Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir ay kadar önce bir cumartesi günü, daha doğrusu 12 Nisan 2025 tarihinde Kadıköy’de Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) bir etkinlik vardı. “Bir Sahaf: Lütfü Seymen, Bir Dergi: Müteferrika” isimli panelin açılış konuşmasını yapan “cönk padişahı” dediğim Sabri Koz büyüğümüz, sözlerine “Lütfü Seymen’i tanıdığım için mutluyum, onu sevdiğim için mutluyum. Onunla kırk yıl boyunca düşüp kalktığım, elinden yemek, tezgâhından kitap, gönlünden sevgi topladığım için çok mutluyum ve çok bahtiyarım.” diye başladı. Bu güzel sözlerin muhatabı Lütfü Seymen de orada dinleyiciler arasındaydı, fakat maalesef geçtiğimiz pazartesi günü (19 Mayıs) kahredici vefat haberi geldi, 71 yaşındaydı.

Haberin Devamı

Sakallı Lütfü (1954-2025)

Sakallı Lütfü hem tatlı dilli bir yazardı hem de nadir kitaplar, sahaf kültürü, matbaacılık ve yayıncılık tarihini ilgi odağı yapan dergisi Müteferrika’nın yayın yönetmeniydi. Kadıköy’deki toplantı da 32 yıldır yönettiği (toplamda 16 bin 564 sayfa!) dergiyi sağlık sorunları nedeniyle yine kendisi gibi efsanevi bir sahafa Emin Nedret İşli’ye devretmesi nedeniyle yapılıyordu. Bu güzel devir-teslim toplantısı dergicilik ve kitapçılık tarihimize geçmiştir. (Düşünenlerin aklına sağlık.)

Kitap satmak bir iş, bir ticaret alanı ama nadir rastlanan hayırhah insanlar bu işi bir sanata dönüştürmüştür. İşte bu kültür emekçileri, meraklısı için bir noktada kitap satan biri olmaktan çıkar, candan bir dert ortağı, doğal bir bibliyografya uzmanı veya çok sevdiğim çizgi roman kahramanı Ken Parker gibi yoldaş bir kılavuza dönüşürler. Sakallı Lütfü de bu müstesna insanlardan biriydi, hazine değerinde bir kültür köprüsüydü, meraklısını gideceği yere sağlam adımlarla ulaştırırdı. Ben müşterisiydim ama bir gün meslektaşı olarak onu ziyaret etme şerefine de eriştim: Müteferrika ailesinden sayılabilecek ama ömrü kısa sürmüş küçük kardeşi olan yazı kültürü dergisi Mürekkepbalığı‘nı (2013-2016) kendi başımıza çıkartırken yayın yönetmenim Özge Dinç ile birlikte kendisiyle uzun uzun sohbet etmiş, önerilerini dinlemiştik. Dergimize yazma sözü de vermişti ama kısmet olmadı, derginin ömrü vefa etmedi.

Haberin Devamı

Müteferrika’nın artık bulunması çok zor olan 1993 tarihli ilk sayısının manifestosu sayılan “Çıkarken” başlıklı yazısında şöyle yazmış: “Bilenler bilir. Kitap tutkusu biraz da aşka benzer. Bir yer gelip de hayatın düğümlendiğini ve bu düğümün sadece kitaplar aracılığıyla çözülebileceğini bilenler, sürekli kitap peşinde koşturanlardır. W. Benjamin; ‘Kitap toplayıcıları, kitap toplama konusunda taktik içgüdülere sahip insanlardır’ diyor. Müteferrika, bu taktik içgüdülerin gelişmesine, bilinçli davranışlar haline dönüşmesine katkıda bulunabilirse kendisini bahtiyar sayar.”

Sakallı Lütfü, Müteferrika’nın 66. sayısındaki “Veda Değil” başlıklı yazısını, “Umarım ki günün birinde birisi çıkar ve ‘Üç Ömür Bir Dergi’ diye Müteferrika’nın serüvenini anlatan bir çalışma gerçekleştirir,” diyerek bitiriyor. Sakallı Lütfü’nün derginin kapağındaki fotoğrafı da sevenlerini ağlatacak kadar anlamlı. Çünkü gururla “Bu dergi mezar taşım gibi geliyor bana, bu dergiyle unutulmayacağım” diyordu.

Haberin Devamı

Sahafların en yakışıklısıydı Sakallı Lütfü, mavi gözleriyle ruhumuza bakan bir filozoftu, ustamızdı, hocamızdı, büyüğümüzdü, dert ortağımız ve gönül dostumuzdu. Bütün bu sıfatları vermek için de öyle uzun seneler tanımaya hiç gerek yoktu, iki dakika konuşmak yeterliydi.

Lütfü Seymen’i şanına yakışır bir şekilde yine kitaplarda aradım, 1736’da 71 yaşında vefat eden Japon haiku şairi Kigen’in son günlerinde yazdığı veda şiiri:

Yetmiş bir yıl ya

ah, nasıl da dayandı

şu çiy damlası.