.

Mike France ve Peter Ellis emeklilik hayatına sadece bir ay dayanabildiler, 2024 yılının mayıs ayında yanlarına aldıkları arkadaşları Christopher Ward ile birlikte bir tekne gezintisindeki sohbette hiç bilmedikleri bir alanda saat sektöründe yeni bir şirket kurmaya karar verdiler. Aralarında saatlerin üzerinde kimin ismi daha iyi durur diye düşündüler ve ortak bir kararla şirketin adını Christopher Ward olarak belirlediler. O dönem için çok yenilikçi ve heyecan verici bir fikirleri de vardı: internet üzerinden saat satmak! (Birçok kişi üç arkadaşa internetten saat satmanın delilik olduğunu söylediler.

Yazının Devamı

Oliviero Toscani ve “Colors”

19 Ocak 2025

Sosyal eleştiri olarak tasarladığı unutulmaz reklam kampanyalarıyla tanınan fotoğrafçı Oliviero Toscani 13 Ocak 2025’te nadir görülen bir hastalık nedeniyle 82 yaşında öldü. Toscani’nin ölümü, aynı zamanda Tibor Kalman’ı ve çok sevdiğim “Colors” gibi müstesna bir  dergiyi birlikte düşündürüyor.

Oliviero Toscani 1942’de, dergicilik tarihinin başyapıtları arasında ilk sıralarda yer alan “Colors” ise 1991’de doğdu. Grafik tasarımcı Tibor Kalman’ı (1949-1999) genel yayın yönetmeni olarak göreve getiren Toscani; “pazarlama dünyasının aptallıklarından uzakta” duran önyargıları yıkıcı, kışkırtıcı, akla ve vicdana seslenen bir dergi düşlemişti.

“Fotoğrafçılığı sevdiğim için fotoğrafçı olmadım. Benim için fotoğraf, bir yazarın kalemi neyse odur. Sadece kullandığım bir araçtan ibarettir.” diyen Oliviero Toscani ile “Tasarım sadece bir daktilodur.” diyen Tibor Kalman aynı şeyleri düşünüyordu, Luciano Benetton desteği ile yaptıkları dergi de bu

Yazının Devamı