Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Modern insanın karışık kasete ihtiyacı var arkadaşlar. Kaset artık kalmadı gerçi ama vizyona giren aynı adlı filmin gösterdiği gibi “karışık kaset” muhabbeti bitmez

nternette her yer liste. “Buralar hep liste oldu evladım” misali artık düzyazı okuyan kalmadı. Listesiz, okusak da anlamıyoruz. Aynı şekilde albüm dinleyen de yok. Sadece liste. Albümü de dinlesek zaten anlayamayacağız. “Bu ne ya, iki şarkı var, gerisine sıkıcı ne varsa doldurmuşlar” falan diyeceğiz.

İşte bu listeleme muhabbetinden çok önce liste hadisesi “kaset” formatında başlar. İngiliz bilim insanları ilk karışık kasetin izini
sürse de rivayetler çoktur, girmeyeyim.

Haberin Devamı

Ama karışık kaset şudur. Bir şekilde bir araya geldiğinde anlamlı olduğunu düşündüğün şarkıları kasete çekersin ve birilerine dinletmek istersin. Veya birine çok acayip bir şeyler söyleyip etkilemek istersin ama bunu doğrudan beceremeyeceğinden “anlayana” tadında kasetler kaydedersin. Beklersin ki şu şarkının şurasındaki sözden şu mesajı alacak, sonra yedinci şarkıdaki ikinci dizeyle bunu birleştirecek ve şak diye koşup boynuna atlayacak. CIA gelse çözemez. Karışık kaset de çözülemedi zaten.

Aslında her şey bir şarkıyla başlar

O şarkıyı belirli bir anda, belirli bir yerde ya da belirli biriyleyken, bir ruh halinde seversin. Sonra onu çoğaltmak istersin. “Bir değil bir sürü şarkı olsa bunun gibi” dersin. Karışık kaset işte böyle başlar. Müzikal açıdan “kişisel dokunuş”un ağababası aslında karışık kaset. Spotify, iPod, 8tracks falan yokken karışık kaset dolduranlar vardı. Karışık kaset satanlar vardı.

Her şey bir şarkıyla başlar arkadaşlar ama bir şarkıyla bitmez. Kasetin, listenin başlamasını, var olmasını sağlayan şarkı bazen
o kasetin en güzel, en görkemli,
en şaşaalı parçası falan da değildir. İşi bilmeyen hemen A1’e dan diye dayar o şarkıyı, sonra ne yapacağını bilemez. O kaset dinlenmez işte... Kenara kıyıya yerleştirmekte hüner.

O şarkı kasetin bir yerine gizlediğin inci tanesi. Bütün kasetin, bütün mesajların hatta bütün söylemin temeli o. Keşfedilmeyi ve su üstüne çıkarılıp değerli bir yerlere yerleştirilmeyi bekliyor.

Haberin Devamı

Çünkü sen o şarkıda çok acayip hislenmelere girmişsindir. Ya da çok eğlenmişsindir. Kendini iyi hissetmişsindir o şarkıyla. Kasetler, incileri yerleştirenler tarafından onları bulması beklenenlere hazırlanır.

En önemli özelliği: Elden ele dolaşır

Her karışık kasetin bir adresi vardır. Bu adres belirli bir kişi de olabilir ya da hiç tanımadığınız birileri de. “Hey ben buradayım, çok özelim, beni keşfet mesajını” da içerebilirler. Onlara şişedeki
mesaj gibi de bakabilirsiniz. At denize, bekle...

Ama karışık kasetin en önemli özelliği nedir biliyor musunuz? Karışık kaseti Facebook’tan gönderemezsin. MSN Messenger’la göndermezsin. iMessage, whatsapp, DM’den linkle falan olmaz bunlar. Karışık kaset elden ele dolaşır.

Teknoloji her şeyi çözdü ama bunu çözemedi...

İşte tam da bu noktada eski teyp satışları patlama yapar, kaset geri dönerse ben hiç şaşırmam.

Bu albümün adı “Karışık Kaset”

Uzelli şahane bir iş yaptı. 90’ların en baba alternatif rock müzik şarkılarını bir araya toplamaya girişti. Serinin ilk albümünün adı “Karışık Kaset: Türkçe Rock Vol. 1”. Kesmeşeker, Mavi Sakal, Yuhu, Akbaba, Mirage... Uzelli’de bu alanda süper bir arşiv var. 90’lar sadece Türkçe pop değildi. Çok daha fazlası vardı. Bu albümde esinlenecek ve kulak verilecek çok şey var.

Haberin Devamı

Karışık kasete ihtiyacımız var

Pullara müzisyen resmi basmak

İsveç ve Danimarka’nın ortak posta idaresi Postnord 2015’te posta pullarına popüler müzisyenlerin resimlerini basma kararı aldı. First Aid Kit gibi indie isimler de var, Avicii gibi dans süperstarları da. Türkiye’de neden olmasın?

Neden mesela bir “saykodelik Anadolu pop” pul serisi düşünmez ki
PTT? Neden bir “yeni bağımsızlar” serisi tasarlatmaz? Bunlar detaydır evet ama hayatı güzelleştiren detaylar değil mi zaten?

Düşünmeye değer.

CD

MASA ÜSTÜNDEN NOTLAR

SEEDS - TV ON THE RADIO

TV On The Radio basçı Gerard Smith’in ölmesiyle sarsılmıştı. 2011’den bu yana yapılan bestelere hafif buruk bir hava sinmiş. Tunde Adebimpe’nin vokali keza. Ama yas albümü değil. Hatta yenilenmiş bir sound var. Bu iyi işlenmiş bir art-pop albümü. Güçlü melodiler ve Bowie’nin Tin Machine dönemini hatırlatan gitar sound’ları duyuluyor. Düzenlemeleri Dave Sitek’e ait. Bence onun içine de bir Brian Eno ruhu kaçmış.

POM POM - ARIEL PINK

“Numaranı telefonuma kaydet, rahat bir zamanında sana geri dönerim muhabbet ederiz” ya da öyle bir şeyler (“Put Your Number In My Phone”)... Ariel Pink’in şarkıları hep 60’lar, 70’ler ya da 80’lere ait unutulmuş bir hit gibi tınlıyor. “Ben bunu biliyorum neydi bu?” “Bir şey değildi, bunlardan binlercesi vardı bir zamanlar.” Söz ve müzikte ustaca yapılmış dönem ve tarz parodileri. Ariel Pink’e gıcık olma potansiyelim? On üzerinden yedi.