Bu yaz yurt dışında bir festivale gitme imkanı olanlar için vakit daralıyor. Biletleri bitmemiş, enteresan olabilecek beş festivali geç olmadan hatırlatayım
-PrImavera Sound Barselona,28-30 Mayıs:Görebileceğiniz en medeni, en çamursuz mamursuz festival. Ayrıca Barselona’ya ulaşım kolay. Şehir turist ve öğrenci dostu. Kalacak yerler ve fiyatlar İstanbul’a göre gayet hesaplı. Üç-beş kişi birleşip ev tutun, biletler hâlâ satışta. Bu yılın şu ana kadar açıklanan en ünlü isimleri arasında The Strokes, Patti Smith, The Replacements, The Black Keys, Caribou var. Dahası da var elbette.
-RoskIlde-Danimarka, 27 Haziran-4 Temmuz:Tek festivale gideyim, herkesi göreyim diyenlere şık bir seçenek. Roskilde’de bu yıl Paul McCartney, Pharell Williams, Kendrick Lamar, Die Antwoord, Noel Gallagher’s High Flying Birds, Einstürzende Neubauten, Mastodon, Nicki Minaj,
ne ararsanız var. İskandinav dostlarımızla sıfır sorun yaşayarak kardeşçe müzik dinleyebileceğimiz güzel bir festivalimizdir.
-ATP (All Tomorrow’s PartIes)-İzlanda,2-4 Temmuz:Keflavik’te bulunan eski NATO üssünün 2006’da terk edilmesiyle çok amaçlı bir merkeze dönüşen Asbru Park’ta düzenleniyor. Bu yıl Iggy Pop, Belle&Sebastian, Public Enemy, Swans, Deafheaven, Mudhoney, Iceage gibi isimler yer alacak. İzlanda kültürü, insanı ve doğasıyla görülmesi gereken bir yer. Değerlendirilebilir.
-Governer’s Ball New York, 5-7 Temmuz: Pek hipster, pek New York’lu, pek sosyelit kaynayan festivallerimizden... New York’u görmediyseniz, görmek ve bir gezi planlamak için iyi bir fırsat. St Vincent’tan Florence And The Machine’e, Conor Oberst’ten Lana Del Rey’e güzel isimler açıklandı şimdiden. Temmuz olmasına rağmen yağmur çamur olabiliyor, benden söylemesi.
-SzIget-Budapeşte, 10-17 Ağustos:Robbie Williams, Avicii, Kasabian, Interpol, Alt-J, Foals açıklanan meşhur isimlerden. Ama Sziget’in özelliği ve keyfi “meşhur olmayan” isimlerde çıkar. Pek çok sahnede Avrupa’dan ve dünyanın dört bir yanından farklı türlerde gruplarla ve müziklerle tanışılan bir festivalimiz. Şimdiden biletlerin alınması iyi olur.
İTİRAF EDİYORUM
- Emojilileştiremediklerinizdenim.
- Türk popçusunun hâlâ “rakibim yok” şeklinde röportaj verebilmesine şaşırmak yerine bu duruma artık bir tür doğa olayı ya da bir geleneğimiz olarak bakmaya başladım. Siz de öyle yapın, rahat edin.
- Peyami Safa’nın “Yazarlar Sanatçılar Meşhurlar” başlığıyla derlenen yazılarını okumaya doyamıyorum. O ne keskin “çakma” gücüdür. Şimdikiler hiç şikayet etmesin haklarında yazılanlardan, Safa bugün yaşasa ağlayarak bir balıkçı köyüne kaçmışlardı çoktan.
- Beatles’ı bilmemek değil, öğrenmemek ayıp. (Vahdet gazetesine not: All You Need is Love.)
CD
MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR
“+-” - MEW
Danimarkalı Mew hayatımıza 2005 single’ları “Special” ile girdi, solist Jonas Bjerne’nin tipik vokali ve grubun progresif rock/chill out havalarındaki sound’uyla yer etti. Yeni albümlerinde daha pop bir çizgideler. Ancak Mew’dan dünya çapında hit şarkılar yapan bir ekip olmaz.
“FAST FOOD” - NADINE SHAH
Nadine Shah’ın PJ Harvey’vari vokalleri ve gitarı, 90’ların garaj sound’unun izinden gidiyor. Pakistan asıllı, İngiltere çıkışlı Shah’ın çok temiz bir sound’u, çok net bir zihni var. Vaadi belli: “Sıkıntılı aşk hikayeleri anlatırım. Bunaltırım.” Vaadini yerine getirmeyi başarıyor...