Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçenlerde Türkiye’de olan bitenle ilgili bir yabancı basın mensubuna mağduriyetin ne demek olduğunu anlatmaya çalıştım, anlatamadım. Birçok örnek verdim. “Ee yani?” dedi. Anlamadı. Mağdurum...

Mağdur, mağdure, mağduriyet, mağdur olduk, mağdur edildik. Mağdur halk, mağdur kesimler, mağdur muhafazakar kesim. Mağdur Kürtler. Mağdur Aleviler.
Esnaf mağdur oldu. İş dünyası mağdur. Siyasetçi mağdur. Sanatçı mağdur. Araç sahipleri mağdur oldu, trafikte kalanlar mağdur oldu, yayalar mağdur oldu.
Damperini kapatmayı unuttuğundan üst geçiti çökerterek dört kişiyi öldüren kamyon şoförü mağdur. Kızın kafasını kesip çöpe atan genç mağdur oldu. Aslında çok iyi biriydi, tanısanız seversiniz.
Turistin kafasını taşla ezip Suriye’ye kaçan adam yakalanınca mağdur oldu.
Reşit olmayan kıza toplu tecavüzden yargılananlar kimlikleri açık edilince mağdur oldu.
Tecavüz çocuğunu doğrumak istemeyen kadın tecavüzcüyü mağdur etti. Araya bakan girdi, “Sen doğur, devlet bakar” dedi. Onu da mağdur ettiler.

Paşalar da aydınlar da müzisyenler de mağdur
Soma’da madenciye tekme atan müşavirin ayağı mağdur oldu. Ali İsmail’i tekmeleyen polisin bacağı mağdur.
Ebru Gündeş, Rıza Sarraf hep mağdur. Belediye otobüsleri mağdur oldu, Güneydoğu’daki bankamatikler mağdur edildi. Mahsun Korkmaz heykeli mağdur oldu. Atatürk heykelleri mağdur edildi.
Paşalar mağdur. Ulusalcılar mağdur. Yazarlar mağdur edildi. Müzisyenlerimiz mağdur. Orhan Baba’yı mağdur ettiler. Gazeteciler mağdur. İşadamları mağdur edildi. Rüşvet almakla suçlanan bakan mağdur oldu. Paralel yapılar mağdur edildi. Aydınlar mağdur, öğrenci mağdur, memur mağdur. Akil adamları mağdur ettiler.
Dershaneler mağdur, anne-babalar mağdur.
Bebeğe tecavüzle zina aynı şey diyen müftü mağdur edildi.
Ekonomiyi yönetenler mağdur. Doğalgaz, elektrik mağdur edildi. Zam gelince bakan mağdur oldu. Yağmur yağmadı, barajlar mağdur oldu.
Masalar kaldırılınca mekan sahipleri mağdur oldu. Masalar gelince mahalleli mağdur oldu. Belediye çalışanları mağdur edildi. İçki içilince muhafazakar kesim mağdur olundu, içki içilmeyince restoran sahipleri mağdur oldu.
PKK mağdur oldu. KCK mağdur, BDP mağdur. Öfkeli gençlik IŞİD mağduru edildi. Kobani mağdur. Sokağa çıkın diyen HDP mağdur oldu. AKP bilhassa çok mağdur. Bülent Arınç’ın göz yaşları mağdur edildi.
Mısır’da darbe oldu, bizimkiler mağdur oldu. MİT mağdur. İHH mağdur oldu. TIR’lar mağdur edildi. Bomba yapıp kamyonla Suriye’ye yollayan Türk şirketi gazetede ifşa olunca mağdur oldu.

Mağdur olunca sorumluluk yok
Futbolcularımız İzlanda’da, Letonya’da mağdur edildi. Fatih Terim mağdur oldu. Fatih Altaylı yorumladı, o da mağdur edildi. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş hepsi mağdur oldu. Taraftarlar mağdur.
Kadın adamı terk etti. Adam mağdur oldu. Adam kadını 32 yerinden bıçakladı. Adam yaşarken, kadın ölürken mağdur oldu.
Son 10 yılın kavramlar sözlüğü hazırlansa başköşeye tek adayım var: Mağdur.
Mağdur olunca sorumluluk yok, mağduriyet çok güzel, keyifli, konforlu. Mağduriyet vazgeçemediğimiz. Mağduriyet saplantıyla her gün canlı tuttuğumuz.
Suç hep başkasında, kaderin hep başkasının iki dudağı arasında. Mağdursun sen, büyük düşün; sorumluluk alma, daha çok söylen, daha çok iste, daha fazlasını bekle. En kötü mağdur olursun.
Geçenlerde Türkiye’de olan bitenle ilgili bir yabancı basın mensubuna mağduriyetin ne demek olduğunu anlatmaya çalıştım, anlatamadım. Anlamadı. “Ee yani?” dedi. Mağdurum.

Haberin Devamı

Yeni Türkiye haritası

Haberin Devamı

* İstanbul: İnşaatlık güzel yerler, site, konut, AVM’lik boş arazi.
* İstanbul’un kuzeyi: Havaalanı.
* Boğaz: Seçkin misafirlere yeşillikler içinde müsait villalık alan.
* Trakya: Kelepir kanal manzaralı tarla.
* Ankara ve civarı: AVM, cami, kapı, üst geçit yapmaya müsait yol, toplu konuta uygun havaalanına yakın arazi.
* İzmir: Yunanistan.
* Karadeniz: Cami, müsait TOKİ alanları, kelepir dere.
* İç Anadolu: TOKİ, TOKİ, TOKİ, AVM, cami...
* Akdeniz Bölgesi: İçkili yerler, Rus, yeşillikler içinde otellik arsa.
* Ege: Otel yapmalık sahil, müstakil deniz manzaralı adalar.
* Güneydoğu: Hep zarar, hep masraf. “Makul Kürt kardeşim” hariç.

Haberin Devamı

Buena Vista Social Club belgeseli yayınlanalı 15 yıl olmuş

Yönetmen Wim Wenders, yakın dostu gitarist Ry Cooder’ın 40’larda faal olan ancak devrimle kapanan Buena Vista Social Club isimli kulübün üyelerini bir araya getirme çabasını belgesel yapmıştı. 80’lik müzisyenler dünyada oluşan ilginin ardından dünyayı turlamaya başladı. Türkiye’ye birkaç kez geldiler. Buena Vista Social Club sağ kalan üyeleriyle son kez turneye çıkıyormuş, yolu memleketten de geçecekmiş. (23 Ekim Ankara Congresium, 24 Ekim İstanbul Black Box). Ry Cooder deyince aklıma 1986 tarihli “Crossroads” fimi geldi. Ry Cooder adını o zaman duyduk. Bu filmde başroldeki Ralph Macchio’nun çaldığı gitarları aslında o çalıyordu. Steve Vai ile karşılıklı bir kapışma zahnesi meşhurdur. Nereden nereye...

Çeyrek asırlık albümlere bakış

PIxIes’in Doolittle albümü yayınlanalı 25 yıl olmuş. Grup Twitter’da 25’inci yıla özel üç CD, iki plak ve tişörtlü box set’i tanıtıyordu. “Doolitle” hâlâ güncel, zamana yenilmemiş bir albüm. Aklım 1989’da çıkmış diğer albümlere gitti. Acaba bugünün gözüyle nasıllar?
* Disintegration - The Cure: Modası geçmemiş, estetik anlayışıyla hâlâ trend belirleyici ve ilham kaynağı.
* The Miracle - Queen: Zamansız bir albüm. 70’lerde yapılmış da olabilir 90’larda da.
Eski artık.
* Bleach - Nirvana: Yeni nesil punk ekiplerinin ilham kaynağı niteliğinde. Punk’ın dönemi yok.
* Like a Prayer - Madonna: Tam anlamıyla nostalji.

PAZAR ALBÜMÜ

“Bluish” - Tomasz Stanko

Polonyalı trompetçi Tomasz Stanko’nun müziğinde karanlık, geceye ait bir şeyler var. “After hours” denen geç saatlerin eşlikçisi sanki. 1993 tarihli bu albümü “Homeland”i izlerken keşfettim. Bu dizi Tomasz Stanko Quintet’in “Terminal 7” isimli eserini fon müziği olarak kullanıyor. Ben ise sanatçının kontrbasçı Arild Andersen ile yaptığı albüme takıldım gidiyorum.