Böyle “alternatif kültür” mü olur?

26 Mayıs 2013

“Bize yer vermiyorsunuz, desteklemiyorsunuz” diye sızlanan alternatif kültür ancak Türkiye’de olur herhalde. Kimse bir şeyi elde etmek için uğraşmıyor, o şey kendisine verilsin diye bekliyor

Tame Impala, Avustralya'nın Perth kentinden; Tinariwen, Sahra Çölü'nden; Die Antwoord, Cape Town'ın gettolarından çıktı. "Bize salon verilmiyor, destek görmüyoruz" diye şikayet ettiler mi acaba?

Faturayı başkasına kes, içinde bulunduğu durumun sorumluluğundan yırtmanın lüksüyle güven içinde sızlan. Nasılsa artık senin kabahatin değil. İş bu noktaya gelince siyasetçi de aynı, işadamı da, bakkal da, taksici de, sanatçı da...
Geçen hafta Vodafone İstanbul Calling etkinlikleri arasında yer alan “Müzik ve Şehir” panelini izledim. Pozitif’in kurucusu Ahmet Uluğ’a bir soru soruldu. Söz alan izleyici, muhtemelen müzisyen, özetle “Mekanlar bize destek olmuyor” anlamına gelecek bir monolog patlattı.

Daft Punk da sızlanmış mıydı?

Yazının Devamı

Şebnem Ferah usulü rock

25 Mayıs 2013

Eğer pek yakında dalga dalga gelmesi beklenen “yaza damgasını vuracak şarkılar”dan uzakta melankolik ve hafif öfkeli bir yaz geçireyim diyorsanız Şebnem Ferah’ın yeni albümü “Od”a başvurun

Türkiye’de satılacak bir elektrogitar amfisi tasarlasam, illa bir “Şebnem Ferah gitarı” düğmesi koyardım üzerine. Şebnem Ferah ekibinin baş gitaristi Metin Türkcan elbette telifin yarısını alırdı. Amfinizle, pedallarınızla, gitarınızın düğmeleriyle falan oynamanıza gerek kalmaz, bu düğmeye basıp doğrudan Şebnem Ferah gibi şarkı söyleyebilirdiniz (pek onun gibi olmaz ama herhalde).
Şebnem Ferah’ın müziğinde önceden kestirilemeyen, sizi şaşkına çevirecek sürprizler yok. Şebnem Ferah usulü rock’ın formülü basit: “Mikrofonu Şebnem’e, gitarı Metin’e ver, gerisi hallolur...” Müzik söz konusu olduğunda dünyanın en titiz ve kontrolcü insanlarından biri olduğunu kendi de söylüyor zaten. Onunla çalışan bir müzisyen olmadığımdan neyi nasıl yaptığını bilemiyorum ama ona yeni bir şey kabul ettirmek, alıştığından farklı bir şeye ikna etmek imkansız olmalı. Ya bugüne kadar bu kadar ikna edici biriyle çalışmadı ya da Şebnem Ferah, müziği söz konusu olunca pek kimseyi dinlemiyor.
Daft Punk’tan Thomas

Yazının Devamı

Twitter hesabınızı kullandırtmayın!

19 Mayıs 2013

“Tıkla hemen bin takipçin olsun” ya da “Tıkla profiline kim girmiş öğren” türünden linkler karşınıza çıktığında o sinsi arzularınıza gem vurun. Çünkü bu linklere tıklayarak Twitter hesabınızı kimlere, kim bilir hangi amaçlar için teslim etmiş oluyorsunuz bir bilseniz

Reyhanlı’da bombalar patlamış, herkes şokta, Twitter’da bu hadiseden bahseden tweet’ler, fotoğraflar, videolar bir bir düşerken trending topic bölümündeki başlıklar şunlar:
#GönüldenTakipleşiyorum, #GoodbyeIMF,
#Takipleşmeyen Kalmasın, #IMFTürkiyedenBorçAlacak, #BorçBittiIMFPaydos, #AcınınRengiOlmaz, #BaşınSağolsunFenerbahçe, #SeveceğimBEŞİKTAŞım, #HerSaniyemdeSeni,
#Angelina Jolie, #takipedenitakipederim.
Sosyal medyanın haberleşmede etkisi ne kadar hızlı ve etkiliyse, dezenformasyondaki etkisi de aynı güçte. Peki nasıl oluyor?
Sosyal medyacı Gürkan Gürel bunu şahane bir şekilde anlattı geçenlerde ve kendi blog’unda da yer verdi (www.gurkangurel.com).

Yazının Devamı

Bu yazın albümü budur

18 Mayıs 2013

Daft Punk’ın 21 Mayıs’ta piyasaya çıkacak yeni albümü “Random Access Memories” iTunes üzerinden ücretsiz stream edilmeye başlandı. Daft Punk sihirli formülü bulmuş, simyacı misali disco’yu altına çevirmiş

Hani ikinci el plakçılarda ya da eskicilerde yerdeki kutularda duran “üç tanesi beş lira” tadında plaklar vardır. 70’lerin adı sanı pek bilinmeyen İtalyan, Fransız ve Alman disco plakları. Bob Dylan’lar, Beatles’lar, Led Zeppelin’ler, baş köşede yüksek fiyatlara alıcı beklerken bunlar yerlerde sürünür. Üzerlerinde apartman topuklu kadınların abartılı makyajlar, kabarık saçlar ve dönemin ışıltılı şuh kıyafetleriyle dans ettiği, kimi zaman sahilde sere serpe yayıldığı, zamanla yırtılıp pırtılmış ezilmiş plaklar...
İşte onları bulunca alın bence, çünkü önümüzdeki bir-iki yılda çok değerli olabilirler. Daft Punk’ın uzun zamandır beklenen ve belki de yüzyılımızın en büyük lansman kampanyasıyla karşımıza çıkan yeni albümü “Random Access Memories” o yıllara saygı duruşu niteliğinde.
2010’ların ana akım dans müziğini yine Daft Punk belirleyecek. Ve bu akımın adı hiç şüphesiz disco...

* Daha ilk şarkıdan itibaren (“Give Life Back To Music”) disco ritmine kilitlemiş Daft Punk

Yazının Devamı

Bu yazın gözde “şeyleri”

12 Mayıs 2013

Kalemler kağıtlar çıksın, bu yaz müzik âlemine hakim olmak için not etmeniz gerekenler şunlar. Şarkı, albüm, grup, sanatçı, şarkıcı, mekan, TV, belgesel, film, festival mestival her şey dahil ortaya karışık liste

Efes One Love’a gitmek
Geçen yıl başbakanın içki ruhsatı olan mekanları telefonla araması ve “Orada içki satarsanız ben üzülürüm” diyerek içki satışını yasaklatmasıyla içkisiz, tatsız tuzsuz ve moralsiz bir festival olarak tarihe geçmişti One Love. Çoğu insan geleceğini merak ediyordu. Bu yıl ziyadesiyle geri döndü, adeta İngiltere’deki bütün popüler ekipleri getirmeye yemin etmiş gibi. Blur, Foals, The Vaccines, Keane, James Blake ve dahası 20-22 Haziran’da büyük beklenti yarattı. Parkorman’a dönüş heyecan verici. Eğer son anda orada da telefon acı acı çalmazsa...

Alternatif konser mekanlarına takılmak
Bu yaz özellile Caz Festivali sayesinde farklı yerlerde konser izleyeceğiz. Ortaköy ’deki Feriye Lokantası, Tarabya’daki Alman Sefareti yazlık binası, Avusturya Başkonsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi, Yıldız Sarayı Hasbahçe caz dinlemek için şahane yerler.

Yazının Devamı

“Türkiye’de dinlenen müziğin yüzde 95’i korsan”

11 Mayıs 2013

Universal Music korsanla mücadeleden sorumlu global başkan yardımcısı David Benjamin’le görüştüm, kendisinden bakın neler öğrendim...

David Benjamin müzik sektöründe uzmanlaşmış bir hukukçu aslında. Sanatçı haklarından fikir haklarına geçmiş kariyerinde ve bugün dünyanın en büyük müzik şirketlerinden birinde korsandan sorumlu devlet bakanı. Kısaca böyle anlatmış olayım görevini.
Geçenlerde ICC’nin (Milletlerarası Ticaret Odası)
“I Buy Real” (“gerçeğini alıyorum”) kampanyasını tanıtmak için İstanbul’daydı. (Walter Benjamin’le bir akrabalığı yokmuş, patavatsız biri olduğum için bunu da sordum, itiraf ediyorum.)
Kendisiyle konuşurken “eskiden korsan CD vardı, o bitti sonra dijitale geçildi, korsanlıkta son trend nedir” diye sordum. “Sen hatırlamazsın benim zamanımda da korsan baskı plak vardı. Popüler müzik var olduğundan bu yana korsan vardır, hep de olacak” dedi. Trende gelince, aslında korsanlık şu anda halen internetten “beleşe” müzik indirmek üzerine odaklı. Ama dünyada artık yavaş yavaş ihtiyaç duyulmayan bir şey haline geliyormuş korsan. Zira “ucuza gerçeğini almak varken korsanına gerek yok” mantığı giderek yükseliyormuş. Hem yasal takip sıkılaşıyor hem de “ne

Yazının Devamı

Konser kredisi geliyor!

5 Mayıs 2013

Biliyorum müziksever “ben bu yazı nasıl çıkaracağım” diye kara kara düşünüyor. Bu yıl etkinlik sayısı geçen seneye oranla neredeyse iki katı. Üstelik hepsi de ayrı ayrı gidilip görülesi şeyler. Ama çaresi var...

Blur, Foals, Snoop Dogg, Nas, Iron Maiden, Depeche Mode, Roger Waters: The Wall,
The XX, Bloc Party, Alicia Keys, John Legend, Sigur Ros, Tiesto, Rihanna, Kesha, The National, Prodigy, Basement Jaxx, Kings Of Convenience, 30 Seconds To Mars, Placebo, Zaz, Pet Shop Boys, Pitbull, Michael Schenker Group hatta Wishbone Ash. Hepsi bu yaz Türkiye’de. Daha Rock’n Coke açıklanmadı, onu aklınızın bir yerinde tutun. Klasik müzik konserlerine, son dakikada belli olan ufak tefek etkinliklere, “One Love” ve “Soundgarden” gibi festivallere gelecek irili ufaklı gruplara, yaz boyu açık olacak Babylon’daki performanslara, yerli sanatçıların konserlerine girmedim daha. Caza bile tam değinmedim.
Bir müziksever bu konserlere gitmek için ne kadar harcamak zorunda? Geçen yaz bu etkinliklerin yarısı kadar etkinlik vardı ve çıkardığım en insaflı tutar bilet ve yol dahil, yemek hariç
1150 liraydı. Bu yıl belli başlı etkinliklere en ucuzundan bilet alıp toplu taşımayla giden ve

Yazının Devamı

Molotov Jukebox’la tanışın!

4 Mayıs 2013

Efendim zaten tanıyoruz diyen buradan ayrılsın, tatsızlaşmayalım. Benim kendilerine ilgim solistleri dolayısıyla. Kendisini “Game of Thrones”da ya da “Harry Potter”da fark etmiş olabilirsiniz

İspanyol asıllı İngiliz oyuncu ve şarkıcı Natalia Tena’dan ve grubu Molotov Jukebox’dan bahsediyorum. 2011’de ve 2012’de yayımlanan iki EP’leri var. Siz not edin, albüm çıkınca kapışırsınız. Neden mi? Çünkü Türk halkının tam kalbine hitap ediyorlar.
“Türk milletinin beğendiği yabancı müzikler” diye bir kategori var. Bence müzik mağazalarında muhtelif raflarda bu başlıkla bir bölüm oluşturulmalı ki zorluk çekmesin vatandaş. Formül belli zaten. Bir Zaz, bir Helldorado, bir Devotchka, bir Pink Martini gibi konserinizde kapılar kırılsın istiyorsanız hemen bir “check list” oluşturun baştan üstünü
çize çize gidin.
Akordiyon var mı? Var. Nefesli var mı? Var. Rock’a dokunur mu ucu? Evet. Balkan havaları var mı? O da var. Vurmalılar çeşitli mi? İrili ufaklı. Güzel/çılgın/tatlı deli/karizmatik/eksantrik kadın solist var mı? Evet. O halde Türk milleti sizi sevecek.
Bence Molotov Jukebox’ın peşini bırakmayın. Babylon Soundgarden Festivali’ne geliyor bu yıl kendileri. Bu yıl dediğim 25-26

Yazının Devamı