Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İddialı ritimlerin bestecisi, progresif cazın öncülerinden piyanist Dave Brubeck 91 yaşında hayata veda etti. 1959’da “Take Five” ile üne kavuştu ama asıl ilginci “Blue Rondo a la Turk”ün hikayesi

Dünyanın en çok satan caz albümlerinden biri “Time Out”. 1959’da yayımlandı ve içinde çıkan “Take Five” dünyanın milyondan fazla satılan ilk caz single’ı oldu. O dönem özellikle enstrümantal bir şarkının bu kadar fazla satması görülmüş bir şey değildi.
Bu ekonomik potansiyel elbette caz prodüktörlerinin müziğe ve caza bakışını değiştirdi. Bir anlamda Brubeck cazın ilk süperstarlarından biriydi ve sektörü değiştirdi. İşin ilginci “Take Five” aslında Brubeck’in hayat boyu bestelediği 250 caz parçasından biri değil. O saksafoncusu ve müzikal can dostu Paul Desmond’a ait.

9/8’lik ritme ilgisi
Brubeck 1920’de San Francisco’da doğdu. Babası hayvan yetiştiricisi annesi piyanistti. Piyano çalmayı annesinden öğrendiyse de müzik zevkini ve bakış açısını müzik öğretmeni Fransız müzisyen Darius Millhaud’dan aldı. Başta müzisyen olmayı düşünmüyordu. Babasının çiftliğinde çalışmak amacıyla veterinerlik okudu. Hayvanlarla ilgilenecek, kovboy hayatı yaşayacaktı. Ancak bir süre sonra veterinerlik okulundaki hocaları dahil çevresindeki herkes onun veteriner değil müzisyen olacağını anlamıştı. Konservatuara girdi. Şahane piyano çalan bu adam gözleri bozuk olduğundan nota okuyamıyordu.
Okulu güç bela bitirdi ve 1942’de orduya yazıldı. Brubeck Patton’ın ordusundaydı ve Kızılhaç gecelerinde piyano çalarak ünlendi. Kendisine bir grup kurması emredildi. O dönem içinde hem siyah hem beyaz müzisyenlerin olduğu bir grup zordu.
Bunu başardı. “Take Five”ı besteleyen yoldaşı Paul Desmond ile de burada tanıştı. Ordu dönüşü Darius Millhaud ile çalışmaya başladı. Eğitimi boyunca kompozisyon okudu, hatta Arnold Schönberg’ten dersler aldı ve müziğe getirdiği modern yaklaşımlara bu dönemlerde ilgi duymaya başladı.
Mesela “Take Five” 5/4’lük ritmi o dönem için devrimciydi. 7/8’lik, 9/8’lik ritimler ve onların üzerine çalınabilecek melodiler her zaman ilgisini, sıradan 4/4’lük ritimlerden daha fazla çekti.
Yenilikçi yanını caz müziğine taşıdı ve 1954’te Time dergisine kapak bile oldu. Dave Brubeck Quartet, dağıldığı 1967 yılına kadar (1976’da 25. yıldönümü turnesi için bir araya geldiler) dünyanın popüler müzik yapmadan popüler olan ve bu kadar fazla para kazanabilen tek caz grubu olarak kaldı. Dünyanın her yerinde konserler verdi, ekonomik ve sanatsal açıdan başarılı oldu. Brubeck öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin kültürel sembollerinden biri oldu. Başkanlara çalmanın yanında 1988’de Reagan Gorbaçev zirvesinde Moskova’da konser verdi.
Brubeck’in en ilginç hikayelerinden biri 1950’lerde gerçekleştirdiği bir İstanbul seyahatiyle ilgili. Gezerken sokak müzisyenleriyle karşılaşıyor ve adamların çaldığı ritim onu hayrete düşürüyor. Yıllarca caz ve klasik eğitimi alan biri olarak ritmi çözemiyor ve “bu ritim kaç kaçlık” diye soruyor.
Aldığı yanıt şu: Bu da bizim blues’umuz, 9/8’lik Türk ritmi. (Teknik bilgi: Burada Brubeck’e ilginç gelen ritmin alışılageldik şekilde 3+3+3 şeklinde değil 2+2+2+3 şeklinde olması. Bu ritmi Türk ritmi yapan şey işte bu diziliş.)

Rondo a La Turk

Kovboy olacaktı  caz piyanisti oldu

Brubeck 1959 tarihli, içinde “Take Five”ın da bulunduğu “Time Out” albümünde yer alan meşhur “Blue Rondo a La Turk”ü işte bu şekilde besteledi. Bizim duyar duymaz el çırpıp dans edeceğimiz, kulağımıza yatkın 9/8’lik ritim caz dünyası için yenilik oldu.
Brubeck 60 yıllık başarılı bir kariyer, milyonlarca dinleyici, oğullar, torunlar, ve torunlarının çocuklarını görme şansına sahip oldu.
Geçen çarşamba günü oğlu Darius’la buluşup (müzik öğretmeninin adını vermişti ona) kardioloji randevusuna gideceği sırada rahatsızlandı ve 92’nci yaşgününden bir gün önce Connecticut’taki evinde hayatını kaybetti. Brubeck’in oğulları Chris ve Dan The Brubeck Brothers adı altında müzik yapıyor. Darius caz müziği öğretiyor. Yıldız Teknik Üniversitesi de dahil pek çok yerde dersler verdi.