Giyilebilir teknoloji iyi güzel de şık olduğuna emin misiniz? Teknoloji müziği öldürür mü? Müzik ve pazarlama arasında nasıl bir ilişki var?
Google Glass’ın hiçbir zaman başarılı olmayacağını ve bunu kimsenin takmayacağını düşünüyorum. Bunu düşünmemin nedeni gözlüğün resmen komik olması. 80’lerden fırlamış düşük bütçeli bir uzay filminde yan rollerden birinde oynuyormuş gibi görünüyor
bu gözlüğü takanlar. Bu halde bakkala, çarşıya çıkar mısınız?
Ünlülere ihtiyaç var
Teknoloji önemli ama insanlara üzerlerine giyecekleri bir şey satmak istiyorsanız şıklık daha önemli.
Yani giyilebilir teknoloji dünyasında cihazın ne yaptığı kadar nasıl göründüğüne de yatırım yapmanız lazım.
Bugün teknolojik gelişmeyi havalı kılmak ve aksesuar ya da giysi olarak üzerinizde taşıyacağınız süpersonik, bombastik (ya da her neyse) akıllı ve gelişmiş teknolojik cihazlar için “ünlüler” denilen kitleye ihtiyaç var.
Temel olarak bu fikre ve bakış açısına sahip olan tek kişi neyse ki ben değilim. Geçenlerde Cannes Lions’ta müzik ve pazarlamaya dair konular konuşuldu. Will.i.am gibi bazı müzik insanlarının da bu konuda söyleyecekleri vardı.
Will.i.am’i biliyoruz. Kendisi Black Eyed Peas’in kurucusu ve dünyanın en aranan prodüktörlerinden biri. Artık teknoloji girişimcisi. Giyilebilir teknolojinin görünümünün de önemli olduğuna inandığından ve burada bir gelecek gördüğünden ürettiği “Puls” isimli kol saatiyle dikkat çekmeye çalışıyor.
Ne yapsanız ölüyor
Kendisi bunu akıllı kelepçe olarak tanımlıyor. Özelliklerinden, neler yapabildiğinden uzun uzun bahsedecek değilim. Sadece bu akıllı kelepçe kolunuzda taşıdığınız şık bir bilgisayar olarak tasarlanmış.
Will.i.am “Biz teknolojinin değil ama ‘fashionology’nin öncüsüyüz” diyor. Bana kalırsa çok da isabetli saptamalarda bulunuyor.
Cannes Lions’ta bu konuları tartışırken teknolojinin müziği öldürdüğünü de söylemiş Will.i.am. Müziği öldüren öldürene yani sizin anlayacağınız. Ne yapsanız müzik ölüyor. Böyle bir durum var.
Gelecekte teknoloji, müzik, pazarlama, reklam bunlar iç içe geçip nasıl bir ortam oluşturacak göreceğiz. Müzik ölecek mi onu da göreceğiz.
Bugün biraz biraz görüyoruz zaten. Dr Dre, Jay-Z, Pharrell, Kanye West ve daha pek çok star zaten müzisyenliği boş zamanlarında yapan insanlar artık.
Müzik gelecekte sadece müzik olarak kalamayacak kadar “değerli” olacak pazarlamada. Ve bu gerçeğe, anladığım ve gördüğüm kadarıyla herkes kendini ufak ufak hazırlamakta.
PAZAR ALBÜMÜ
“Teen Men” - Teen Men
Teen Men’i oluşturan dört kişiden ikisi müzisyen, ikisi görsel sanatlarla uğraşıyor. Grup olmak da sadece grup olmakla bitmiyor. Görseli var, videosu var. Teen Men’in müziğindeki sadelik etkileyici. Nick Krill’in melodik vokalleri bazen MGMT’yi, bazen Vampire Weekend’i andıran müzikal yaklaşımlarla gayet iyi uyum sağlamış.
Bir pazar günümüzün fon müziği neden olmasın?
Üç şarkı
-“WItness” - Mew:Mew’un nisanda yayımlanan “+-” isimli albümü kariyerlerinin en iyi albümü değil ama birkaç iyi şarkı içeriyor. “Witness” introsunda güzel davul ataklarıyla vurucu başlayıp aynı şekilde devam edip küt diye biten nokta atışı bir şarkı.
-“LosIng Touch” - Albert Hammond Jr.:The Strokes gitaristi Albert Hammond Jr.’un “Momentary Masters” isimli solo albümü bugünlerde yayımlanmayı bekliyor. “Losing Touch” önden tadımlık olarak servis edildi. Adeta The Strokes’un olmayan yeni albümündenmiş gibi dinleyebilirsiniz.
-“Honeymoon” - Lana Del Rey:Eylülde yeni albümü “Honeymoon” geliyor. Del Rey bu albümden şarkılar paylaşmaya devam ediyor. Piyano ve yaylılar eşliğinde dramatik, gerilimli, etkileyici bir şarkı. Bunlara önceki albümlerden alışık mıyız? Alışığız.
Yunan adalarına gidince sakın bunları yapmayın!
-“Bizim rakı uzodan daha güzel. Rakı yok mu?” diye sormayın. Bir kere de bir şeyi olduğu gibi kabul edin.
-Turkish coffee istemeyin. Greek coffee isteyin. Tatilde gereksiz yere tartışmayın. Hem adamlar zor durumda...
-Greek salad gelince “Aa bu bizim çoban salatanın kaba doğranmışı” demeyin. Tamam deyin ama çok uzatmayın.
-Gyros’u görünce “Dönerimizi de sahiplenmişler” demeyin. Menüde baklava cacık, pilaki, lakerda görünce “Hepsini bizden almışlar” demeyin. Kim kimden ne almışın hesabını tatil dönüşüne bırakın.
-Girdiğiniz dükkanlarda, esnafın nabzını tutmak adına “Çipras?” diye soru tonuyla bakkalın çakkalın yüzüne bakıp sırıtarak bir yanıt beklemeyin. Bu olabilecek en kötü muhabbet ateşleyicisi olabilir. Oradan bir muhabbet çıkmaz. Ayrıca adamlar sıkılmış Türklerle siyaset konuşmaktan.
-“Buranın yoğurdu çok güzelmiş” diyebilirsiniz. Hakikaten güzel.
Komşuyla dayanışın, yanınıza bolca nakit alın (bankalar çalışmıyor, kredi kartı neredeyse hiçbir yerde geçmiyor). Paranızı güzel güzel harcayın, mutlu mesut geri dönün tatilden.